Bölüm 27: İzmir! (KABS Ortak Bölüm 1)

Începe de la început
                                    

Yüzümü düşürüp açtığı kapıya yöneldim. Arabaya binince arabayı çalıştırdı ve gaza bastı. Hiç konuşmadı. E o konuşmayınca bende konuşmadım! Ama canım o kadar çok sıkıldı ki atacağım tribi başka bir zamana erteledim. "Nasılsın kenafir gözlü?!"

Kafasını birden çevirdi ve gözlerini kısarak baktı. "İyiyim sen nasılsın çakma sarışın?" Çakma sarışın mı?!

"Ben çakma sarışın falan değilim bunlar doğal kendi saçım. İnanmıyorsan bir gün küçüklük fotoğraflarımı gösteririm" Çakma sarışın dedi ya! Canım ya alışmışsın çakma sarışınları koluna takmana!

Gülüp hiçbir şey demedi. Cebinden telefonunu çıkardı, bir şeyler yapıp kulağına götürdü. "Kuzen?" Birkaç saniye karşıdakini dinleyip "Birkaç saate İzmir'deyim. Birazdan uçağa bineceğim haberin olsun" dedi. Uçakla mı gidecektik? Ben daha önce hiç uçağa binmemiştim ki. "Aynen önceden de konuştuğumuz gibi direk mahallede ki eve gelirim" Birkaç saniye sonra kapadı ve cebine geri koydu.

Havaalanına kadar hiç konuşmadık. Uçağa binerken de biraz sessizdim. İlk kez uçağa bineceğim için heyecanlanmıştım. Uçak kalkmak üzereyken birden midem acayip bulandı. Ah hayır annecim şimdi hiç sırası değil!

Gözlerimi kapayıp istifra etmemeye çalıştım. Kendimi biraz sıkıcı Demir elime dokunup "İyi misin?" diye sordu. Gözlerimi açıp başımı salladım. Eğer ağzımı açarsam içimdekileri çıkarırdım. Mide bulantım artınca Demir'i dürtükleyip "K-ku... Kusacağım" diyebildim zorla. Hostesi çağırıp "Eşimin midesi bulanıyor da lavaboya kadar eşlik eder misiniz?" dedi. Hostes beni lavaboya götürüp yalnız bırakınca sabahleyin yediğim her şeyi çıkardım. Ağzımı falan çalkalayıp kendime geldikten sonra ellerime karnıma götürüp okşadım. Daha sonra lavabodan çıkıp Demir'in yanına ilerledim. Oturup kemerimi bağladım.

"İyi misin?" diye sorunca "Evet" dedim.

"Ne oldu birden, miden bulandı?"

"Şey... İlk defa uçağa biniyorum. Biraz heyecan yaptım da, o da midemin bulanmasına sebep oldu işte" diyerek geçiştirmeye çalıştım. Uçak yolculuğumuzun geri kalan süresinde hiç konuşmadık. Ben bir cama bir de ona bakarken o gözlerini kapamış uyumaya çalışıyor gibiydi. Bende sesimi çıkarmayıp uslu uslu camdan dışarısını izledim. Canım sıkılınca da kulaklığım ile telefondan müzik dinlemeye çalıştım. Tam Model'in bir şarkısı çalmaya başlamıştı ki Demir kulağımdakilerden birini alıp kulağına götürdü. Birlikte dinlemeye başladık. Ah tamda şarkı denk gelmişti!

"Dün gece yaralı küçük bir kız bulunmuş,

Etrafına sarı kurdeleler sarılmış.

Son bir kez süslemek istemiş onu büyükler,

Yine yasaklarıyla.

Yaklaşıp yakından bakınca gördüm,

Yatan benim küçüklüğüm ve ben büyüdüm"

Şarkı çalmaya devam ederken onu izlemeye başladım. Şarkının sözlerini duyunca kaşlarını çatmıştı.

"Mevsimlik elbisemle,

Cenaze alayını izlerken,

Geçtim meyveli ağaçlarla, mis kokan bahçelerden.

Bir çiçek kopardım,

Son kez ona baktım,

Çiçeğimi taktım, göğsüme.

Kimse yeni yara açamaz artık,

Demir'in Hirası (Zoraki evlilik) #Wattys2016Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum