EPY #1 "BİR VARMIŞ O YOKMUŞ"

236K 14K 5.6K
                                    

Bölüm şarkısı: Melis Danişmend – Mucize

Parmaklarım, final parçasını çalmaya hazırlanan bir piyanist gibi, bilgisayar klavyesinin tuşlarının üzerinde duruyordu. Gözlerim kapalıydı.  Sadece, kısık bir sesle kulağıma dolan şarkıya odaklanmıştım. Şarkı listesini ezbere bildiğimden, tuşlara basmak için favori şarkımın gelmesini bekliyordum. Birkaç saniyesi vardı, biliyordum. Şarkı değişimini belli eden üç saniyelik arada, parmaklarım kasılmaya başladı ve gözlerimi hızla açtım. Parmaklarımı hafifçe yukarı kaldırarak final vuruşuma hazırladım kendimi. Evet, üç aydır yemeden içmeden yazdığım romanımın final sahnesinin, ilk cümlesini yazacaktım.

Favori şarkım, o buğulu sesle can bulduğu an klavyeye kenetlediğim gözlerim parmaklarıma görünmez bir ip taktı ve bir kukla gibi oynatmaya başladı. Kafamın içindeki hayalet yazarın bana bile sürpriz yaparak yazdırdığı o cümle, yalnızca "Dedektif..." idi. Parmaklarımı klavyeden çekip, yüzümü buruşturdum. Fazla sesli bir homurdanma seremonisi eşliğinde, "Gerçekten bu muydu yani?" diye sordum biri beni dinliyormuş gibi. Soğumuş kahvemden sinirle bir yudum aldım. Tadının kötülüğü yüzünden yüzümü tekrardan buruşturup, masanın altındaki ayağımla duvara minik bir tekme attım.

Son birkaç haftadır olduğu gibi, o gün de bütün şartlar yerinde olduğu halde ilham gelmiyordu ve bir türlü final sahnemi yazamıyordum. Katil belliydi, cinayeti neden ve nasıl işlediği de... Dedektifim her türlü kanıtı bulmuş ve kitabın başından beri okurun muhtemel şüphelilerini bir odada toplanmıştı. Yapmam gereken yalnızca o lanet tuşlara basıp, finali yazmaktı. Gel gelelim işin amasına, olmuyordu. Nedenini bilmediğim bir sebepten, içime sinmiyordu bir şeyler.

Ayağa kalkıp, yaklaşık üç dakikadır en nefret ettiğim şarkıya dönüşen sesi kapatıp, evin içinde bir aşağı bir yukarı yürümeye başladım. Bir yandan, sinirlenince tutan kaşıntıma çözüm olmasa da küçük tırnaklı parmaklarımı gerdanımda gezdiriyor, diğer yandan da sesli düşünüyordum. Kendime ilk sesli sorum "Geri zekâlı mısın Yuşa?" oldu.  "Üç aydır, uyurken bile düşündüğün kurgun bitmek üzere. Nedir derdin kızım? Ha?" Odanın ortasında durdum. Gerdanımda gezinen parmaklarımı, saçlarıma götürüp biraz da saç diplerimi kaşıdım. "Acaba, ev yüzünden mi?" Bir umut arkamı dönüp, üniversite yıllarından beri oturduğum küçük daireme baktım. Daha beş saniye öncesine kadar âşık olduğum sevimli evim, birden gözüme o kadar çirkin göründü ki... Elimi havaya kaldırıp, elimi şaklattım. "Evet, işte bu, taşınmalıyım!" diye bağırdım. Yüzüme haftalardır geçmeyen sorunuma çare bulduğum için yerleşen gülümseme, iki saniye içinde havadaki elimle birlikte aşağı düştü. "Ama param yok." Yine kısa bir zaman diliminde tüm iç dünyam tepetaklak olmuştu. Söz konusu yazdığım roman olunca, deli gibi davrandığımı söylüyordu çevremdekiler. Sanırım, doğruydu bu. Belki de sadece ilhamım yoktu o sıralar, ama işte...

Su ısıtıcısına, su koyup başında dikilerek kaynamasını bekledim. Çünkü son zamanlarda otomatik olarak atmıyordu düğmesi, manuel olarak ben müdahale ediyordum. Su ısıtıcısı kendi kendine kıpırdanmaya başladığı an, suyun kaynadığına kanaat getirip düğmesini elimle yukarı kaldırdım. Raftaki kupalardan birini alıp tezgâha koydum. Üçü bir arada paketlerinden birine uzandığım an, dışarıdan tuhaf bir ses geldi. Refleks olarak arkamı döndüm ve elim havada kaldı. Ne sesiydi o? Bir çeşit kuş muydu? Başımı iki yana sallayıp tekrar önüme döndüğüm an, ses tekrar etti. Saat sabahın beşiydi ve o saatlerde mahallede çıt çıkmazdı. Kuş cıvıltısına benzeyen ancak öyle olamayacak kadar kalın o ses nereden gelebilirdi ki? İşte bu soru, üçü bir arada paketimi ağzıma yerleştirip bir elime bardağı diğer elime su ısıtıcısını alarak pencereye koşmama sebep oldu. O an bunu neden yaptım, kahve ya da ses bekleyemez miydi bilmiyorum ancak; sanki o an öyle olması gerekiyormuş gibiydi. Pencereye ulaştığımda ellerim dolu olduğu için, perdenin ucunu burnumla hafifçe aralayıp kafamı perdenin arkasına sokuverdim.

ELMAYI PRENS YEDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin