"Haklısın."

Odaya sessizce girdiklerinde Ela'nın uyanık olduğunu ve telefonda birisiyle konuştuğunu görünce sessizce koltuğa geçip bitirmesini beklediler.

Ela konuşmasını bitirince ona soru soran bakışlarla bakan Bulut ve Leyla ikilisini fark edince "Merveyle konuştum. Yarın mutlaka kendi doktorum kontrol etmeli beni."

"Sizinle gelmemi ister misiniz?" Leyla ablasını yalnız bırakmak istemiyordu.
Ela "Tabii. İstiyorsan neden olmasın." derken kardeşinin bebeğini ultrasonda da olsa ilk kez görecek olması için heyecanlanmıştı

Bir süre sonra doktor odaya gelmiş son kontrolleri yaptıktan sonra artık gide bileceklerini söylemişti.

Bulut ne kadar da kendi evine götürmek istese de Ela karşı çıkmıştı. Ailesini özellikle de babasını kızdıracak her haraketten kaçıyordu.

Leyla onun neden böyle davrandığını anlayınca "Evin uslu kızı." diye dalga geçiyordu.

Uzun ve neşeli yolculuğun sonunda Bulut arabayı evlerinin önünde durdurmuştu.

Leyla çifti yalnız bırakmak için kapıyı açmak bahanesiyle arabadan indi.

Bulut yalnız kalmalarını fırsat bilip sevdiği kadının dudağına uzun ve sevgidolu öpücük kondurdu. Ne kadar geri çekilmek istemese de bulundukları yerin huzursuzluğunu yaşıyordu.

Geri çekilip alnını Elanın alnına yasladı. Bir süre sonra ikisinin de nefesi düzene girince "Yarın geleceğim, her şeyi düzelteceğim. Miniğimin ve senin üzülmeni istemiyorum. Tamam mı güzelim?" derken gözlerini Elanın gözlerine dikmişti.
Ela bu surat ifadesini çok iyi biliyordu.

Dediğimi yapmasan bildiğimi yaparım diyordu bakışlarıyla.

Uslu uslu başını evet anlamında salladıktan sonra sevdiği adamı uzunca öpmüş ve sonrasında arabadan inmişti.

Buluta el salladıktan sonra dikkatli adımlarla büyük kapıdan içeri geçerken evin kapısında Leylanın yanında babasını görünce adeta olduğu yere çivilenmişti.

Leyla babasını öpdükten sonra "Babacığım, sen her zaman bizim kahramanımız oldun. Seni çok seviyoruz biz. Ne kadar canımız yansa da düşmeyiz biz çünkü senin kızlarınız. Ama sen bize sırtını döndüğünde öyle bir dağılırız ki bir daha düzelmeyiz." derken sesi titremişti.

Daha fazla dayanamayıp koşar adımlarla içeri koşarken bir yandan da ablası için bildiği tüm duaları ediyordu.

Ela kıpırdamadan babasını izliyordu. Babası eliyle gel işareti yapınca babasının yanına gitmiş ve hiç tereddüt etmeden babasına sarılmıştı.

Ahmet bey kızının saçlarını okşamış ve öpmüştü.
"Güzel narin kızım.." bir baba duygulanmıştı. Herkesin güçlü, kahraman bildiği babaların sesi, kalbi en çok evlatları için titrer, onlar için korkardı.

Ela geri çekildi ve göz yaşları eşliğinde babasını izledi.
"Babam, seni çok seviyorum."

Ahmet bey boğazını temizleyip konuşmaya başlarken sesinin titrememesine dikkat ediyordu.

"Kızım, benim kadar sevemezsin. Senin parmaklarına ilk dokunduğumda mutluluktan ölecek gibi hissetmiştim. Seni görünce sadece şimdiki halinle görmüyorum o ağlayan bazen gözlerini kocaman açıp bize bakan, bahçede oynarken gülen bir kız çocuğunu minik kızımı görüyorum."

Ela duyduğu son cümle ile gülümsedi. Bulut da bebeğine miniğim diyordu.

"Senin mutlu olman için her şeyimi bir an bile düşünmeden feda ederim. Ama üzülmene neden ben isem ölmeyi isterim. Bulut da sen de benim canımsız, evlatlarımsız. Biliyorum o seni üzmez. Ama babayım işte. Babalar kızlarını paylaşmayı sevmez hele ilk göz ağrılarını hiç!" derken kızına göz kırpmıştı.

Ateş'in İzleri Where stories live. Discover now