Bölüm 11: "Kelebeğin Hüznü"

417K 15.2K 14.6K
                                    


Bölüm 11- Kelebeğim Hüznü.

Gök bir kez daha büyük bir feryatla gürlediğinde ihtirasın kuvvetli pençesi beni hınçla yağmalamış, pır pır atan kalbim eriyerek akışkan bir hal almıştı. Düştüğüm durumu kendime açıklamak için bir an duraksadığımda, Asrın'ın nefret dolu hırıltısı enseme vurmuştu. Babam birkaç adım uzağımda, tanıdığım öfkesiyle bana ve hemen arkamda duran Asrın'a bakarken sanki kalbim yere düşmüş, tekmelenmeyi bekliyordu.

Sabit duran ellerim titremeye başladığında zaman kavramını hiçe saymış, ne yapmam gerektiğini düşünmeye başlamıştım. Babamın, öfkesini soluk soluğa kaldığım adamın yanında kusmasını istemiyordum. Ruhum yaralanmış parmaklarını çıkardı ve kalbimi kavrayarak yeni bir yakarışın kapısını gümbürdetti. "Esila," diye bağırdı babam bir kez daha. Sesi yabaniydi. "Girsene lan içeri."

Birbirine bastırdığım dudaklarımı bir şeyler söylemek için araladım. Harfler büyük bir bilinmezlik içinde hırpalanırken, dilimden dökülmeyen kelimeler boğazımda koca bir yumru halini aldı.

"Arabaya geç," diye tısladı Asrın, nefesi saçlarımı okşarken.

Dudaklarım bilinçsizce aralandı. "B-baba."

Titreyen sesimi duyanın bir tek ben olduğunu anladığımda yutkunarak bir adım ilerledim. Asrın'la aramızdaki mesafe açılırken bakışlarımı babama yönelttim. Gökyüzünden hızla düşen yağmur damlaları saçlarından yüzüne doğru inerken, bir adım daha atarak aramızdaki mesafeyi azalttı. Bir anda aramızdaki mesafeyi tamamen kapatarak iri elinin uzun parmaklarıyla kolumu kavradığında gözlerim şokla irileşmiş ve dudaklarım aralanmıştı. Gözlerindeki mahvedici nefreti kusmaya hazırdı.

"Kahpe," diye tısladı babam, Asrın'ın hareketlendiğini anladığım anlarda.

Kalbimde yankılanan dehşetin izlerini ruhumda taşırken, Asrın bir elini sağ omzuma atıp, kolay bir hamleyle beni kendine doğru çekti ve aynı anlarda babamın yüzünde dağılan nefret karnımı deşti.

"Orada duracaksın," dedi Asrın sert bir sesle. Ellerim Asrın'ın koluna tutunurken nefesim kilitlendi. "Eğer yüzündeki yaralara yenilerinin eklenmesini istemiyorsan eve geçmen için sadece on saniye veriyorum."

Babamın gözündeki korkusuz ve alaycı ifade saniyeler içinde çatırdayarak çözülürken, yerini alan korku onda ilk defa gördüğüm bir ifade olmuştu. "Sen de kimsin?" diye sordu babam dehşet içinde. "Ne işin var kızımın yanında?"

Babamın bakışları bana kayarken, Asrın beni tamamen heybetli sırtının ardına gizledi ve babamın görüş alanından çıkardı. Kalbimin coşkulu uğultusunu tüm karmaşıklığıma rağmen hissederken yutkundum. Ellerim Asrın'ın yapılı kollarında tutunmaya devam ederken, burun deliklerimi sızlatan kokusuyla kaslarım gevşedi.

"Kim olduğumu siktir et ve şu eve gir," dedi Asrın ifadesiz bir sesle. Ellerimin altındaki kasları gerilmişti. Başımı onun omzunun üstünden uzattım ve tereddütlü gözlerle babama baktım. Apartmanın merdivenlerine doğru yürürken tehditkâr bir şekilde bana bakıyordu. "Ona bakmayı kes," diye hırladı Asrın kaba bir dille. "Hak etmiyorsun."

Panik birden ruhumun soluğuna çarptığında Asrın'ın babama yapabilecekleri yeni bir karmaşaya ev sahipliği yaptı. Bir anda başımı onun sırtına gömdüğümde adeta yerine mıhlanmıştı. Onun beni itmesini ya da ilerleyip babama okkalı bir yumruk geçirmesini bekledim ama olmadı. Gözlerimi sımsıkı kapatırken uzaklaşan adım seslerini duydum.

Muhtemelen babam apartmana girmiş, birkaç dakika geçmişti. Durduğum pozisyonun yabancılığı beni gererken, rahatsız olmayışım ise dehşete düşürüyordu. Asrın'ın hâlâ aynı pozisyonda kaskatı bir şekilde durduğu gerçeğiyle yüzleşirken önce tutunduğum kollarından, sonra da gövdemi hapsettiğim heybetli sırtından ayrıldım. Utanç kalbimi burktu. Birkaç adım gerileyip, boştaki ellerimi onun kollarıma sardım ve içimde oluşan boşluk hissini def ederek bakışlarımı sırtına diktim.

ÇÜRÜK VİŞNE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin