Bölüm 2: "Tesadüf"

447K 18.3K 10K
                                    


İyi okumalar canımın içleri <3

Bölüm 2 - "Tesadüf."

Onunla karşılaşmamız tesadüf müydü? Bilmiyordum.

Dün bir daha görmeyeceğimi düşünerek içimi rahatlattığım yosun yeşili gözlerin sahibi o an karşımdaydı. Aynı surat ifadesi, aynı heybetli ve dik duruş, aynı ırgalamaz tavırla, olduğum sınıftaki tüm ilginin sahibiydi.

İlk birkaç saniye bunun zihnimin bir oyunu olduğunu düşünmüş olsam da sesler ve görüntüler bir sanrı olamayacak kadar gerçekçiydi. Küçük çaplı bir panik zihnime çöreklenip düşünme yetimi kısıtladığında gözbebeklerimin irileştiğini hissettim. Aslında bir tesadüfün beni bu kadar şaşırtması normal miydi, onu da bilmiyordum ama onun burada olması için gerekli bir sebep bulamıyordum. Burada mı okuyordu? Yeni mi nakil olmuştu? O zaman neden sınıftaki arkadaşlarım tarafından tanınıyordu?

Keskin ve dik bakışları umursamazca etrafı kolaçan ederken, ansızın benimle karşılaşmayı beklemiyordu. Bu sebepten yüz ifadesindeki sertliğin bir an tökezlediğini ve gözlerinin genişlediğini gördüm. Gözlerini kısarak bana bakmaya devam etti, kalbimdeki bu tuhaf tepki oldukça yabancıydı. O da benim gibi bu tesadüfe bir anlam verememiş olmalıydı. Buna rağmen şaşkınlığını birkaç saniye sonra toparlayarak gözlerimiz arasındaki bağı kopardı. Gözleri benden uzaklaştı.

"Yeni öğrencimiz Asrın Karavaris. Aslında yeni sayılmaz. Birçoğunuzun onu tanıdığına eminim." Felsefe öğretmeninin gürültüyü bastıran sesiyle birlikte ona döndüm. Asrın'ı sınıfa takdim ederken son derece memnuniyetsiz görünüyordu. Fakat ben cümlelerine takılmıştım. Ne yani, ben hariç herkesin tanıdığı biri miydi?

Yükselen homurtular da öğretmenin fikrini destekler nitelikteydi. Birkaç kız ve erkek öğrenci kendi aralarında ondan bahsederken silkelenip kendime geldim ve gözlerimi aşağı indirerek bir şeyler karaladığım defterime baktım.

Adı Asrın'mış.

Ders öğretmeni, Asrın'a oturmasını söyledikten sonra kendi masasına yöneldi. Göz ucuyla baktığımda Asrın'ın, Bora'nın yanına giderek selamlaştığını gördüm. Hem de samimi bir şekilde. Bu durum tuhaf bir şekilde merakımı eşelemiş olsa da bunu düşünmeyi kendime yasakladım.

"Geleceğini biliyordum ama bu kadar erken beklemiyordum." Arka sıramda oturan Burcu'dan yükselen sesle birlikte şaşkınlığım bir nebze daha arttı. Eskiden burada mı okuyordu? Benden önce okuyup, benim geldiğim senede gitmiş olabilir miydi? Düşüncelerimden habersizce konuşmaya devam etti. "Gidişi ayrı olay, gelişi ayrı olay. Vay canına, bu çocuk gerçekten işini biliyor."

Yaşadığım şaşkınlığı bir kenara atarak, onların muhabbetlerine kulaklarımı tıkadım. Gözlerimi yine arka tarafa çevirdiğimde Asrın'ın, Bora'nın arkasındaki sıraya oturduğunu gördüm. Ödün vermediği ifadesinin Bora'yla konuştuğunda yumuşadığını sandım ama bir yanılsamaydı. Sınıfa göz gezdirdiğimde çoğu öğrencinin ona baktığını gördüm. Gerçekten ben hariç herkesin tanıdığı biri miydi? Okulun sahibi falan mıydı? Tamam, belki tanıyorlardı ama ona olan bu ilgileri beni afallatmıştı. Kafamı tekrar önüme çevirip, sınıfın aksine ona ilgisiz kalmayı tercih ettim.

Çoğunlukla Bora'yı gözetlediğim bir blok dersin sonrasında kantine inmiş, camların ardından yağan yağmuru izlemeye başlamıştım. Aldığım kahveyi tüketirken yağan yağmuru dinlemek iyi hissettiriyordu. Kantindeki fazla ses ve gürültü başımı ağrıtıp, migrenimi tetiklese de bununla başa çıkmayı öğrenmem gerekiyordu. Karton bardağı ağzıma yaklaştırıp iki dudağım arasında yasladığımda niyetim bir yudum almaktı ama sol tarafımda hissettiğim beklenmedik darbeyle karton bardak sersemleyerek avuçlarımdan düşmüştü. Sıcak kahvenin bir kısmı okul gömleğime döküldüğünde, "Affedersin," diyen tanıdık bir ses duydum. Canımın acısıyla oturduğum yerden fırlarken, aynı sesin sahibi tekrar devreye girdi. "Tamamen yanlışlıkla oldu. Benim hatamdı ama kesinlikle kazaydı. Hay aksi. İyi misin?"

ÇÜRÜK VİŞNE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin