Bölüm 9 (YİNE DE O)

75K 5K 1K
                                    

Onunla bir daha görüşemeyecektim sanırım. İzel'in ayak sesleri yavaşlamış daha sonra kesilmişti.

" Ne saçmalıyorsun yine?"

İzel'in kızgın ses tonunu duyduğumda başımı hızla kaldırdım. Bu bakışları bilirdim. Biraz da olsa hala benim için endişeleniyordu. Ne kadar kızgın olursa olsun benim için kötü düşünmediğini o anda anlamıştım.

" O ameliyatı olacaksın ve kocamın organlarına iyi bakacaksın. Onun son isteğini yerine getireceksin."

Tuğberk'e kocam demesi boğazımda bir yumru oluşturdu. Ondan bu sözleri duymak daha zor olduğunu fark ettim. Onun artık bana ait olmadığını o an daha iyi anlamıştım. Onu çoktan kaybettiğimi o an anlamıştım.

" İyi bakacağım. Benden daha çok ihtiyacı olan çocuklara..."

Sözümü bitirmeden İzel'in o bana kızan bakışlarını gördüm.

" Yeter artık Altuğ... Yeter... Biraz olsun kendini düşün...Sen hiç değişmez misin! Bu olaylar seni bir kez olsun değiştirmedi mi!"

Bir söz vardır. İnsan yedisinde neyse yetmişinde de o olurmuş diye. Sanırım bu söz benim için söylenmiş olmalıydı.

" Seni ilk günkü gibi sevdiğimden ne kadar eminsem kişiliğimin değişmeyeceğinden de o kadar eminim."

Bu söz İzel'i bir anda afallatmıştı. Bir şey söylemek için bir kaç defa ağzını açmıştı ama kelimeler o anda ağızdan dökülmemişti. Derin bir nefes alıp başını arkaya doğru hafifçe geri itti. Sanki göz yaşlarını bastırmaya çalışıyordu.Sonra gözlerimin içine bakarak " Artık beni sevme olur mu? O aşkı ben hak etmiyorum. Eğer seni affetmemi istiyorsan ameliyatını ol ve hayatımdan çık. " dediğinde beni iyice yıprattığını hissediyordum.

" Hayatından ölerek çıkmayı tercih ederim. Saplantılı bir sapık mı dersin yoksa başka bir şey mi bilemem. Bundan sonra başkasını sevmek istemiyorum."

İzel'in kaşları iyice çatılmıştı. Yine öfkelenmiş bana sert bir şekilde bağırmıştı.

" O zaman cenazende görüşürüz."

Kapıyı çekip çıktığında bu beni gülümsetmişti. En azından cenazeme gelip öldüğüm için üzülecekti. Beni yok saymasındansa bu da bir çözümdü. Ama bunu pek istekli söylediği söylenemezdi. O gittikten sonra olduğum yerde biraz durup beklemiştim. Sonra etrafı dolaşmaya başladım. Aklım hala İzel'deydi. Beni affetmesinin bir yolu var mıdır diye düşünüyordum. Ona sarıldığım için onun kalbini tekrar kazanmayı istemek gibi bir his oluşmuştu içimde. Onu madem mutlu etmek istemiştim bunu sonuna kadar götürmem gerekirdi. Tuğberk tarafından biraz aldatılmış olsamda hala bir şeyleri düzeltmek istediğimi fark ettim. Tuğberk sevdiği kızın yanına gittiği için mutlu olmalıydı. O sevdiğini kaybettikten sonra daha çaresiz bir duruma düşmüştü peki ben? İlla akıllanmam için onu tamamen kaybetmem mi gerekecekti. Sanırım ameliyat olmalıydım. Cenaze işi biraz bekleyebilirdi. Gerçekten İzel'in bende umut verici bir yanı vardı.Onu kazanmak çok zor olacaktı ama her zaman öyle olmamış mıydı?

Yatak odasına girdiğimde bazı çekmeceleri karıştırmaya başlamıştım. Karıştırırken Tuğberk'i de düşünüyordum. İzel'e yaklaşmam onu rahatsız eder miydi? Neden bu düşüncelerin beynime hücum ettiğini bilmiyordum ama bazı şeyler kendimi sorgulamam gerektiğini söylüyordu. O hiç bir zaman İzel'i benimsememiş her zaman benim aşkım olarak onu kabullenmeye çalışmıştı ama ona aşık olduğuda inkar edilemez bir gerçekti. Tuğberk ölmeyi seçtiyse zaten İzel'i bana geri bırakmayı tercih ettiğini anlamam da zor değildi. Eğer gerçekten bütün mutluluğu İzel'de bulsaydı tedavisini olur ve yaşamına devam ederdi. O da benim gibi içinde ikilemler yaşamıştı.

IŞIK SAÇMAK İÇİN YANMAK GEREK (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin