Live or Love - Bölüm 2

61 5 2
                                    

BÖLÜM 2 

        Etoile makyajını tazelerken ben de rüzgar ve yağmrun etkisiyle bozulan saçlarıma şekil vermeye çalışıyordum.Dalgalı,kestane rengi saçlarım beni hiç hayal kırıklığına uğratmazlardı  ama bu sefer şekillenmemek için direniyor gibiydiler.Ben saçlarımla boğuşurken Etoile yanıma geldi.Burnunu kıvırarak "Becereksiz şey..." dedi,bir yandan da gülüyordu."Sen gülmeye devam et, ben de toplantıdan sonra seni izleyeceğim.Stajyerlere nasıl teyel atmayı öğrettiğini görmek istiyorum."Kahkahalarıma hakim olamıyordum.Etoile beni makyaj masasının koltuğuna doğru iteledi."Sen bu işi usta ellere bırak." derken parmaklarını oynatıyordu.Saçlarımı taramaya başladı.Evden çıkmadan önce fön çekmiştim ama ne yazık ki fırtınayı hesaba katamamıştım.Bakışlarımı yukarı kaydırıp "Güzel olsun tamam mı?" dedim.Etoile cevap olarak hafifçe saçımı çekti.

     "Tamaaam! Hazırsın!" Koltuğu aynaya döndürmeden önce bir kutu spreyi kafama boşalttı.Öksürerek aynaya döndüm.Saçlarım gerçekten çok güzel olmuşlardı.Ne abartılı ne de sadeydiler.Kenardan ayrılıp omuzlarıma dökülüyorlardı.Dalgalarım daha da belirginleşmişti.Üstelik Etoile bunu sadece on beş dakikada yapmıştı."Sen harikasın."deyip yanağına minik bir öpücük kondurdum."Biliyorum."deyip sırıttı."Amaaa,bunu sadece Nicholas'la ropörtajın olduğu için yaptım."diye devam etti.Kulaklarıma inanamıyordum.Kelimeleri teker teker söyleyerek konuşmaya başladım."BEN.NİCHOLAS'LA.ÇIKMAYACAĞIM.SADECE.LUC'DAN.AYRILACAĞIM" Tamam,çok hoş bir çocuktu ama hiç tanımadığım bir insanla neden çıkayım ki ?"Tamam,tamam,tamam."Etoile teslim olmuş gibi ellerini iki yana kaldırmıştı.Ben de rahatladım."Her şey hazır mı diye kontrol etmek için aşağıya iniyorum,geliyor musun?" "Hayır,makyajımı henüz bitirmedim.Birazdan geleceğim." Daireden çıkıp merdivenlere yöneldim.O sırada Etoile kapıdan uzanıp,"Çıkmayacağım diyorsun ama sonra, Etoile demişti dersin." dedi ve gülmeye başladı.En yakın kolinin üstündeki kataloğu alıp kapıya fırlattım fakat o benden önce davranıp kapıyı son hızla kapamıştı.İçeriden kahkahalarını duyabiliyordum."Bu kız deli." diye söylenerek aşağıya indim.Toplantı odası koridorun sonundaki en büyük odaydı.Bahsetmeyi unuttuğum ofisler de bu kat ve atölye katında yer alıyordu.Zaten az ofis olduğu için pek de önemli değillerdi.

             Toplantı odasına giderken prova odalarının önünden geçiyordum.Odalardan birinden Robin çıktı.Elinde bir sürü dosya vardı."Bunlar da ne böyle ?" "Ben de seni gördüğüme çok sevindim Fleur,sorduğun için teşekkürler,çok iyiyim." Anlaşılan çok gergindi çünkü sadece böyle zamanlarda sinir bozucu olurdu."Kusura bakma,nasılsın ?" Huyuna gitmek en iyisiydi yoksa çekilmez birine dönüşebiliyordu."Yapmam gereken çok şey var ama toplantıya sadece on beş dakika kaldı." diye iç geçirdi."Ne yapman gerekiyor ? Sana yardım edeceğim." O, Etoile'den sonra en yakın arkadaşımdı ve  bu halini görmezden gelemezdim.Yüzü birden aydınlandı."Bu dosyalar,Madam Rubenford'a gidecek,toplantıda konuşulacakların çizelgesi." dedi ve elime mavi kapaklı birkaç dosya tutuşturdu."Ya diğeri ?" Elinde siyahlı,grili,yeşilli ve kahverengili değişik kapaklı kalın bir dosya tutuyordu.Dosya bana bir yerden tanıdık geliyordu ama bir türlü çıkaramamıştım."Bunlar senin tasarımların,sadece dosyayı konsepte uygun olması için biraz değiştirdim.Muhtemelen atölyede hazırlarken görmüşsündür." dedi ve gülümsedi.Yaz koleksiyonlarını çoktan çıkarmıştık.Sırada sonbahar vardı.Koleksiyonun adı "Karanlık Sonbahar" dı -Etoile bunun muhteşem olduğunu söylüyor ama ad için kesin bir karar vermiş değilim- Dosyada olduğu gibi kıyafetler ağırlıklı olarak siyah,gri,koyu yeşil,kahverengi ve krem  renklerdeydi.Bu koleksiyonu hazırlarken daha önce hiç yapmadığım bir şey yapmıştım ve hayal ürünü şeylerden esinlenmiştim.Siyah,gri ve beyaz parçaları vampirlerden ; yeşil,kahverengi ve krem parçalarıysa kurt adamlardan ilham alarak hazırlamıştım.İlk defa kıyafetlerimizi büyük giyim mağazalarına da pazarlayacaktık.Ağırlıklı olarak gençlere yönelik ve daha hesaplı kıyafetler olduğu için bunu uygun bulmuştuk.Fikirse tabii ki Robin'e aitti.

               "Tamam,dosyaları hemen Madam Rubenford'a götürüyorum.Peki toplantı odası ? Her şey hazır mı ?"Robin bıkkın bir ifadeyle bana bakıyordu."Anladım,her şey hazır."Hızla Madam Rubenford'un odasına yöneldim.Çok katı bir kadındı ama samimi olduğu insanlara her zaman daha sıcak davranırdı.Yine de onunla aranız çok iyi olsa bile sinirliyken yanında durmak istemezdiniz.Boğazımı temizleyip kapıyı tıklattım.İçeriden tok bir ses "Girin." dedi.Kapıyı açtım.Madam Rubenford'un ofisi antika bir şekilde döşenmişti.Duvarlar şampanya rengindeydi.Bordo kadife perdeler,açık pencereden giren esintiyle sallanıyordu.Kapının iki yanında ahşap,büyük ,çekmeceli kitaplıklar duruyordu.Bir duvarı büyük şömine kaplıyordu.Önünde iki büyük koltuk-ki bunlar da bordoydu-vardı.Koltukların arasında,yerdeyse büyük bir ayı postu yatıyordu.Kapının hemen önünde ahşap bir yazı masası vardı.Üstünde milyonlarca taş olan avizeler,gündüz olmasına rağmen odayı aydınlatıyordu.

             "Günaydın,Fleur." Madam Rubenford anlaşılan iyi günlerinden birindeydi.Yüzünde güller açıyordu çünkü."Günaydın,Madam Rubenford." Elimdeki dosyaları görünce yüzü ciddileşti."Ben dosyaları Bayan Frowald'ın getireceğini sanıyordum,yoksa işlerini başkalarına mı yaptırmaya başladı ?" Endişeye kapılmıştım,Robin'in başının benim yüzümden derde girmesini istemezdim."Hayır efendim,dosyaları Robin'den kendi isteğimle aldım." Yüzü gevşemişti."Toplantıya hazır mısın?" İlgiyle bana bakıyordu."Evet,hazırım.Koleksiyonu beğeneceğinize eminim." Aslında yalan söylüyordum,emin değildim.Madam Rubenford'a bir şeyler beğendirtmek çok zordu.Ayrıca hatalarınızı acımasızca eleştirirdi.Bana alaycı bir gülümsemeyle karşılık verdi ve "O zaman şaşırt beni." dedi. Kapıdan çıkarken gözüme masanın üstünde duran "Harry Potter ve Ölüm Yadigarları"kitabı ilişti."Bir sorun mu var ?" Madam Rubenford merakla bana bakıyordu.Anlaşılan kitaba çok fazla odaklanmıştım."Hayır efendim,hiçbir sorun yok." "O halde toplantıda görüşürüz." Kibarca gülümseyip dışarı çıktım.Aklıma muhteşem bir fikir gelmişti.Nasıl olurda onu atlamıştım ?Koleksiyonda vampirler,kurt adamlar vardı.Peki ya büyücüler ? Eteğimin içine diktiğim cepten telefonumu çıkarıp Etoile'i aradım."Merhaba aşk kuşu." diye telefonu açtı.Sırıttığını sesinden anlamak mümkündü."Şu an zırvalıklarla uğraşamaycağım." " Anladım,ciddi bir durum var,dinliyorum." Etoile'i ,böyle durumlarda sululuğu uzatmayıp bana yardımcı olmaya çalıştığı için çok seviyordum."Müsait misin ?" "Evet,hazırlanmamı yeni bitirdim,şimdi daireden çıkıyorum,bir sorun mu var ?" " Tam anlamıyla sorun değil,hani geçen hafta bir top gece mavisi kumaş gelmişti,hatırlıyor musun ?" "Çok iyi hatırlıyorum." Etoile'in kumaşı hatırlaması beni rahatlatmıştı,bir de onu anlatmakla vakit kaybetmeyecektim. "Güzel,aklıma müthiş bir fikir geldi.Koleksiyona büyücülerle ilgili birkaç parça ekleyeceğim.O kumaştan biraz kes,üstüne yaldızlı kağıtlardan yaptığımız yıldızları yapıştır ve Robin'e götür,dosyanın bir yerine yapıştırsın,mümkünse köşe olsun." "Peki ya tasarımlar ?" Sesi kuşku doluydu. " Merak etme,Robin dışında kimseye söyleme yeter.Eğer yetiştiremezsem rezil olmayalım."dedim ve güldüm. "Tamam,hemen atölyeye gidip kumaş buluyorum." "Ben de bir şeyler hazırlıyorum,gecikirsem Madam Rubenford'a ııı-şeyy-ııı..." Bir bahane bulamıyordum.Etoile,"Madam Rubenford'a, gecikirsen başının ağrıdığını,böyle havaların seni etkilediğini,ilaç aldığını ve beş dakika içinde burada olacağını söyleyeceğim." diyerek cümlemi tamamladı."Dahice." Böyle bir senaryoyu saniyede uydurması bence müthişti."Biliyorum,görüşürüz." dedi ve kapattı.Ben de alt kata,atölyeye inmek için merdivenlere koştum.Asansör bekleyerek vakit kaybedemezdim.Aklımda çok fazla fikir vardı.Tek ihtiyacım olan şey zamandı.Sadece zamandı...

Live or LoveWhere stories live. Discover now