Delikten bakma zahmetine girmeden kapıyı açtım. Karşıma çıkan ve dağınık saçları ile geniş bir şekilde gülümseyen Chanyeol, sıcak bir hava dalgası hissetmeme neden olsa da, bu gülüşün alkolün etkisi ile olduğunu anlamam uzun sürmedi. 'Takılacağız' cümlesinden 'içeceğiz' manasını zaten çıkarmıştım ama cidden çok değil belki ama ağır içmiş olmalıydı. Ayrıca şakaklarımı öptüğünde de tanımadığım içkinin kokusu da bunu doğruluyordu. "Ben geldim bebeğim~" 

Her zaman bunu söylerdi, hoş sarhoşken ağzından daha bir... Seksi çıkıyordu, evet.

Ayakta durup duramayacağını inceledim ve bunun mümkün olduğunu gördüm. Bu iyiydi, kendini fazla kaybetmemiş olmalıydı. 

İçeri geçmesi için kolundan çekerken yanında kimsenin bulunmadığı dikkatimi çekmişti. evi bulması bir başarı gibiydi, tabi eğer Köpekler gibi kesin koku duyusu ile kokumu takip etmediyse...

Chanyeol'e az önce ne dedim ben?

Uykusuzluk cidden kötüydü. Unutalım şunu.

Yanında Kai ve Luhan gelmediyse -ki onlarla olsaydı mutlaka eve kadar gelirlerdi, tiplerinden anlaşılıyordu. Bizi yalnız bırakacak kadar anlayışlı değillerdi-, düşündüğüm arkadaşları benim tanımadığım kişileri ya da her neyse, bununla kafamı yoramam. Kapıyı kapatıp, uzun bedeni salona çekip en yakın koltuğa uzamasını sağladığımda ayaklarındaki spor ayakkabılarını çıkardım.

Neden bu kadar içtiğini veya neden yaptığını sormayacaktım. Zaten her gün başının etini yerken bunu yarın sabaha faizi ile yapmak daha zevkli olacaktı. Benim sinirinin yatışması için ise, muhtemelen sürekli ellerimi ve yanaklarımı öpecek, yüzüne yine o masum ifadeyi yerleştirip beni ikna edecekti. Ya da edemeyecekti. 

Şimdiden kolay gelsin Yeol.

Üzerindeki ince montu da çıkardığım zaman, yüzünü buruşturdu ve elini solgun alnına götürdü. Sürekli anlamadığım şeyler mırıldanıyor ve yüz ifadesi değişiyordu. Ayrıca terlemişti.

Ona kahve yapmalı ve bir de ağrı kesici bulmalıydım anlaşılan. Mutfağa daldığım zaman kahve kutusunu açıp, büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Ne zaman bu kadar kahveyi sömürmüştü bu çocuk? Yani her gece kalkıp kahve içmesi ne kadar sağlıklı ve yararlıydı? Ayrıca beni yatakta en azından bir sure yalnız bırakması da cabasıydı. Üçü bir arada bile yoktu! 

Vazgeçip onun için hazır yeşil çaylardan birini ve ağrı kesiciyi hazırlayıp içeri geçtim. Chanyeol, onu bıraktığım pozisyonda uzanıyordu, tek farkla. Pantolonunun kemerini çıkarmış ve fermuarını açmıştı. Önünde belirginleşen yarı sert küçüğü de bana selam vermişti. Ayrıca masanın üzerindeki kumanda da gözümden kaçmamıştı, geri zekalı.

Alkolün etkisi ile vücudunu yanıyor gibi hissetmesi normaldi. Yavaşça gözlerini araladı ve masaya bıraktığım çaya dikti bakışlarını. "Uyandın mı? Çay hazırladım."

Herhangi bir şey demeden yattığı yerden kalktı ve parmaklarına tutuşturduğum yeşil çayı içti. Daha yarısına dahi gelmeden, ona olan dik bakışlarım yüzünden bana döndü. Bakışlarım ile onu delmeyi hedeflediğimi fark etmiş olmalıydı. Meraklıydım ama yarın bütün gün ona işkence edecek olma fikrini siktir ederek onu sarhoşken buna zorlayamazdım. 

"Bu yaptığını yarın sabah açıklamak için bolca zamanın olacak Chanyeol. Umarım bir açıklaman olur." Tek kaşımı kaldırdığımda elindeki bardağı eski yerine bıraktı. Baygın bakışlarını yakaladığımda, yüzüne yapışan nemli saçları, kızaran yanakları ve şişkin kırmızı dudakları ile fazla çekici göründüğünü söylemek zorundaydım. Yani, hala nasıl olur da benim gibi birine katlanıp, kendine bir sevgili yapmazdı? Aklım almıyor. Belkide bunu ona yapan bendim bilmiyorum. 

Dazed BoiWhere stories live. Discover now