Birinci Bölüm.

En başından başla
                                    

"Açmıyorum ulan kapıyı.." Kulaklıklarımı kulağıma takarak laptobumu kucağıma alıp yazmaya başlıyorum. Yaklaşık iki saat sonra gözlerimi açıyorum. Hangi ara uyumuştum, bilmiyorum. Müzik çalarımın şarjı bitmeyip kapanmamış olsa, hala çalan kapının sesini duymaz, mışıl mışıl uyumaya devam ederdim.

Hala çalan kapının sesi mi? Yok devenin bale pabucu.. O kadar saattir kapıda durup, zili çalıyor olamazdı ya her kim idiyse!

Ayağa kalkıp kaşınan sırtıma ulaşamayınca, kapıya ilerleyip kenarına sırtımı sürüyorum. Daha sonra portmantodan aldığım şapkayı kafama geçirerek, kapıyı açıyorum. Ensemi kaşıyarak, kapının kulbunu aşağı çeker çekmez, kıçımı o lanet koltuktan kaldırdığım için pişman oluyorum.

"Merhaba Yankı bey," diyor Nehir'in arkadaşı kasiyer kız. "Nasılsınız?"

"Ha.."

Elini kot pantolonunun arka cebine atıp bir şey çıkarırken, şaşkınlıkla kıza bakmaya devam ediyorum. Kızın suratını dikkatle inceleyerek bakıyor, Rus ajan Anna olup olmadığını sorguluyorum. Her an arka cebinden çıkardığı bir Seecamp LWS 25 model silah ile beni vuracağını düşünüyorum. Sonra kızın Anna olamayacak kadar kısa olduğunu ve saçlarının kızıl olmadığını fark etmeden önce bana bir kart uzatıyor. "Kredi kartınızı markette unutmuştunuz, daha erken getirecektim ama mesaim şimdi bitti."

"Ha.."

Vernicke ya da Brocca alanlarımdan birinde bir problem oluştuğunu düşünerek ensemi kaşıyorum. "Teşekkür ederim." diyorum bir yandan da acaba bitlendim mi neden sürekli kaşınıyorum diye düşünerek..

Kel olduğum ve vücuduma herhangi bir ikinci şahıs abansa, varlığını hemen anlayabileceğim durumda olduğum için bu sefer acaba kuduz mu oldum diye düşünüyorum. Kuduz olursam beni evde kimse tutamaz, ısıracağım bir kaç insan var çünkü.

Nankörlük yapıp evimi nereden bulduğunu sormaya gerek duymuyorum. Kafasını eğerek gülümsüyor. "Önemli değil." diyor.

O bana bakıyor,ben ona. O bana bakıyor, ben ona. Ve sonunda piste öküzlüğümü davet ederek geri çekiliyorum. "İyi akşamlar." diyerek kızın Big Bang sonucu evrenin genişlemesi gibi, genişleyen göz bebeklerine bakmadan kapıyı suratına kapatıyorum.

İşte benim hayatım bu kadar. Uyu-uyan-işe-yemek ye-işe-yazmaya başla- yaz-yaz-işe-yaz-uyu-uyan. Düzeltmek gerekirse son 7 aydır hayatım böyle desem daha doğru olur.

Yangından önce, mezuniyetine 2 ay kalmış bir bilgisayar mühendisi adayıydım. Şu an ise tek dersten kalmış, mezun olunacak bir üniversitesi olan bir ev adamıyım. Canım sıkıldığında birkaç internet sitesi hackliyor, çoğu zaman kendi kurduğum internet sitem Yanık'da yazı paylaşıyorum. Yeni üye olanların hiç birinin benden popüler olmaması için, sadece kendime sınırsız harf hakkı sunuyor, diğer insanların 100 kelimeden fazla bir şey yazmamasını sağlıyorum. Tamam, bir pislik olabilirim ama benim sitem. İstediğimi yaparım. İstersem sayfanın sol köşesine bizim meydandaki işeyen çocuk heykelini koyarım, kimse karışamaz.

Kendi tasarladığım uygulamada, başka birinden mesaj geldiği zaman sağ alt köşeden beyaz bir güvercin uçmaya başlıyor, ekrana tıklıyormuş gibi yapıyor. Kabul ediyorum çok zekice bir dizayn. Sırf bu mesaj butonu için siteme üye olanları biliyorum.

Güvercinin ayağındaki kağıdın üzerine faremin imlecini getirdikten sonra tıklıyorum.

Bayanka : Merhaba, Bay Yanık.

BayYanık : Merhaba, dünyalı.

Bayanka : Size bir sorum var.

BayYanık : Bunun için buradayım.

Bay YanıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin