Giriş.

18.8K 1.1K 477
                                    


Merhaba, yine ben!!

Diğer hikayeyi silip, yerine yenisini koyuyorum. Çünkü cidden ne zaman diğerine bölüm yazmak için sayfayı açsam aman yaa sonra yazarım diyerek anında kaçıyordum. O yüzden daha hoşuma giden bir kurgu ile karşınızdayım.

Bu sefer hikaye erkek tarafından anlatılacak.

İyi okumalar, adios!!!

...

Güzel bir giriş cümlesi çok aradım. Bayağı bir zamanımı harcadım etkileyici bir giriş cümlesi için. Sonra da dedim ki koyver oğlum Yankı, insanlar ne konuştuğunu değil,görünüşünü umursuyor zaten. Senin bir hastalıklı olduğunu öğrenince arkalarına bile bakmadan kaçacaklar. Arkalarına baksalar iyi olurdu ama, o zaman belki aralarından birisi çıkıp bana hikayeni anlat, seni umursuyorum derdi.

Herhangi birinizin umurunda olmayı pek umursamıyorum. Çünkü yakışıklı değilim, köşeli bir çenem(benim bildiğim tek köşe bizim sokağın köşesi, köşeli çene isteyen de yok zaten), inci beyazı dişlerim, etkileyici gözlerim yok. Herhangi bir karşı cinsim belki de ömrümün sonuna kadar benimle muhatap olmayacak da olsa, ileride takma dişlerimi bir su bardağına koyup, prostatım için hastaneden döner dönmez bilgisayarı elime alacağım ve yazacağım. Gerçi o sıralar ellerimin de büyük ihtimal parkinsondan titreyecek olduğunu düşünürsek, romatizmalı dizlerim yeterli olurdu herhalde.

Geçen gün,  üyesi olduğum internet sitesinde güzel bir söz okudum. Güzel bir fiziğe yada çok etkileyici bir yüze sahip olabilirsin. Fakat mühim olan tüm dünya kör olsaydı kaç kişiyi etkileyebileceğindir.  Büyük ihtimal tüm Dünya kör olsa dahi etkileyebileceğim tek şey en yakın arkadaşlarımdan biri olan karşı komşum Kraliçe Dürdane teyze olurdu. Ama hem kör hem de sağır olsalardı, eminim ki herkes benden etkilenirdi.

Hayır, bu durumdan memnunum ve yine hayır aşık olduğum bir geri kafalı için değişmeye çalışmayacağım. Çünkü değişebilmem için ya Külkedisini baloya hazırlayan peri anneye, ya da tüm suratımı yeniden dizayn edecek bir estetik cerraha ihtiyacım var. Biri var olmadığı, diğerine de yatırılacak para bende var olmadığı için, değişebilmek gibi bir lüksüm yok. Öyle bir lükse sahip olsam dahi, kendimi değiştirmem. Çünkü dediğim gibi, suratım iyi olduğu için ilgi çekici olduğum zamanlara dönmeye pek hevesli değilim.

Hayatım bir anda tepetaklak oldu ama kötü anlamda değil. Bir anda tüm hayatım değişti ve ben kendimi salakça bir şekilde mutlu hissettiğim anlardan bir yangın sayesinde uyandım.

Evet, uyandım. Evde uyuyordum ve uyandığımda bir hastane yatağında tüm vücudu sargılar içinde yatan ben, eski ben değildim.

Yangına sebep olan kardeşim Nehir'i hiçbir zaman suçlamadım. Tüm suratım ve vücudum yanarken bile uyuyabilecek kadar ağır bir uykum vardı. Saçlarım, kaşlarım, vücudum, yüzüm.. Her yerim yanarken ben uyuyordum. Sonra uyandım ve insanların lanet acınası bakışlarından kaçmaya başladım. Dışarıya çıkmayı pek sevmediğim için bende bilgisayarım ile evlendim. Evet,belki de ömür boyu elimin değeceği tek şey onun tuşları olacak ama zekam yanmamıştı sonuçta. Bende hayatımı yazarak devam ettirmeye başladım. Kendime de bay Yanık dedim. Öyle acıyarak bakmayın, iki tane basılmış kitabım var benim!

Birkaç tane arkadaşım var, bunlardan en önemlisi karşı komşum Kraliçe Dürdane. Yaşından dolayı yakını ve uzağı gözlüksüz göremiyor. Yanına gittiğimde gözlüğünü çıkarttırıyorum. Çünkü insanların bakışları cidden beni yoruyor.

"Sana çay demledim yakışıklı," diyor Kraliçe Dürdane. "Yanına da sevdiğin yumurtalı ekmeklerden yaptım."

Bilgisayarımda köşe yazımı tamamlamaya çalışırken mutfağa doğru bağırıyorum. "Sana gel benimle evlen diyorum, gel evimin hanımı ol kraliçe Dürdane!"

Bay YanıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin