"Emre muhteşemdin ya. O nasıl bir yetenektir Allah'ım? Salondakilerin yüzlerini görmeliydiniz. Eylül'ün gözleri yerinden çıkacak diye korktum gerçekten. Hele senin o mendebur kardeşin? Yumruklarını öyle bir sıkıyordu ki." Sanki ben yokmuşum gibi ikisi birlikte gülmeye başlamışlardı Yağmur'un söyledikleriyle. Ben hala anlamaz gözlerle onlara bakarken Emre gülmeyi kesip, azar yemeyi bekleyen çocuklar gibi bana dönmüştü.

"Zeynep bak kızma tamam mı? Bunlar hep annemin işleri işte. O zorladı beni, bunu yapmam için." Ne diyeceğimi bilemeyip sessiz kaldım bir süre. Ona telefon konuşmanı dinledim diyemezdim. Ben Sevim teyzenin bu işte bir parmağı olduğunu az çok tahmin etmiştim. Bu oyunun anlamadığım kısmı, Sevim teyze kime karşı oynuyordu bu oyunu?

"Ama neden Emre? Sevim teyze neden böyle bir şey yapmak istesin? Bu tamamen şaçmalık!"

"Zeynep sessiz olsana! Görmüyor musun, o kadar uzaklaştığımız halde gözler hala üstümüzde." Emre az önce Yağmur'un dediklerine gülen kendisi değilmiş gibi garip bakışlarla ona bakmaya başlamıştı.

"Yağmur sen niye burdasın? Allah'ım ya herşeyi mahvediyoruz. Sen çabuk geri dön. Gidip dilek falan dile. İnsanlar şüphelenecek şimdi." Emre'ye hak vermiş olacak ki hızlı adımlarla yanımızdan ayrılıp tekrar insanların toplandığı alana yürümeye başlamıştı Yağmur. Gözlerimi ondan alıp tekrar Emre'ye çevirdiğimde bana bakan gözleri ile karşılaşmıştım.

"Biliyorum şaşkınsın. Hatta bana ve anneme, hatta Yağmur'a bile öfkelisin. Ama bütün bunlar senin mutluluğun için Zeynep. Bak. Kerem'in yanında ki Eylül'e bak çaktırmadan. Senin varlığından ne kadar rahatsız görebiliyorsun değil mi? Ya bir zamanlar arkadaşım dediğin insanlar? Melis'in o şaşkın ifadesini düşün. Can'ın o büyümüş gözlerini düşün. Onlar benden böyle bir hamle beklemiyorlardı değil mi? Çünkü onlar senin Kerem'den kopabileceğine inanmıyorlar. Onlara ne kadar güçlü olduğunu göster Zeynep. İzin ver, bu sefer onları yıkıp geçen biz olalım. Kerem benim kardeşim, farkındayım bunun. Ama bu dünyada hiçbir şey karşılıksız kalmamalı. İnsanlar iyiliklerinin de, kötülüklerinin de bedelini ödemeliler." Ne kadar sinirlenirsem sinirleneyim, ne Sevim Teyze'ye ne de Emre'ye kızmaya kıyamıyordu kalbim. Kaç aydır benim için çırpınıp durduklarının farkındaydım ama yine de böyle birşey yapmamalılardı.

Benim Emre ile olmam onlardan intikam almamı nasıl sağlayabilirdi? Kerem beni sevmiyordu ki, benim Emre ile olmama sinirlenecekti. Kafamı kaldırıp onlara bakmaya başladım. Emre haklı olabilir miydi? Onlar benim mutluluğuma üzülecek kadar mı nefret etmişlerdi benden? Boğazım düğümlendi istemsizce. Kendileri mutluydu işte. Kerem'in yanındaydı çok sevdiği karısı. Melis'e istediği an sarılabilecek kadar yakındı Aksel.Kardeşim dediği insanlarla omuz omuzaydı hala Barış. Belki Can mutsuzdu biraz. Ama o da unuturdu yakında Yağmur'u. Arkadaşlıkları gibi, sevgileride sahteydi çünkü hepsinin.

"Hiçbir zaman intikam delisi bir insan olmamıştım ben Emre. Her zaman yaşadığım her kötü olayın sonunun güzel bitebileceğine aptal bir umutla inanmıştım ben. Ama biliyor musun şu son zamanlarda içten içe bir intikam istedim. Beni zaten aldıracağı bebeğin katili olarak gösterdiği için o kadından intikam almak istedim. Ailemin ölümünü hakettiğimi söylediği için kardeşinden intikam istedim. Ama sadece bu yüzden de değil. Bana o gece demişti ki 'Aynı acıyı seninde yaşaman için elimden geleni yapacağım!'. Düşünsene Emre. Ben onu bu kadar severken, başka biriyle çocuğum olabileceğini sanıyordu Kerem. İşte sırf bu cümle bile intikam istemem için bir neden bana. Onun benden intikam istemesi, benim de intikam istemem için en büyük neden. Ama benim seninle olmam onları neden yaralasın? En fazla mutlu olduğumu düşünüp yine bana saldırırlar. Beni yaralayabilecek bir iki birşey söylerler. Sonra tekrar hayatlarına dönerler. Benim yerimin olmadığı hayatlarına. Benim için uğraştığınızın farkındayım. Size o kadar çok şey borçluyum ki. Ama bu plan zaten tutmaz Emre." Birşey demesini bekledim. Bana onay vermesini ya da haksız olduğumu söylemesini. Ama demedi hiçbir şey. Öylece baktı bana. Sonra beni kendine çekip sarıldı birden. Nefes alışverişi hızlanmıştı. Kafamı kaldırıp bakmak istedim ama izin vermedi bana. Daha çok gömdü kafasını saçlarıma.

Cennet GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin