Kendini suçlu hisseden Mikael,
yerin dibine girmek istiyordu.
Sevdiği kadının annesi , kendisini  hem teselli ediyor,içten içe de kendisini  suçluyordu.

İçindeki öfke öylesine kabarmıştı ki,kendini affedemeyen Mikael'e,
karşısındakinin lafı ağır gelmişti.

Sultan hanım, belli ki onu suçluyordu. Hiç bir şey konuşmadan  kendisini dışarı attı. Sultan hanım, arkasından yaşlı gözlerle bakıyordu.
Mikael'in,gözlerindeki endişeyle karışık   Sevgi pırıltılarını görmüştü.

Mikael'in,  Sevgi, İçin gözyaşı
döktüğünü anlamıştı. Bunları ona bakınca anlayan Sultan hanım, iç çekerek ;

"Oğlanı suçladım.
Kendi hatamı ona yükledim.
Şimdi kalkmış suçlu arıyorum"

Kendini yemişti 2 ay boyunca.
Doktorları dinlemediği için kendisine lanet okuyordu.

"Ben nasıl anneyim.? Sırf onu kaybedeceğim korkusuyla ameliyat olmasını istemedim.Şimdi kızım koma'da .Belki hiç açmayacak gözlerini. Allahım sen beni affet.
Kızımı bana bağışla yarabbim. "

Leyla ve Kemal beyde Sultan hanım'ı  yanlız bırakmamışlar ,bütün masrafları ona danışarak üstlenmişlerdi.

Sevgi 'nin, beynindeki tümörün hepsi temizlenmiş,Doktor gözlerini açınca her hangi bir kötü netice ile karşılaşmamak için Sevgi'ye yapay koma uygulaması yapıyorlardı.

Beynin dinlenmesi için bu uygulama yapılıyordu.
Herşey gözetim altında oluyordu.
Beyin dalgaları ölçülüyor,  ona göre koma'nın ne kadar derin olduğu  kafatası içindeki basınçta ölçülüyordu. 

Uyanınca hangi sorunla karşılaşacaklarını bilmiyorlardı.
Kesin birsey de söylemiyorlardı.

Minnet duyuyordu Hancıoğul'ları  ailesine .Leyla kendisini incitmeden;

"O bizim de kızımız. Elimizde büyüdü.
İzin verde kızımızın Hastane masraflarını biz üslenelim"
demişlerdi.

Çantasını sandalyeden alarak dışarı çıktı. Hasta yakınları belli gün ve saatlerde,yoğun bakıma alınıyordu.

Henüz kızının yanına gitmesi için 
zamanı vardı.

Yoğun bakım hekimleri kendilerine ,net bir bilgi vermek yerine ,yuvarlak kelimeler kurarak konuşuyorlardı.

Ne iyi,ne kötü ...İkisi için de konuşmuyorlardı. Sultan hanım, kafasındaki düşüncelerini atamıyordu kafasından.
Uyku uyuyamaz olmuştu.
Hacer de, ondan farksızdı.

Mikael, dışarı çıktı. Derin nefes alarak ciğerlerine giren oksijeni içine çekmişti. Gözleri kuşkuyla bankta oturana dama takılmıştı.

Adamın da kendisine baktığını görüp
İçinden;

"Kim bu adam? Hemen hemen her gün karşılaşıyorum onunla! Her gün burda oturup neyi bekliyor? "

Arkasını dönüp bakınca adamın
hâlâ kendisine baktığını görerek daha çok şaşırmıştı. Arabasına binerek uzaklaşmıştı ordan.

Cem,onun ardından bakmayı bırakıp hastanenin kapısından içeri girmişti.

****

Arabasını yüksek dağın tepesine gelince durduran Mikael ,kafasını direksiyona koyarak ağlamaya başlamıştı. Sevginin, hasta olduğunu bilmiyordu. Onun bilerek kendisine uzak durduğunu sanmıştı.

Sultan hanım, kendisine;

"Sevgi'nin amzeni" olduğunu söylediğinde dünya başına yıkılmıştı. Gerçeği görerek üzüldü.
Kafasını direksiyona vuruyordu.

Kendini tutamamış gazı kökleyerek  buraya gelmişti.

Sevdiği kadına yaptığı plan gelince
ağlamasını durduramadı.

Gece ve öğlen bu iki kavramdan
nefret ettiğini hissetti. 

♡♡♡♡

Cd çalar'ı açarak dinlemeye başladı. ..

 Zaman..can çekişirken,
Akrep, yelkovan arasında ,
Bir adım öteye gidemezken geceden,
ay' ışığını çekerken sinesine,
yıldızlar çekilirken kuytu karanlıklara,hüzün, bakır bir çaydanlıkta demleniyordu....

Ve ben..Son sigaramdaki dumanlarıda
hapsediyordum içime.

Saat on ikiyi beş geçiyordu.
Ekmek bıçağında dilimleniyordu ömrüm, masum yalınayak çocukluğum, umudun kıyısından geçmeyen gençliğim,ulu orta seriliyordu, harami sofrasına.

Düş bahçelerim yağmalanıyordu, 
herkes payına düşeni alıp giderken,
bütün kimsesizliğimle,bütün çaresizliğimle ,bütün çıplaklığımla ,
kalıyordum karanlığın koynunda;

"Üşüyordum..."

Tepeden tırnağa buz kesiyordu,  yalnızlık. Saat on ikiyi beş geçiyordu.
Dişlerimle ,şafağı sökmek isterken,
karanlığın göğsünden;

"Gün ağrıyordu saçlarıma Tel tel."

Raylarımdan çıkıyordum,
vagonlarım kopuyordu bir biri ardına, savruluyordum....

Bir cinayete kurban gidiyordum,
kaza süsü verilmiş,
faili meçhul bir ölüm biçiyordu,
terzi masasında.

Bir tabuta çivileniyordum.
Saat on ikiyi beş  geçiyordu...

Mikael, ağlıyordu.
Tekrar başa sardı Cd 'yi.

Şiir şuan kendisini anlatıyordu  ona.Ağlayarak açtı son sesini arabadan aşağı indi.

Mavi sonsuzluğa bakarak haykırdı;

"Kalk  Sevgim, bak ben  burdayım .
Sen iyisin aç gözlerini .Yaptıklarım için özür dilerim. Seni seviyorum Sevgim. Bana gel . uzattım ellerimi tut,Beni sensiz bırakma.. "

Sevgi'nin, kendisine seslendiğini duyuyordu çok uzaklardan. ..

"Kurtar beni Mikael, karanlığın içinde seni bekliyorum. Işık süzmesi ol karanlık dünyama, yanıma gel tut ellerimi ,seni bekliyorum....  "

2 aydır Sevgi, kendisine haykırıyordu .Kulaklarından   gitmiyordu sesi .

Elleriyle kulaklarına bastırdı,
kalbi dayanamıyordu artık Sevgi'nin, haykırışlarına.

Pişmanlık doluydu ,kimseyle konuşmuyor, hastane ev arasında gidip geliyordu.

Ayağını toprağa vurarak arabasına girdi.Eve doğru yola koyuldu, eve gelene kadar Cd'yi başa sarıp tekrar tekrar dinledi
yol boyunca.

****

Bu bölüm de Mikael'in duygularına yer vermek istedim.

Umarım hoşunuza gitmiştir.
Sevgilerimle
Ela_Gunes
😚

Aşk ve Gurur (Amzeni) Tamamlanmış HikayeWhere stories live. Discover now