Part - 2

20.1K 191 32
                                    

-Önceki Bölümden...-

"Beyler, nereden çıktınız bilmiyorum. Açıkçası artık umursamıyorum da. Ben Lydia. Tanıştığımıza fazlasıyla memnun oldum." dedin az önce Chen'e ters cevap veren sen değilmişsin gibi.

***

Siyah saçlı diğerinden önce atılıp elini sıktı.

"Ben de Suho. Emin ol biz de memnun olduk." deyip Chen'e baktı. Chen de elleri ceplerinde, başıyla onaylamıştı.

# # #

Evet deli dolu bir kişiliğin vardı. Ama sen ilkine daha çok uyuyordun. Yani deliydin. Hatta o kadar deliydin ki dolu kısmına bir şey kalmıyordu. Boşveriyordun. Herkese abarttıklarını söylerdin ama hayır. Hangi aklı başında, mahsur kaldığı yerde, karşısına birdenbire çıkan iki erkeği koluna takıp, sorgusuz sualsiz keyfini çıkarırdı ki?

Tanıştıktan sonra sağında Chen solunda Suho yemek katına çıkmıştınız. Onlar sana pratik bir şeyler hazırlarken, sen başını eline yaslamış, alt dudağını ısırır vaziyette ikisini de gözlerinle defalarca soyup, giydirmiştin. -Sürtük ruhlu olduğunu söylemiştik değil mi? -

Yemeğini yedikten sonra biraz dolaşmaya karar verdiniz. Daha doğrusu onlar vermişlerdi.

"Nereye gidiyoruz? Her yer kapalı zaten."

Cevap alamayınca yanaklarını şişirip, sessizce yürümeye devam ettin. Vitrininde birbirinden şık kıyafetlerin olduğu bir mağazaya geldiğinizde kapısının açık olduğunu gördün.

"Ciddi misiniz? Nasıl olur?"

Gerçekten şaşırmıştın. Daha önce vitrinindeki mankene asıldığın mağazaydı bu, ama ilk kez önünden geçtiğinde açık olduğunu fark etmemiştin. O sırada Suho lafa karışıp;

"Demek ki hepsi kapalı değilmiş. Hadi gel." deyip, seni elinden tuttuğu gibi içeri sürüklemeye başladı. Ama sen elini çekip tekrardan vitrinin önüne gittin. Aradığını göremeyince emin olmak için mağazanın adına baktın. Evet sen doğru yerdeydin ama az önceki manken yerinde değildi.

'Nerede bu?'

'Ayaklanıp gidecek hali yok ya. Yanlış mı hatırlıyorum acaba?'

Kaşlarını çatıp düşünürken Chen Suho'ya;

"Bir şeyler yapsana. Bak anladı işte." Diye söyleniyordu.

"Saçmalama nereden anlayacak?! "

Suho kızgın gözlerle Chen'e bakıp yanına geldi ve seni içeri soktu. Renk renk elbiseler manken meselesini unutmanı sağlamıştı bile. Bu seferde sen diğer ikisini çekiştirip, kabinlerin karşısındaki koltuklara oturttun.

"Arkanıza yaslanın ve biraz sonra göreceklerinizin tadını çıkarın." yüzündeki kocaman sırıtışla söyledin. Tepende şeytanların dolaşmaya başlamıştı ve bu kaşlarını kaldırmış sana bakan iki genç için hiçte iyi değildi.

Eline yuvarlak bir şapka alıp kabine girdin. Altındaki siyah dar pantolonun kalçalarını müthiş gösteriyordu. Üstündeki omuzları zımbalı siyah gömleğin uçlarını tutup, göbeğin açıkta kalacak şekilde bağladın. Düğmelerin yeterince açıkken 1-2 tanesini daha açıp sütyeninin bir kısmının görünmesini sağladın ve saçlarını toplayıp şapkayı başına geçirdin. Kabinden seksi bir şekilde çıktın. Bir elin şapkadayken diğer elin belinde, koltuktakilere yürüdün. Ellerini indirip birini Suho'nun, diğerini Chen'in bacağına yerleştirdin. Dudaklarını ısırıp yavaşça eğilirken, ellerin de sıki ve kaslı bacaklarda dolaşıyordu. Gömleğinin altında zaten çok da saklanamayan göğüslerin eğildiğinde artık tümüyle gözler önündeydi. Bir süre görsel şölen sunduktan sonra yine aynı yavaşlıkta kalktın. Şapkayı çıkarıp saçlarının beline uzanmasına izin verdin. Şapkayı Chen'in başına bırakırken Suho'ya da küçük bir öpücük göndermiştin. İki genç de gözlerini senden alamıyordu. Özellikle de az önce kısa süreli gördükleri güzelliklerden. Arkanı dönüp gömleğinin kalan düğmesini açtın ve omuzlarından düşürdün. Yanındaki askıdan gözüne kestirdiğin elbiseyi alıp kabine bıraktın. Önüne tekrar döndüğünde karşındakileri biraz daha zevke getirmek istemiştin. Bu yüzden de sütyeninin ön kopçasını açıp bıraktın. Sütyen dolgunluklarını terk ederken kabinin perdesini çektin. Perdenin arkasından mırıldanmaları duyuyordun.

"Kedicik buraya geri dön! "

"Ahh Tanrım! Onlara dokunmak istiyorum. "

Yüzündeki zafer gülümsemesiyle tekrar kabinden çıktın. Bu sefer de üstünde siyah topuklularınla uyum sağlayan, kıpkırmızı, ince askılı, mini ve vücudunu saran bir elbise vardı. Çıkmadan önce en sevdiğin rujunla dudaklarının hafifçe kırmızılaşmasını sağlamıştın. 1-2 adım atıp elindeki sütyeni yanındaki mankenin eline taktın. Hiçbir hareketini kaçırmadan izleyen iki genç sesli bir şekilde yutkunmuştu. Suho'ya ilerleyip kucağına oturdun. Bacaklarını da Chen'in bacaklarının üstüne uzattın. Suho'nun dudaklarına gerçek bir öpücük kondururken, Chen'in elleri de bacaklarında dolaşıyordu. Suho'nun kucağından aniden kalkıp ikisine de bir bakış atarak çıkış kapısına ilerledin. Kendi topuk seslerinden başka bir ses duymayınca;

"Eee.. Gelmiyor musunuz? Ben sizi eğlendirdim, şimdi de sıra sizde." dedin.

Çıkıp giderken tahrik ettiğin iki genç gözlerini kısarak seni izliyordu. Arkandan gelmeden önce birbirlerine bakıp kafalarını onaylar biçimde bir kez salladılar. Asıl eğlenceyi birazdan görecektin.

*** Part Sonu ***

Y/N : Yorumlarınızı bekliyorum ^3^

A.V.M [M]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin