Orman

10.8K 448 5
                                    

Yağız bana acıyarak bakıyordu yol boyunca küçümseyerek baktı. Bu bir yerden sonra rahatsız etmeye başlamıştı. Kaç saattir yoldaydık bilmiyorum ama epey geç olduğu belliydi saatin. Telefondan saate baktım ve saat gece 3 civarıydı. Uyku bastırıyordu ama uyumamak için kendimi sıkıyordum. "Yağız nereye gideceğiz?" "Kes sesini" kaşımı çatarak yol boyu onu izlemeye başladım "bana öyle bakarak korkutacağını sanıyorsan yanılıyorsun güzelim" iyice sinirlenmeye başlamıştım. "Beni indir" yüzüme baktı ve gülmeye başladı daha doğrusu çarpık bir gülümseme "emin misin" tek kaşı kalkarken dudak kenarı kıvrılmıştı. Bir vampir nasıl bu kadar yakışıklı olabilirdi ki? Sağa çekti ve önüme eğilerek kapımı açtı "in" sesi tok çıkıyordu "ne?" "İnmek istedin işte in" arkadan bir hışımla çantamı aldım ve indim. İner inmez gaza bastı ve gitti. Etraf zifiriydi gözüm hiç bir şeyi görmüyordu ve araba sesi bile gelmiyordu. 1 saat geçmişti ağlamaya başlamıştım yolun kenarı ormandı galiba gözükmüyordu bile. Ve ordan sesler gelmeye başladı. "Kim var orada?" Çalıların ordan bir gölge düştü üstüme "özledin mi bebeğim?" Şuan sırası olamazdı Allah'ım lütfen kabus olsun "S-selim?" "Bravo ta kendisi" saçma sapan bir gülüş attıktan sonra alkışlamaya başladı. "Bu küçük bir oyun mu yoksa bana karşı komplo mu?" Selim bunu sorarken soruyu idrak etmeye çalışıyordum ve ettim. "S-selim saçmalama ben sana hiç bir şey yapmadım kendine gel!" Sesim sonlara doğru biraz yüksek, aciz ve cılız çıkmıştı. "O kadar güzel ki tenin ah bu Yağız bana hep güzel yemek sunuyor tıpkı Maria gibisin" gözlerini gözlerime dikmiş bakıyordu. Sinirlenmiştim o kızı kullanıp öldürmüştü. "Sen- sen iğrenç birisin sana baktıkça midem bulanıyor. İnsan olan benim ama benden aciz olan sensin" ben bu kelimeleri sarfederken dudağının kenarı üste doğru kıvrıldı. "Her zaman zor oyunları sevmişimdir küçüğüm" ah hadi ama Yağız gel artık diye dua ederken üstüme doğru gelmeye başlamıştı Selim. Koşmaya başlamıştım. O sırada Selim beni 2 saniye gibi bir sürede yakalayıp ağaca çarptırmıştı acı içinde kıvranırken "acı çekiyorsun çok hoş" derken yüzü gülümsüyordu. Acı çektiğimi oda görüyordu. "Senden nefret ediyorum Yağız'danda!" Ben bunları söylerken ağzımda kan tadı hissettim. Galiba dilimi ısırmış ve kesmiştim. Ağzımı sımsıkı kapatırken etrafından bir damla kan süzülmeye başladı. Selim kanı incelerken nefesi yüzüme çarpıyordu. Selim yakından çok daha yakışıklıydı. Dilimi dışına çıkartıp kanı yalayacakken "şşş sen zahmet etme güzelim" dedi ve bana doğru eğilmeye başladı. Ah lanet olsun öpecekti. Gözlerimi sımsıkı kaparken üstümdeki ağırlık birden gitti. Gözlerimi açtığımda Yağız'ı ilk defa kırmızı gözler ve belirgin damarları ile böylesine deli görmüştüm. Selim'i ordan oraya atıyordu. O sırada ayağa kalktım ve kolumla dudağımdaki kanı temizledim. Tam arabaya gidecekken Selim'in elleri belimi sıkıca kavramıştı. "B-bırak beni lanet olası şey!" Diye bağırırken Selim beni ağaca doğru fırlattı. Nefesim kesilirken Selim'in kaçtığını gördüm. Ah bir de elime bulaşan kana bakarken kafamın kendisini kaybettiğini ve Yağız'ın kırmızı gözlerle bana geldiğini gördüm. Son olarak ışıklar kapandı ve kan kokusu ile baş başaydım...

ZüppeWhere stories live. Discover now