''Önemli değil Jack hadi diğerlerinin yanına gidelim.''

Hızlı adımlar ile Adamson 'ların yanına doğru ilerler iken bir yandan gözlerim ise Alice 'i arıyordu.Yanlarına  geldiğimizde Adamson ;

''Bu Michael denen adam seni kaçırmak istiyordu değil mi Jack ?''

dedi bana bakarak.

''Evet '' diye karşılık verdim.

''Seni kaçırdığında seni güvenli bir bölgeye götürecekti.Planı buydu ,yani bu durumda güvenli bir bölge olmalı ; Michael 'ı konuşturmalıyız.''

Adamson 'un sözü üzerine , en önde hızlı adımlar ile giden Adamson 'un arkasından giderek Michael 'in olduğu sınıfa girdik.

  Adamson ,Michael 'in yanına yaklaştı ve eğildi.

 '' Michael , Jack 'i kaçırıp onu götüreceğin güvenli bölge neresiydi ?Bize yerini söyle !''

Michael 'ın sesini çıkartmayıp ,yüzünde umursamaz ve pis bir gülümseme oluşması üzerine Adamson ;

''Bizi zor kullanmak durumunda bırakma !''

John aniden belinden çıkarttığı bıçağını Michael 'ın boyununa dayadı.Dayadığı bıçağa gittikçe bastırıp kuvvet uygulamasına rağmen Michael ;

''Ben Kaliola 'da yetiştim.Her türlü işkenceye dayanabilirim.Beni bu bıçakla mı korkutacak sınız ?''

Birden kapının sesi ile irkildim.Arkamı döndüğümde insanlar ellerindeki silahları üzerimize doğrultmuşlardı.Michael 'ın sadık adamları onu korumak için gelmiş olmalıydılar.

Adamson ''John, Michael 'ın ellerini çöz.''

Biz Michael 'den hiç bir şey öğrenemeden ellerini çözüp adamları ile birlikte öylece gitmelerini izlemiştik.Sınıfa giren insanların hepsi tek kelime dahi etmeden sınıfı terk ettikten hemen sonra Adamson ;

''Michael 'ı takip etmeliyiz.Fakat hepimiz gidersek fark ediliriz.İki kişi takip etmeli.''

Oğuz  ''Bacağım , yürüyebileceğimi sanmıyorum.'' 

Alnından aşağı doğru soğuk terler süzülen Linda ise ;

''Yaram kanamaya devam ediyor.Takip için yola çıksam bile dayanabileceğimi sanmıyorum.''

Bu durumda tüm gözler benim üzerime çevrilmişti.Bunun üzerine ben ;

''Ben gidebilirim'' diye  konuşmaya atıldım.

Adamson ''Pekala Jack, John ile birlikte onları takip etmeye başlayın.Vakit kaybetmemiz gerek.'' 

John ve ben , Michael ve yanına almış olduğu bir kaç adamını takip etmeye başladık..

Yaklaşık bir saat sonra okuldan iyice uzaklaşmış  ,ormanın derinliklerine inmiştik.Ağaçların arkasına gizlenip Michael 'ın bizi farketmemesini sağlıyorduk.Kısa bir süre sonra karşımıza bir asma köprü çıktı.İki ormanın kayalık yamaçlarını birbirine bağlayan ve aşağısında bir nehir olan bu asma köprünün eskimiş tahta basamakları ve her an kopacakmış gibi duran ipi beni gerçekten ürkütüyordu.Fakat buradan geçmemiz şarttı.

Michael ve adamlarının köprüden geçip iyice uzaklaştıklarını gördükten sonra köprünün önüne geldik.John  büyük bir cesaret ile köprüye adımını attı.Ben ise korkudan titrediğimi hissediyor ,hafif sisin içinde attığım adımlara bakıyordum.John ise bir kaç dakika sonra köprüyü neredeyse yarılamış hızla ilerliyordu.

'' Birinci basamak , ikinci basamak ,üçüncü basamak ,hadi  eninde sonunda bitecek nasıl olsa ''diye kendimi teselli edermişcesine içimden bu cümleleri geçirirken bir anda üzeirne basmış olduğum eskimiş tahta basamak çatladı ve hızla kırıldı.Bir ayağım gerideki basamakta kalmış ,diğer ayağım ise basamaklar arasındaki  boşlukta kalmıştı.

PEŞİMDE ZOMBİ VAR (TAMAMLANDI )Where stories live. Discover now