18

94 10 7
                                    

Olivia

Michael'a adresimi verdiğimde geleceğini düşünmüştüm. Şehirden bir kaç mil uzakta bir evde kalıyordum ve gelmesi 5 gün sürmezdi. Ama gelmemişti. Yazacak yüzüm kalmamıştı artık. Ona karşı tüm duvarlarımı yıkıp beni kurtarmasını istemiştim ve o beni ciddiye bile almamıştı. Belki de başından beri benimle dalga geçiyordu. Telefonumu hiç kontrol etmediğim kadar kontrol etmeye başlamıştım. Bir umut gelmesini bekliyordum, gelmiyordu. Vazgeçmiştim. Michael'dan da kendimden de umudu kesmiştim artık. Tek odalı bu küçük evde yanımda getirdiğim her şeyi tekrar bavuluma koydum. Etrafı iyice gözden geçirip bir şey olmadığına emin olduğumda evden çıktım. Ailem bana para yolluyordu, durumum iyiydi. Bu evi de buraların yerlileri olan yaşlı bir çiftten kiralamıştım. Bir kaç dakika yürüyüp onların evine ulaştım. Anahtarlarını geri iade edip buradan gideceğimi söyledim. Bana taksi çağırdılar. Takside Michael'a, hayatımın aşkına onu gerçekten terkedeceğime dair bir mesaj yazdım. Gözlerim dolmuştu ama güçlü olacaktım, bir ev bulana kadar güçlü kalıp, kendimle baş başa kaldığımda kendimi bırakacaktım.

"Michael, sevgilim neredesin? Seni günlerce bekledim. Gelmedin. Bu sefer gerçekten gidiyorum Michael. Şehirden bir kaç yüz mil uzağa değil, bir kaç bin mil uzağa. Bu sefer beni gerçekten unutman gerek, çünkü seninle iletişimimi keseceğim. Bu numarayı da havaalanında yok edeceğim sevgilim. Kendine iyi bak, seni hep sevdim. Belki de hayatımın sonuna kadar severim. Ama bizim süremiz bu kadarmış, belki cennette ya da cehennemde görüşürüz?"

girl that you love // cliffordWhere stories live. Discover now