"Geçicek.. herşey geçicek. Ağla."

"Sen kimsin?" Diye sordu sonunda konuşarak.

"Senin gibi zavallının tekiyim." Ellerimle oynamaya başlamıştım.

"Senidemi.."

"Evet."

Bacaklarını yatağa koyup bağdaş kurdu benim gibi. Yüzü kan içindeydi ama umursamıyordu.

"Anlatsana."

Başımı kaldırıp ona 'ne?' manasında baktım. Gözlerini kaçırdı.

"Seni nasıl getirdiler. Bak bende anlatırım ozaman."

Başımı geriye yasladım ve derin bir nefes aldım. Buraya gelmemin tek sebebi Ali'ydi. Ona kanmıştım aptal gibi.

"Ben Almanyada doğdum, büyüdüm" diyerek söze başladım. "Annem ve Babam oraya yerleşmişler yıllar önce. Sonra ablam doğmuş, Gamze. Işte sonra Babamın hasta olduğu ortaya çıkmış. Ölücekmiş. Ama ölmeden önce Anneme göz kulak olması için bir erkek cocuğu vermek istiyormuş."

Onu kontrol ettim dinliyormu diye. Pür dikkat ağzımdan çıkan her lafı dinliyordu.

"Ama şansa bak. Kızmış. Yani bendim. Ama ben doğmadan Babam hayata gözlerini yummuştu. Karanlığa gitmişti."

"Başın sağolsun.." burukca gülümsedim.

"Şimdi sen diyorsundur be sana ne sordum  sen bana ne anlatiyorsun diye. Şöyleki Annem, ben ve Gamze için en güzel imkanları sağlamaya çalıştı. Böylelikle hayatımı kontrol altına aldı. Ben bundan memnun değildim ama. Üniversteye hazırlaniyordum. Annem hep almanyadaki büyük üniverstelere tercih yazıcağımı sanıyordu. Ama bana kimse sormadı ömrün boyunca hangi meslegi yapmak istiyorsun diye!"

"Hangi mesleği yapmak istiyorsun?" Güldüm.

"Ben senarist olmak istiyorum." Kaşlarını çattı.

"Hayatımda ilk defa böyle bir isteği olan bir insan görüyorum. Ve ben 20 yaşındayım!" Güldüm ve koluna vurdum.

"E ama evde oturup dizi izlerken iyi değil mi!"

"Ben senelerdir dizi izleyemiyorum ki.." gülümsemem dondu. Kaç senedir burda mı tutuyorlar onu?

"Neyse. Tercihim tuttu ve ben Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesini kazandım. Böykelikle Almanyadan Istanbula geldim."

Ellerini çenesinin altına koydu.

"E annen ne dedi? Nasıl izin verdi?"

"Şey.. benim bir hastalığım var. Izin vermeyince küçük bir kriz geçirdimde.. izin verdi."

"Ne hastalığı?"

"Böyle sara hastalığı gibi birşey. Bedenimi kontrol edemiyorum, nefes darlığı çekiyorum. Nalet birşey iste."

Anladım manasında basını salladı.

"Işte Istanbula geldim, ama yurdumu bulamadım. Meğersem yanlışlıkla escort kentine girmişim.."

"Öylemi geldin buraya?"

"Binevi hayır. Tabi o kente hiç girmeseymişim olmazmış."

"Nasıl geldin?"

"Ali diye birisi va-"

"Babanın gözdesi.." diye mırıldandı.

"Işte o beni gördü ve bana "yardım" etmek istedi. Bende salak gibi kabul ettim. Sonra beni zorla tehtidle iğrenç bir adamın yatağına soktu!" Gözyaşlarım yine akmaya başlamıştı.

"Babadır o."

"Baba mı?"

"Bunların sio'su gibi birsey.. herkez onun emrinde. Alide dahil."

Bir süre sustuk sonra elini uzattı.

"Ben Nazlı." Güldüm. Çünkü daha ismini bile bilmediğim bir kıza hayatımı anlatmıştım.

"Bende Selin." Diyerek elini sıktım.

"Nazlı sen niye bu haldesin?"

Benim yaptigim gibi o'da elleriyle oynamaya başladı.

"Tokat attim."

"Kime?"

"Müşteriye."

Ağlamya başladım.

"Ben müşteri falan istemiyorum! Öldürseler umrumda olmaz!"

Kolarımdan tuttu.

"Selin! Bunun onlarda farkında. Seni öldürmezler ama daha beterini yaparlar! Onlara itat etmek zorundasin! Zorundayız! Bu şuanki tek hayat felsefen! Anladin mi?"

Ben başımı şiddetle sallarken kapi açıldı ve adam gelip kolumdan tuttu.

"Kalk."

"Nereye ya!" Nazlıya baktığımda gözlerini kaçırmıştı. Hayır. Hayır, lütfen! Beni odadan çıkarmaya başladı

"Hayır! Hayır, bırak ben istemiyorum. Bırak!"

Ne yapsam nafile..

Size upuzun bir Bölüm. Galiba kutgu hoşunuza gitti. Daha fazla vote ve yorum bekliyorum sizden :)

UCURUM -AlSel-|ASKIDAWhere stories live. Discover now