Bölüm 2/10 - Kardeş ve Aldatma

15.4K 619 12
                                    

Söz verdiğim gibi bir bölüm daha sıkıştırıverdim araya... Tekrar tekrar okudum ama hatam varsa, gözden kaçırdıysam affola... İyi okumalar, mutlu günler millet...

'Sevgilimle buluşacağım, şimdi var mı izin yok mu?' çocuğun cümlesi ikisinde de şok etkisi yaratırken Buğlem gözlerini dikmişti bile Taner'in üzerine.

'Bakmayın öyle. Olamaz mı benim sevgilim?'

'Olabilir mi?' içeri şaşkın bir halde giren Göksel ile aile cevap beklemeye başladığında Taner saçlarını karıştırmıştı.

'Olabilir tabi. Ya baba, anne, kız bir haftalığına geldi. Üstelik vurulduğum gün, şuan sırf evden kaçabileceğimin inadı doğrultusunda dönmedi İngiltereye'

'Bir de İngiliz mi!' Göksel'in şaşkın sesi ile Taner sabır çektiğinde Buğlem ve Vuslat ağızlarını dahi açmadan genç adama bakıyordu.

'İngiliz kızı kim kaybetmişte ben bulayım ya, İngilterede okuyor sadece. Sadece yarım saat üzerimdeki yüksek korumayı kaldırın ne olur. Ya kabul bizimkilerden biri bıraksın bıraktığı yerden de alsın beni, o da kabulüm, kafeden dışarı adım atmayacağım ona da söz' Taner'in yalvarır hale geçmesi ile Vuslat Buğlem'in aşık olduğu gözlerine bakmıştı. İkisi de gözleri ile anlaşırken Vuslat derin bir nefes alarak tekrar oğluna döndü.

'Tamam ama şartlarım var.'

'Kabul babam, kabul ne dersen kabulüm'

'Gidip göreceksin ama Salih abin bırakıp Salih abin alacak. Kafeden dışarı çıkmayacaksın, ayrıca dışarda bekleyecek Salih. Geldiğinde de kızla tanışmandan itibaren şuana kadar ne oldu ne bitti anlatacaksın'

'Tamam, söz. Bakın kız üç gündür uçak biletini alıyor, iptal ettiriyor, bu akşamkini iptal ettirmesin bari' Vuslat başını sallayarak onay verdiğinde kitabı bir kenara bırakıp oğlunun elinden tutarak kalkmasına yardım etmişti. Merdivenleri beraber çıktıklarında Taner odasına girerken Vuslat'da tekrar aşağı inerek Salih'i çağırmıştı yanına. Araba hazır olduğunda ise Taner vücudunu kurşun delen bir adam gibi değil de beş dakika önce spordan gelmiş biri gibi enerjik halle çıkmıştı evden. er ne kadar onay verse de içi rahat değildi Vuslat'ın. Salih gözünü ayırmazdı biliyordu ama Taner'in eli kolu durmaz gider bir yere çarpar kendini diye korkuyordu.

'Korkma, senin bu kadar üzerine düşmene o da kendini korur. Seni üzmemek için' Buğlem'in desteği ile Vuslat başını salladığında adam dizine elini vuran ufaklığa gülerek kucaklamış ardından kaburgalarının içine sokmak ister gibi sarmıştı ufaklığı.

Tibet artık dengesini sağladığı için kimsenin gözü korkmuyordu o ayaktayken. Hatta an geliyor düşecek oyuncağını da kendi tutuyordu. Vuslat oğlunun kollarından sıyrılma çabasına bakarak serbest bıraktığında ufaklık tekrar yere basıp bu defa adamı çekiştirmeye başlamıştı.

'Bababa, ge, baba, ge' ısrarcı haline daha fazla dayanamayan adam ayaklandığında ufacık ellini de tutup çektiği yöne ilerlemişti. Rengarenk minderin üzerindeki legolara adamı sürüklediğinde Vuslat o kadar ısrarın nedenini anlayarak kendini yere bıraktı. Ufaklık ise hemen Vuslat'ın bağdaş kurduğu dizine oturup zorlukla eğile kalka legoları adama vermeye başlamıştı. İkisininde oyuna dalmaları fazla zaman almazken Vuslat kule yapıyor Tibet ise büyük bir işmişcesine yıktığı gibi kahkahalara boğuluyordu.

'Yit!Yit!' diyerek ufaklık çırpınmaya başladığında Vuslat henüz gelene bakmadan anlamıştı Yiğit olduğunu. Usulca başını arkasına çevirdiğinde ise gözleri kan çanağına dönmüş adamla kaşları çatıldı anında.

Şafak Sökerken |Şafak Serisi 1 - 2|Where stories live. Discover now