tattoo your name

1.6K 114 80
                                    

Elimdeki aleti bir kenara bıraktım ve önümde uzanan adamın yarasına doğru üflemeye başladım. Kırmızı tenin bir süre yatışmasını bekledikten sonra cebimdeki sargı bezlerinden birini açıp, dikkatlice koluna sarmaya başladım. Dakikalardır tuttuğu nefesini sonunda bırakan genç adam, yerinde dikleşti ve minnettar gözlerle bana baktı.

Ellerime bulaşan mürekkep lekelerinden kurtulmak için stüdyonun diğer köşesinde bulunan musluğa ilerledim ve bir sonraki müşterinin en fazla on dakika içinde geleceğini bildiğim için ellerimi üstün körü sabunladım. Askılıktaki havluyu alırken, Carl kısık nefeslerle bana seslendi.

"Aman Tanrım, Joy! Bu defa gerçekten ölüyorum sandım."

Ellerimi kuruladığım havluyla Carl'ın önünde durdum ve yüzündeki ter damlalarını silerken, istemsizce mırıldandım.

"Her defasında bu kadar geriliyorsan, neden yaptırmaya devam ediyorsun ki?"

"Tess'i biliyorsun, dövmelere bayılıyor."

Elimdeki havluyu hızla kendine çekti ve ensesinin arkasını silmeye başladı. Önümdeki manzaraya yüzümü buruşturdum ve bir daha bu kokuşmuş adam için düşüneli davranmamayı aklıma not ettim.

Stüdyoya girerken sandalyenin üstüne fırlattığı montunu aldım ve ona bir adım daha yaklaşmaya tenezzül bile etmeden yüzüne fırlattım. Yüzünü saran siyah montun yavaşça aşağı kaymasıyla ortaya çıkan ifadesiz suratla, sabahtan beri yüzüme yerleşen ilk gerçek gülümseme ortaya çıktı.

Sonunda hareket etmek aklına geldi ve montunu uyuşuk uyuşuk giydi -ki bana inat yaptığını çok iyi biliyordum.

"Saat geç oldu, seni eve bırakmamı ister misin? Açsan, yolda bir şeyler de atıştırabiliriz."

Cömert teklifine içtenlikle gülümsedim ve duvardaki saati kontrol ederek yüzümü astım. Yol üstündeki salaş büfenin kızarmış patateslerinin kokusunu burnumda hissettiğime yemin edebilirdim. Derin bir iç çekerek omuzlarımı düşürdüm.

"Çok isterdim ama sonraki randevum saat on ikiden sonra."

"Hangi psikopat gecenin köründe dövme yaptırmak ister ki? Ayık geleceğinden bile şüpheliyim."

"Sarhoş olursa şanslıyım. Neden bilmiyorum ama insanlar kafaları güzelken çok daha bonkörler."

Stüdyodan çıkarken peşinden geldim ve onu dükkanın kapısına kadar geçirdim. Resepsiyondaki Jenny'e bir selam verdi ve ben ne olduğunu anlayamadan saçımın üstüne bir öpücük kondurdu. "Seni seviyorum, ufaklık. Dikkatli ol."

Başımı muzipçe salladım ve omzuna hafif bir yumruk attım. "Beni ağlatmak mı istiyorsun, koca adam?"

"Bunu ne kadar istesem de imkansız olduğunu biliyoruz, tatlım. Kalbin bir iceberg kadar sıcak."

Gözlerimi devirdim ve koca bedenini kapının eşiğinden ittirirken arkasından seslendim.

"Benim için Tess'i öp."

Merdivenlerden inerken birkaç saniyeliğine arkasını döndü ve göz kırparken "Hayatım bu gece Tess'i öpmekten daha fazla şey yapacağım." dedi.

Kahkahalarımın arasından zorlukla konuştum."Seni aşağılık herif!"

Dükkanın kapısını aceleyle kapattım ve eşikte ettiğimiz lak lak yüzünden içeri giren soğukla ürperdim. Soğuktan ve ıslak şeylerden gerçekten nefret ediyordum. Ellerimi yumuşak polarımın ceplerine sokuşturdum ve bakışlarımı resepsiyon bölmesinden çıkan Jenny'e çevirdim.

tattoo your name | joyreneWhere stories live. Discover now