Bölüm 43 - 3+1

41.3K 1.7K 165
                                    

Ashes Remain - End of Me

En beteri buydu, kaçıp da kurtulamadığın bir adamın ellerinde olmaktı. Kaçtığın halde ona geri dönmek zorunda olduğun bir adamın ellerine geri dönmekti. Ben Christopher'ın evinde, onun dilinde, onunla kendimi kaybediyordum. Çürüyen meyve gibi, toprağa karışıyordum ben bunu durdurmak için yapılabilecek hiçbir şey yoktu.

Onu göğsünden iterek kalkmaya çalıştığımda yerinden kıpırdatamadım, aksine daha da yakınlaştık. Bunum, sinek kaydı tıraşlı çenesine sürtündü. Tıraş losyonunun ferah ve erkeksi konusu ciğerlerime ve beynime hücum ederken bir kez daha kendimi kaybetmenin sınırlarında dans ettim. 

Haykırarak ağlamak istiyordum. Kalbim onun için delicesine atmıyorken ruhum onu arzuluyordu. Aşk değildi. Aşk  mantık ve kalbin kavgasıydı. Benimki ağzında jiletle dolaşan ruhumla daha iyisini arzulayan kalbim arasındaki bir savaştı.

"Dudakların," diye fısıldadı "Kaybettiklerimi fısıldıyor ve ben nasıl susturacağımı bilmiyorum." 

Dudakları dudaklarıma değerken nefesimi tuttum. Onunla tekrar öpüşmeyi hem istiyor hem de istemiyordum. İçimde bitmek tükenmek bilmeyen kabusu sonlandırmak istiyordum ancak elimden bir şey gelmiyordu. Ne kendimden vazgeçebiliyordum ne de doğru düzgün yaşayabiliyordum.

Onu istemiyordum.

Onu istiyordum.

Gözlerimi kapattım. Beni koruyabilecek birisine ihtiyacım vardı. Rüzgardan hızlı koşan, her durumda güldürmesini bile, her zaman beni koruyup kollayan, her durumu kurtarıp her zaman arkamda duran birisine ihtiyacım vardı. 

"Bay Black, albaydı."

Benim tek bir kişiye ihtiyacım vardı. 

"Bay Black ile parası için evlendiğini, sokakta yanından geçse bile anlayabilirsin."

Darmadağın gibi duran, aynı masanın etrafında toplanmış kişilere ihtiyacım vardı benim.

"Bayan Rose-Black."

Benim anneme ihtiyacım vardı.

"Bay Black."

Benim babama ihtiyacım vardı.

"Kardeşim yok."

Benim kardeşlerime ihtiyacım vardı.

"Nihayetinde her zaman sert bir erkek olmam yönünde baskı gördüm ve bir efendi oldum."

Benim, sevebileceğim birisine ihtiyacım vardı. Alaycı sözlere, donuk bir yüze, ruhsuz kelimelere ihtiyacım yoktu. İhtiyacım olan refah değildi. İhtiyacım olan özgürlük değildi,  hangimiz özgürdük ki zaten. Benim ihtiyacım olan aileydi. 

"Kanatlarını aldın, Melek. Uç." 

Başımı çevirerek dudaklarından kendimi sakındım ve iki elimi birden göğsüne yaslayarak onu sertçe ittim. Birkaç santim yerinden oynayarak ellerini sertçe başımın iki yanından kaputa sertçe vurdu. Pahalı arabanın üzerinde iki farklı boyutta göçük olduğuna adım gibi emindim. Gözlerimi kapalı tutmaya devam ederek başımı önüme çevirmedim. Sabırla üzerimden kalkmasını bekliyorum ancak o birkaç santim bile oynamaksızın beni köşeye sıkıştırmak için fırsat kolluyordu.

"Benim isteklerimin dışına çıkamazsın," dedi tok bir sesle.

"Ben, senin gibi değilim. Ben senin istediğin birisi değilim. Ben kimsesiz değilim. Eğitebileceğin bir hayvan hiç değilim. Beni bağlayan tasmalarla yaşamam. Ben..." titreyen dudaklarımı birbirine bastırdım.

Siyahın Vedası | TeslimiyetWhere stories live. Discover now