2 "hayırlısı."

Start from the beginning
                                    

Siyah beyaz kareli etek üstüne beyaz bir gömlekti. Ah! Birde siyah kravat vardı. Ne kadar da hoş(!).

"Lan altına paçalı don mu çeksek?" diye bir fikir sundum ortaya. Ve bir adet gözlerini deviren Ece ile karşılaştım.

"Yuh. Şort işimizi görür bence. Frikik vermeyelim bir de."

Onu onaylayıp saçlarımı yapmaya başladım. Belimde olan siyah saçların aksine, Eceninkiler sarı ve omuzlarındaydı.

Saçlarımı düzleştirdikten sonra hafif bir makyaj yapıp Eceye döndüm. İkimizde hazır olunca evden çıkıp otobüs durağına yürümeye başladık.

Hadi hayırlısı.

"Burası olduğuna emin misin Ece?" deyip önümdeki harabe olan okula bakmaya devam ettim. Duvarların boyaları dökülüyordu ve her şey eskiydi.

"Ulan burası bizim okuldan daha tehlikeli. Her an yıkılabilir." Dedi Ece. Derin bir nefes alıp okulun bahçesine girdik. Pencerelerden birkaç çocuk bizi görmüş kafalarını dışarı çıkarmışlardı. Atılan laflar eşliğinde okulun kapısından içeri girdik. Ders saati olmasına rağmen sınıflardan sesler yükseliyordu.

Kısa bir arayıştan sonra müdürün odasını bulduk. Eceye kısa bir bakış atıp kapıyı tıklattım.

"Gel" sesiyle kapıyı açıp içeriye girdik. Masasında oturan müdüre gülümseyip "Merhaba." Dedim.

"Hoş geldiniz kızlar. Geleceğinizden haberim vardı. 11/C sınıfınız. Dikkatli olun." Dedi hemencik.

Odadan çıkıp bu seferde sınıfı aramaya başladık.

"Derin, çok heyecanlıyım ben ya." Diyerek kolumu tuttu. Bende heyecanlıydım ama çaktırmıyordum değil mi be!

Sınıfı bulduğumuzda önünde dikilmeye başladık.

"Hazır mısın sarışın?" deyip sırıttım. Kafasını salladığında kapıyı tıklatıp içeriye girdik. Ben sessiz bir sınıf beklerken tam aksiyle karşılaşmış olmam tabi ki şaşırtmıştı beni.

Masasında oturup gazete okuyan bir öğretmen vardı. Sınıfsa kendi alemindeydi. Hoca serbest bırakmıştı anlaşılan.

Bizim girmemiz ile sınıf sessizliğe büründü.

"Oha! Kız mı lan onlar?" diye böğürdü aralarından biri.

"Of afetlere bak be." Hepsi ayrı ağızdan yorum yaparken hocaya doğru ilerlemeye başladık. Hoca kafasını gazetesinden kaldırıp bizi süzdü. Bari sen yapma be hoca!

"Hoş geldiniz. Tanıtın bakalım kendinizi." Diyerek ayağa kalktı. Tüm sınıf susmuş bize bakıyordu. İlk Ece konuşmaya başladı.

"İsmin Ece. Ve arkadaşım Derin." Eliyle beni gösterdi.

"Sormak istediğiniz bir şey var mı çocuklar?" diye sordu hoca sınıfa dönerek. Eğleniyor gibiydi. Tüm sınıf büyük bir gürültüyle ellerini kaldırdı.

"Sevgiliniz var mı? Yoksa ben olabilirim." Dedi esmer bir çocuk.

"Seni ilgilendirmez." Dedim sert sesimle. Sınıftan 'oo' sesleri çıkınca başka biri konuşmaya başladı.

"Göğüs bedenin kaç?" dediğinde şaşkınlıkla ağzımı açtım. Sınıf sessizleşirken olacakları bekliyorlardı.

Onu diyen sarışının yanına gidip çantayı kafasına geçirdim. Tüm sınıf gülerken o kendisini savunmaya çalışıyordu.

"Sapık p*ç! Kuduruk!" diyerek vurmaya devam ettim.

"Hey sadece şakaydı! Özür özür!" dediğinde sinirle ona bakmaya başladım. Bizim için boşalttıkları en arkadaki sıraya geçerek oturdum. Ecede yanıma yerleştikten sonra bana dönüp gülmeye başladı. Hoca yine kendi aleminde takılmaya başladığında tüm sınıf başımıza üşüştü.

Hepsi ayrı bir taraftan yavşarken ben ne yapacağımızı düşünüyordum. İşin sinir eden tarafı hepsi birbirinden tatlıydı.

"Oturun lan yerlerinize." Diye biri böğürdüğünde sesin geldiği tarafa baktım. Sesi o kadar gür çıkmıştı ki herkes sessizleşmişti.

Esmer, saçları dağınık olan çocukla göz göze geldiğimde içimden koca bir 's*ktir!' çektim.

Abartısız aralarında en dikkat çeken çocuktu. 'ben tehlikeliyim' imajı veren gözleri fazlasıyla sert bakıyordu.

Herkes yerlerine giderken ben hala çocuğu süzüyordum. Etraftakilerden bakışlarını çekip bana döndüğünde göz kırpıp önüne döndü.

BANA GÖZ KIRPTI.

v

Kaya Erkek Lisesi

'İçindeki öğrencilerle ünlü, efsaneler yaratmış bir okul. Her günü olaylarla dolu olan bu okulda mezun olmak epey zor. Bu nede-'

Çalan zilin sesiyle telefonumun ekranından gözlerimi ayırdım. İnternette bile bu okul hakkında bir tane güzel şey yoktu! Öğrenciler dışında.

Birkaç kişi sınıftan çıkarken diğerleri yine etrafımıza toplanmıştı.

Ben ne olduğunu anlamadan sınıf bir anda dolmuştu. Ah tabi, okula yeni gelen iki kızı merak ediyorlardı. Ece kulağıma doğru eğildi.

"Bunlar yiyecek gibi bakıyorlar."

Onu kafamla onaylayıp kalabalığa baktım. Hepsi ayrı telden çalıyor, kendilerini tanıtıyorlardı. Hiç kız görmemiş gibi davranmaları komikti fakat burada mağdur olan bizdik.

"Okulu gezdirelim mi kızlar?

"Sana ne oluyor lan! Ben gezdiririm."

"Esmer olan benim gençler! Kenara çekilin!"

"Bende sarışını alayım. Dokunanı s*kerim!"

Kendi aralarında bizi bölüşürken ben hayretle onlara bakıyordum. Aniden ayağa kalktığımda hepsi susmuş diyeceğim şeyi bekliyorlardı.

"Biz okulu kendimiz gezeriz. Çekilin!" diyerek Ecenin kolunu tuttuğum gibi sınıftan çıktık.

"Kızım bu okulda bir tane çirkin olmaz mı be? Seçmece sanki hepsi." Ecenin sesi fazla heyecanlı çıkıyordu.

"Onu bırak da ben acıktım ya." Oda kafa salladıktan sonra kantini bulup içeri girdik.

Bir kantinin önündeki kalabalığa baktım, bir de eteğime.

Hayatta giremezdik o kalabalığın içine.

"Ne alacaksınız?"

Sesin geldiği tarafa kafamı çevirdim. Oha artık! Bu okul benim kalbime indirmek için yapılmıştı resmen.

Karşımda kumral, kahverengi gözlü bir adet taş duruyordu. Bakışları sertti ve 'Hey çekilin yolumdan ben çok karizmatiğim' diye bağırıyordu resmen. Ellerini, kıçından düşecek gibi duran pantolonunun cebine koymuştu.

Salyalarını akıtma Derin!

Erkek Lisesi (KİTAP OLDU)Where stories live. Discover now