Bölüm: 6

79 1 1
                                    

Bugün Justin'le geçireceğim 2. Gündü.
Sabah yine güzel bir kahvaltı yaptık ve ardından bir alış veriş merkezine gittik, hayranlar yüzünden orda çok kalamamıştık.
Biz de güzel bir sahile geldik.
Justin'in gitarı arabasının bagajında olduğu için çıkarıp birkaç şarkı söyledik.
Ardından hepimiz voleybol oynadık, en azından hava çok soğuk olmadığı için akşama kadar burda vakit geçirebilirdik.

Diğerleri oyuna devam ederken ben de deniz kenarına oturdum.

'Burda tek başına ne yapıyorsun?'

Gelen Justin'di.

'Hiç, düşünüyorum.' Diye cevapladım.

'Ne düşünüyorsun?' Diye sordu.

'O kadar kişiden benim seçilmemi, yarışma ödülünü.
Hala inanamıyorum aslında, bir an rüya sanıyorum. Güzel bir rüya, ama uyanırsam diye korkuyorum' diye devam ettim.

Yanıma oturdu ve konuşmaya başladı.

'Bu rüya değil, sen inandın. Ve ben şuan burdayım.'
Bana daha da yaklaştı ve kafamı göğsüne yaslattı.

'Şuan burdasın, ama gittiğinde? Yakın bir yer değil.' Diye devam ettim.

'Telefonda konuşuruz, yani saat farkı olsa bile bir yolunu buluruz, lütfen üzülme bu kadar.'
Diye ekledi.
Ne yani? Justin Bieber beni teselli etmeye çalışıyor!!!
Ne diyorum ben? Selin kendine gel..

'Haklısın, ayrıca ben üzülmüyorum ki, şuan Dünya'nın en mutlu insanıyım.' Diyerek ayağa kalktım.

********

Gözlerimi açtığımda Justin bana bakıyordu, bir dakika!
Justin benim odamda? Yatağımda? Bana bakıyor!?
En azından odam topluydu,
Duvarlarım mordu ve poster yerine çerçeveli Justin'in resimleri asılıydı ve One Less Lonely Girl'den kalan fotoğraflar.

'Günaydın Prenses.'
Dedi. Bana Prenses dedi?
Hala uyuyor muyum ben?

'Günaydın.' Diye cevap verdim.

*******

Bugün boğaz turu yapıcakmışız. Ayrıca Kenny, Scooter, Dan ve Ryan da orda olucakmış.
Yata bindik ve onları gördüm. İlk önce tanıştık ve sonra konuşmaya daldık.

'Justin senden çok bahsetti.'
Dedi Scooter. Gerçekten mi? Daha 3 gün olmuştu.

'Öyle mi?' Diyerek Justin'e baktım. Ama o telefona dalmıştı.
Ardından Ryan ve Justin içeri gitti. Bende lavaboyu ararken onların konuşmasına kulak misafiri oldum.

'Bu oyunu bırakmalısın Jus, o iyi bir kız ve Hailey'nin oyuncağı olmamlı.' Diyordu Ryan.

'Biliyorum ama Hailey-'
Justin'n lafını kesen Ryan oldu.

'Ama o kızın hiçbir suçu yok. Ne yani, ilk önce kendine aşık ediceksin ve ardından bunların hepsi bir oyundu unut beni diyip geri mi dönüceksin?'
Dedi Ryan.
Ne saçmalıyordu o?

'Ben onu-'
Kahretsin beni gördü.

'Bunların hepsi bir oyun mu?'

'S-Selin bak böyle-'

'Beni kullanıyordun, bana bir umut verip terk edicektin değil mi? Hani Belieberlerin senin herşeyindi? Ne oldu? Ne değişti?'

'Çok katışık bir durum açıklamama izin ver-'

'Hayır Justin, açıklıyıcak birşey yok. Keşke hiç katılmasaydım o yarışamaya, keşke hiç tanışmasaydım seninle. Sana asla ulaşamayacığımı bilmek bile daha az acıtıyordu.'
Ağladığımı farketmemiştim bile. Hemen çantamı alıp yattan indim ve bir taksi çağırdım. Justin beni durdurmaya çalışmıştı ama ondan sıyrılıp arabaya binmiştim.
Neden? Neden herşey güzel olacakken kötü oluyor? Bu benim tek hayalimdi, neden beni kullanıyor? Canımı acıtmak hoşuna mı gidiyor?

Oysa güvenmiştim samimiliğine, bana Prensesim demişti. Ben onun kollarının arasında çok huzurluydum neden böyle oldu?

Eve girdim ve kızları dinlemeden direk odama çıktım.

'Selin, neler oluyor iyi misin?' Burcu ve diğerleri her zamanki gibi meraklıydı.

'Justin beni kullanıyormuş, hiçbirşey gerçek değilmiş!'

Herşeyi anlattıktan sonra kapı çaldı. Sevinç aşağı inip kapıyı açarken ben ağlıyordum.

'J-Justin, bekle dur. Justin!'
Sevinç'n sesinden Justin'in geldiğini anlamıştım.

'Selin'le yalnız konuşabilir miyim?'
Diye sordu, bir de soruyor.

Kızlar dışarı çıktı ve Justin yanıma oturup yorganı üstümden çekti.

'Gider misin lütfen?' Diye sordum.

'Hiçbir yere gitmiyorum.'
Diye karşılık verdi.

'Allah'ım, ben neden huzur bulamıyorum ben???' Diye cevap verdim, tabi Türkçe olduğu için anlayamamıştı.

'Ne?'

'Anlamazsın boşver, şimdi git. Ben yalnız kalmak, eskiden kurduğum hayallere tekrar dalmak ve resimlere bakıp ağlamak istiyorum.'

'Selin, hiçbir yere gitmiyorum. Beni dinlemen gerek.'

'Dinlemiyicem, ben gerekenleri duydum.'

'Dinliyiceksin.!'

'Dinlemiyicem.!'

'Dinliyiceksin!'

'HAYIR!!'

'Peki, Sen istedin.'
Dedi ve beni kucağına alıp aşağı indirdi.
Kızlar sadece bizi izliyorlardı. Beni evin önünde duran arabasına bindirdi ve kendi yerine geçip kapıları kitledi.

'İster dinle ister dinleme ama ben açıklamamı yapıcağım. Evet, bu ilk başta bir oyundu ama işler planladığımız gibi gitmedi. Ben-ben sana bunu yapamazdım.'

'Ben senin oyuncağın değilim Justin, ben sadece mutlu olmak istemiştim. Benim mutluluğum sendin.'

'Biliyorum daha 3 gün oldu ama ben, sensiz yapamıyorum. Her zaman yanımda olmanı istiyorum. Sen bana huzur veriyorsun bütün yorgunluğumu unutturuyorsun.'

O konuşurken farkettirmeden kilidi açmıştım. Kapıyı açıp arabadan indim ve tam eve giricekken Justin arkamdan seslenmeye başladı.

'Çünkü sana Aşık oldum.!!'
N-ne? Yerimde öylece dikilip şoku atlatmaya çalışıyordum.

'Yarın dönüyorum, sen de benimle gel.'
Arkamı döndüğümde tam dibimde olduğunu farkettim.

'Bunları unutmak o kadar kolay değil, üzgünüm olmaz. Ben seninle olamam.'

Bana sarıldı ve bende gözyaşlarımı serbest bıraktım.

'Şşş, ben senin hep gülmeni istiyorum. Yaşadıkların için çok üzgünüm, ama yapmak zorundaydım. Seni seviyorum, bunu unutma olur mu?' Dedi, sesi kısık çıkmıştı ve gözleri dolmuştu. Cidden bu oyun değildi.! Son kez ellerimi tuttu, ağlıyordu.!

'Sana bunları yaşatmak istemezdim!'

Ve gitti, aşık olduğum adam beni kullandı. İçeri girdim ve kızlara olan biten herşeyi anlattım ve yukarı odama çıktım.
Telefonumdan çektiğim videoları izliyordum. Tek yapabildiğim ağlamaktı.

Jelin♡Where stories live. Discover now