Bölüm 9

178 12 3
                                    

Rüzgar uzun saçlarımı arkaya doğru savururken saçlarımı kestirmem gerektiğini kendime hatırlattım. Uzun saç sevmezdim ve saçım gereğinden fazla uzamıştı.

''Okulu çok ekiyoruz.'' Dedi Bulut. Selin'in hastanesinden çıktıktan sonra Bulut'a olanları anlattım. Hem şaşırdı hem sevindi. Daha sonrasında Arya'yı ziyerete gittik, Arya'ya olayları anlattık. Selin'e küfretti ama Selin kadar çaresizdi. Selin de Arya da Bulut'a olan "dostça" sevgiden dolayı hastanelik oldular. İşin komik kısmı da ikisinin de kendi kendine bunu yapmış olması. Her geçen gün Bulut'un geçmişiyle ilgili yeni şeyler öğreniyordum.

''Evet son zamanlarda fazla oldu.'' Dedim.

''Fazla dalgınsın. Arya'yı gördükten sonra hep böyle oluyorsun.'' Dedi. Güzel tespit.

''Bilmem.'' Dedim her ne kadar haklı olsa da.

O sırada telefonumdan titreme sesi geldi. Demir'den. Ne olmuş olabilirdi? Demir, benim gibi mesaj atmayı pek sevmezdi. Hatta bana çok benziyordu. Mesajı merakla açtım.

"Derin, Bulut'un yanındasındır diye aramadım. Hemen benim eski mekana gel."

Mesajı okuyunca kaşlarımı çattım. Bulut'a çaktırmamam gereken ne olabilirdi? Bulut, arabayı park ederken aceleyle indim. ''Yukarı gelmiyor musun?'' Diye sorunca bir an durdum. Bulut'a yalan söylemek istemiyordum ama Demir söylemememi istemişti. ''Biraz yürümek istiyorum.''

Bulut, ''Sen bilirsin.'' Dedi ve bana yaklaştı. Gülümseyerek yanağımdan öptü. Kalp atışlarım hızlanırken hiç yaşamadığım duygular yeniden geldi. Gülümsedim.

Bulut içeri girer girmez koşturarak durağa gittim. Otobüse atladım ve ne zamandır otobüse binmediğimi hatılardım. 10 dakika sonra Demir'in eski mekanı olan terk edilmiş kağıt fabrikasına yakın bir durakta indim. Fabrika, şehirin neredeyse merkezindeydi. Yakında yıkılacaktı. Etrafı fazla kirlettiğinden dolayı yakınında oturanlar şikayet etmiş, mühürlenmişti. Mekana girdiğimde Demir'in ağladığını gördüm.

''Demir...'' Demir'i senelerdir ilk defa böyle görüyordum. Neden bu durumdaydı? Bunu ona kim yapmıştı? Gerekirse onu bulup öldüresiye dövebilirdim. Hızla yanına yaklaştım.

''Derin.'' Dedi ve ayağa kalktı. Gözleri kıpkırmızıydı. Çaresizliği gözlerinin en derinlerinde görebiliyordum. O zaman bu halinin sebebini anladım. Bu benim çözebileceğim bir şey değildi. Özellikle de döverek çözebileceğim bir şey hiç değildi. Konu Arya'yla ilgiliydi.

''Arya?'' dedim sesimdeki üzgün tonu saklamaya çalışarak ki başaramadım.

'Nerden anladın?'' Diye sordu. Tok ve kalın sesinden hüzün akıyordu. Genelde hep sakin konuşurdu. Şimdi olduğu gibi.

''Gözlerinden.'' Dediğimin saniyesinde sırtımda hissettiğim büyük eller ve omzuma değen bir çeneyle karşılaştım. Demir bana sarılıyordu. Senelerdir ilk defa aramızda ciddi bir temas oldu ve bundan hiç rahatsız değilim çünkü Demir'in ilgi duyduğu insan olmadığımdan eminim. Bu yüzden destek olmak için ben de ona sarıldım.

''Neden?'' Dedim hala Demir'e sarılırken. Ama Demir cevap veremeden arkamdaki sesle irkildim.

''Ne oluyor burada?''

Soruyu soran kişi Bulut'tu. Burada ne arıyordu? Demirden ayrıldım. Demir hemen arkasını döndü. Bulut'un onu bu şekilde görmesini istemiyordu. Baştan beri araları iyi değildi zaten.

''Bulut?'' Dedim şaşırarak. ''Gel, dışarıda konuşalım.''

''Neden? Demirciğin neden yanımızda olmuyor?'' Dedi bağırarak.

Maviden HayallerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin