BÖLÜM 5 | HAKİKATLER

300 86 140
                                    

Uyarı: Bu kurgudaki kişi, kurum ve kuruluşlar tamamen hayal ürünüdür.

Uyarı: Bu bölümde hassas sahneler ve benzeri yetişkin içerikli sahneler olabilir. Yaşı küçük ve rahatsız olacak okurların okumalarını tavsiye etmiyorum.






...Ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur.
-Stefan Zweig





Beni Bırakma- Güldiyar Tanrıdağlı
Shape Of My Heart - Sting
Drops - Mark Eliyahu




☾☼☽


Duyduğum ses karşısında bulunduğum yerde yok olmak istemiştim. Bu ses Adnan Sönmez'e aitti. Ve zihnimde yüzlerce kez yankılanan bu ses olduğum yerde sendelememe sebep olmuştu.

"Sen burada bu kansızla ne halt yiyorsun lan!" Diye bağırarak havaya bir el ateş ettiğinde yargısız infaz yapmış, çoktan ölüm fermanımı imzalamıştı.

Söylediği şey kalbimi yerinden çıkartırcasına titretmişti. Ne yapacağımı bilemeyen halde şaşkın bakışlarla etrafta göz gezdirdiğim sırada Bade ile göz göze gelmiştim. Kesik kesik nefesler aldığımı hissettim. Bir umutla o gece yıldızı gibi parlayan siyah harelerine bakarken karşılaştığım tek şey ise umutsuz bakışlarıydı. Gözlerindeki o karalık derinleşmişti. Gözbebekleri, içsel bir çıkmazın yükünü taşıyor gibiydi, adeta kaybolmuş bir umut arayışındaydı. Bakışları, gelecekteki belirsizliklere karşı duyduğu çaresizliği yansıtıyordu, gözlerindeki parıltı karanlığa karışmış gibiydi.

Bade'nin arkasındaki Yusuf'a kaydırmıştım bakışlarımı. Bana bakan o kehribarın ışıltısına sahip olan gözleri umutsuzluğa boğulmuş, yüzü ise kırgın bir hüzünle çerçevelenmiş gibiydi.

Önüme siper ettiğim Duha ise bir kaç adım ilerleyerek Adnan abiye doğru yürümüş "Adnan Sönmez! Geç kaldın!" Diye hiddetle bağırmıştı. Ardından alay dolu bir kahkaha patlatmış tüm sokak ise kahkahası ile yankılanmıştı.

"Efsun! Gel buraya!" Diye Adnan abinin arkasından bağıran Alp'e doğru baktım. Eliyle yanlarına gelmem için işaret yapıyordu, benimse ayaklarım adeta benden bağımsızca, onların olduğu tarafa yürümeye başlamıştı.

Birkaç adım attıktan sonra, Duha kolunu önüme uzatarak beni durdurduğunda, anlayamadığımı gösterdiğim bakışlarla ona doğru baktım. O ise bakışlarını Adnan abiden alarak bana doğru çevirdiğinde, "Sana benim yanımda ne işin olduğunu sordular, Efsun! Anlat onlara neden benim yanımdaydın?" Diyerek tüm vücudumun kaskatı olmasına sebep oldu. Ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum.

"Ben... Anlamıyorum! Ne yapmaya çalışıyorsun sen!" Diye bağırdım, içimdeki çalkantıları dışarı vurarak tüm sessizliği paramparça ettim. Duha'nın kolunu iterek, Adnan abinin olduğu yere birkaç adım daha attım. "Abi! Ben hasta birisine yardım etmek için geldim buraya! Bade ile Alp bahsetmedi mi sana?" Dedim, sözlerimdeki çaresizlik, içsel bir fırtına gibi gözlerime de yansıyordu. Bakışlarım, anlam veremediğim bu karmaşanın çözülmesi için Bade ve Alp'e yönelmişti.

Ama ikisi de, sanki sessizlik yemini etmiş gibi, dediklerime cevap vermemişti. Delirecek gibiydim! Saçlarımın arasına götürdüm ellerimi, çekiştirmeye başladım. Gerçekten delirecektim! Düşün, Efsun... Düşünmelisin...

SAFİR | DÜZENLENİYORWhere stories live. Discover now