BÖLÜM 4 | İNFAZ

302 104 258
                                    

Uyarı: Bu kurgudaki kişi, kurum ve kuruluşlar tamamen hayal ürünüdür.

Uyarı: Bu bölümde hassas sahneler ve benzeri yetişkin içerikli sahneler olabilir. Yaşı küçük ve rahatsız olacak okurların okumalarını tavsiye etmiyorum.



tekrar loş yalnızlıkların en dibindeyim
sararmış yaprakların usulca savrulduğu
köprüler yıkıldı artık kendimleyim
parmak uçlarında ölümün soğukluğu
-Atilâ İlhan




Coming Back - Mark Eliyahu
Star Shopping - Megami
Sandığımdan Herkes Babam Gibi Gülecek - Farazi
M. - Anıl Emre Daldal


☾☼☽

Hayat bana birçok şey öğretti; mesela, kabul etmek, barışmak, hatta dalga geçmek büyütüyormuş insanı. Hiçbir kırgınlık, ölümden büyük değilmiş. Yalnız kalmaktan daha kötü bir şey varmış: çok geç kalmak... Teşekkür, çok güzel bir kelimeymiş. Hareketler, sözlerden çok daha yüksek sesle konuşurmuş. Bahaneler, çok hata yaptırırmış. Birinden nefret etmek için çaba sarf etmek lazımmış, ama sevgi kendiliğinden gelirmiş. Bazen gereken tek şey cesaretmiş. Nereye gidersen git, kendinden yola çıkıyormuşsun. Sevilmeyen insanlar hep nefret edermiş. Hayat, pişman olmak için çok kısaymış. Sonra bir bakmışım, geçmişim bana birçok şeyi öğretmiş.

Geçmişim, acılarıma rağmen bana birçok şeyi öğretebilmiş. Ruhumda bir bulunmaz kadın hicranı yanarken, dudaklarımda geçen bu sevinçsiz gülüşüm, yüzüme yerleştirdiğim en güzel maskem olmuş. Kırılmış bir kalbe son kalan yoldaş aslında gizlice dökülen beş on damla yaşmış. Hatıralar zamansız bir plakmış.

Zor zamanlarda dizleri tutmayan yollar, menfaatten uzaklaştığında kullar, hayallerin solgunlaştığı anlarda eller, sevgiler yitince güller, yaprağı tükendiğinde dallar, ömür tamamlandığında bile diller bile seni terk ediyormuş. Bu yol artık bir yere çıkmaz diyen kaderin bile o saklandığı yerden utanırmış.

Beni düşüncelerimin arasından ayıran sese doğru döndüğümde elinde kahve ile gelen Bade'yi gördüm.

"Yarın sana bir telefon almaya gidelim." dedi yanıma otururken.

Gökçe hakkında bir çok soru sorulmuştu. Hatta gereğinden fazla merak edilmişti. Hiçbir şey bilmediğimi söylememe rağmen fazlasıyla irdelemişlerdi. Bundan dolayı sıkılıp odama gelmiştim. Bade ise beni yine yalnız bırakmamıştı.

"Beş kuruş param yok." dedim gülerek.

"Adnan abi sana kart verecekti vermedi mi?" dedi Bade şaşkınlıkla.

Kafamı olumsuzca iki yana salladım. "Beni artık sevmiyor galiba." dedim sesimi üzüntülü çıkartmaya çalışırken.

"Olur mu öyle şey? Unutmuştur yarın verir sana merak etme. Hem vermese ben alırım sana ne olacak canım!" dedi Bade sol omzuma vurarak.

Cevap vermedim. Sessiz kaldık. İkimiz de kafamızdaki sorularla cebelleşiyorduk. Birbirimize sormaya yelteniyor fakat vazgeçiyorduk. Çekindiğimiz için değil, duyacağımız cevaplardan korktuğumuz için zihnimizi yiyip bitiren soruları birbirimize soramıyorduk. Sükunetli sessizliği bozan ise Bade olmuştu.

SAFİR | DÜZENLENİYORWo Geschichten leben. Entdecke jetzt