ANGELIC LOVE

6.2K 75 1
                                    

Trenç kotumun önünü iyice kapatıp, beremi önüme çekerek, karlı yolda yürümeye başladım. Partinin içerisinde olduğumdan beri, havanın böylesine soğuduğunun farkında değildim. Bir an önce eve gitmem gerekiyordu yoksa donacaktım.

Uzun, karlarla örtünmüş beyaz caddede, karlı havaya pekte uygun olmayan ayakkabılarımla yürümeyi sürdürdüm ve köşenin sonuna geldiğimde arka sokağı kullanmaya karar verdim. En azından daha az kar vardı. Ve kestirmeydi.

Dar ve sadece tek bir sokak lambasıyla aydınlanan sokağa girdim. Birkaç adım ilerlediğimde ise ileride birşey dikkatimi çekti.

Kendimi bakmaktan alıkoyamayıp, sokağın sağ tarafına doğru kaydım ve yerde yatan şeye yaklaştım.

Bir adamdı. Belkide çocuk. 

Ellerini göğsünde kavuşturmuş, kendini bükmüş, yerde kıvrılmış yatıyordu. Yaralanmış olduğu belliydi.

Bu soğukta burada böyle, yerde yatması içimi sızlatmıştı. 

Üstelik, üzerinde montu yoktu. Sadece bir sweatshirt giyiyordu.

Yanına yaklaşıp, eğildim ve yüzüne baktım. 

Dudağının kenarında kurumuş kan ve morluklar vardı. Kaşının üzerinde de çizikler..

Aslında çene hatlarının üzerinde o morluk ve kanlardan fazlasıyla vardı. Yüzüne bakmak, içime bir acı bırakmıştı.

Uzanıp omzuna dokundum. "İyi misin?"

Gözleri ağır ağır açıldı ama bana yönelmediler. 

Mavi gözlerini, yere kendinden geçmişçesine bakarken, kısmen görebiliyordum.

Bir süre tepki vermedi. Öylece, sanki bedeni burada ama ruhu değilmiş gibi, sokak lambasından çıkan ışık süzmesine bakmayı sürdürdü.

"Yardıma ihtiyacın var mı?" diye sordum temkinli bir ses tonuyla. Bakışları beni bir şekilde ürkütmüştü ama onu burada bırakıp, kayıtsız kalmak saçma geliyordu.

Birkaç saniye sonra ağır ağır başını bana doğru çevirdi ve duygusuz, donuk bakışlarla suratıma baktı. "Git." sesi çatallı çıkmıştı. Ama sesinin tınısı oldukça ince ve hoştu.

"İyi görünmüyorsun." diye direttim. Çünkü gerçekten kötü görünüyordu ve kendini sıksada, soğuktan titreyişi belli oluyordu.

"Bundan sanane?"

Aldığım cevapla irkildim ve bir adım geriye çekildim. Ama yinede onu bu halde bırakmaya niyetli değildim.

"Sana yardım edebilirim."

Bunu söylememden sonra gülmeye başladı. Hatta sinir bozucu bir şekilde kahkaha atıyordu.

Bir süre siniri bozulmuş insanlar gibi güldükten sonra başını karlı ve sert zeminin üzerinden bana çevirdi ve yüzünü doğrudan görmemi sağladı. Aslında gerçekten güzel bir yüze sahipti ve gözleri… fazla maviydi. "Nesin sen? Bir melek filan mı?"

Dalga geçen bir havası vardı. Yüzünün ise çok kötü olduğunu şimdi daha iyi anlamıştım. Soğuktan morarmıştı..

Yere düşen elinin avcunda ise bir kesik vardı. Gece gece, böyle bir havada, ne yaşamış olabilirdi de bu hale gelmiş, bu kadar umutsuz bakıyordu?

"Gerçekten. Bak - "

"Sana buradan gitmeni söyledim. Beni neden anlamıyorsun seni aptal?"

Birden büyük bir hızla ayağa kalktı ve geriye sendelememe sebep oldu. Bu ismini bilmediğim çocuk bende garip bir şeyler uyandırmış gibi hissediyordum. Sanki daha önce farkında olmadığım birşey. Ona yardım etmek istiyordum.

Birşey söylememe izin vermeden ekledi. "Bana yardım edemezsin. Birşey bildiğin yok."

Omzumu sıyırdı ve arkasını dönüp, yürümeye başladı. Ama birkaç adım ilerledikten sonra arkasını döndü. "Bana kimse yardım edemez." ve kapşonu ile yüzünü örtüp, ellerini ceplerine sokup, hızlı adımlarla uzaklaştı…

Bense az önce karşılaştığım bu yabancının ne yaşıyor olabiliceğini düşünerek orada öylece kalmıştım. O çok… garipti. Yani sanki onu önceden tanıyormuşum gibiydi. Bilmiyorum ama ne olduğunu bilmediğimim birşeyler hissetmiştim. Ve ona yardım edemediğim için sanırım biraz içim burkulmuştu…….

Bu ilk Larry hikayem, eğer istek gelirse işin içinde Modest olan One Direction'lı Larry hikayesini de koyucam :)

ANGELIC LOVE - Larry Stylinson BEKLEMEDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin