6. Bölüm (SÜRPRİZ KİŞİ?)

2.5K 118 10
                                    







İyi okumalar..


----

Heyecan bu muydu? Kalbin hızlı atması,avuç içinin terlemesi, boğazdaki kuruluk hissi... Bunlar korkudan da olabilirdi. Evet, korkudan da olabilirdi. Barlas gibi bir adamdan herkes korkardı. O tehlikenin vücut bulmuş hali, korkunun somut varlığıydı benim için. Değişik duygular besleyemezdim ama bazı kadınlar için Barlas sadece korku demek değildi. Onlar için Barlas; yakışıklı, zengin bir iş adamıydı..

Gözlerimi bu yakınlıktan dolayı kırpıştırıp geriye doğru bir adım attım. Barlas ise kasılan çehresiyle bana bakıyordu.. Sinirim yavaş yavaş içimi doldururken bir deli misali değişken duygulara sahip olmaktan çıkamayıp kaşlarımı çattım. Barlas ise kendisini toparlamış yüzüne sırıtmasını oturtmuştu. Her zamanki gibi...

"Ne işin var senin burada?" Diye söze başladım. Barlas ise hiç istifini bozmadan beni belimden yakalayıp hızla kendine doğru çekti. Tabi bu sırada yürümeyi de ihmal etmemişti. Barlas Korkmaz'dan bahsediyordum sonuçta benim sevmediğim her şeyi yapan, kendini benim nişanlım olacağını düşünen Barlas Korkmaz'dan!

Barlas'ın cüssesine son çimdiklerimi de bırakıp ne yapmaya çalıştığına baktım. Bir insan bu kadar saçmalayabilir mi? diye düşünmeden de edemiyordum..

Mezelerle dolu kırmızı şaraplı masayla karşı karşıya geldiğimde kaşlarımı kaldırarak Barlas'a baktım. O ise çarpık sırıtmasını suratına koymuş beni sandalyeye doğru yönlendiriyordu. Sandalyeyi oturmam için çekerken ben ise kibarlığı karşısında neredeyse küçük dilimi yutacaktım. Pardon da daha bir dakika önce bu adam beni çekiştirmiyor muydu? Kafamı iki yana sallayarak sandalyeye iyice yerleştim. Bu sırada Barlas kendi sandalyesine oturmuş bana bakıyordu.

Şarap dolu olan kadehi elime alıp otuz iki diş gülümsememi suratıma taktıktan sonra konuşmama başladım.. "Yemek için miydi bu çaban? Beni çağırsaydın gelirdim." Barlas ise bütün salonu dolduran erkeksi kıkırtısını sunmuştu bu lafım üzerine...

Kaşlarımı çatarak ona baktığımda suratını normal hale getirip açıklama yapması pek bir zaman almamıştı.. "Gelmezdin."

Omuz silkip arkama yaslandım. Kibarlık olsun diye laf kalabalığından başka bir şey yapmamıştım.. Barlas'da gerçeği bildiğine göre benim için sıkıntı yoktu. Kafamı çevirip camdan dışarıyı izlemeye başladım. Hafif yağmur çiseliyordu. Şuan elimde şarap yerine sıcak, buharları daha yeni yeni havaya karışan bir kahve olmasını çok isterdim. Barlas'ın sesiyle kafamı çevirip onu göz hapsine aldım.

" Tanışalım, belki beni tanıdıkça seversin.. Sevmen de şart değil aslında alışsan yeter de artar benim için. " Barlas'a ciddi misin bakışı attıktan sonra elimdeki kadehi sertçe masaya bıraktım. Bir kısmının dökülmesini ise hiç mi hiç önemsemedim. Şuan aşırı sinirlenmiştim. "Ne gibi bir zorunluluğum var? Seninle evlenmek zorunda değilim.. Bak anlamıyorsun veya anlamak istemiyorsun.. Seni sevmeyi geç sana alışmakta istemiyorum. Ah lanet olsun Barlas kaçıncı yüzyıldayız? Tek taraflı karar verip uygulayamazsın! Hele de benim özgürlüğümü kısıtlayamazsın! Tanımaktan bahsediyorsun.. Ne derece tanımak? Seninle nişanlanacağımdan bahsediyorsun ama daha benim şarap içip içmediğimi bile bilmiyorsun."

Hızla sandalyeden kalktıktan sonra koşar adımlarla yemek salonundan çıkıp odama 'Leydi' yazan yere doğru ilerledim. Kapının önüne geldiğimde cebimden anahtarı çıkarıp sertçe kapıyı çarptıktan sonra anahtarı odanın bir köşesine atıp bedenimi tahtadan yapılma çift kişilik yatağa bıraktım.. Düşünmek yoktu. Bu gece düşünmeyecek ve her şeyi unutarak çiftliğin tadını çıkaracaktım.

MahkumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin