''İki saat , koca bir iki saati kendimle ve sorumlarımla cebeleşerek geçirmiştim.''

Birkaç adım daha attıktan sonra karışımıza tıpkı girişteki kapı gibi büyük beyaz bir kapı çıkmıştı.Bu tesisi kuranlar neden bu kadar beyaz düşkünüydü anlamıyordum doğrusu.

Linda ''Hadi hep birlikte şu kilidi açalım ! ''

Girişteki kapı kilidinin aynısından olması nedeni ile kilidi açmak pek de zor olmamıştı.Büyük beyaz kapıyı açarken kapının aralığından süzülen güneş ışınları içimizi ısıtıyordu.Kapı tamamen açıldığında dışarı adımlarımızı atmıştık..

Ürkütücü ve terk edildiğini zannettiğimiz bu tesisten çıkmak bana bir yandan sevinç duygusunu tattırırken ,diğer yandan aklıma takılan soruların cevabını bulmak için kalıp o tesisin her bir köşesine ulaşmak isteğim nedeni ile garip bir duygu yaşatıyordu.''

Ormanlık alandan çıkmış , kurak toprakların üzerinde adımlarımızı atarken öğle güneşi tam tepeden vuruyordu.

Adamson ''Biz neredeyiz böyle ? ''

Elindeki batlayı her an tutamayıp atacakmış gibi tutan Linda ;

''Bilmiyorum ama bildiğim tek şey ilerlememizin gerektiği..''

Linda neden öyle söylemişti anlamamıştım.Fakat anladığım tek şey bu ilerleyişin zorlu olacağıydı.Her bir kaç adımda bir susuyorduk.Sürekli terliyor ve sıvı kaybını yerine koymak için su içiyorduk.Böyle devam ederse bir saat sonra hiç suyumuz kalmayacaktı.

Yaklaşık yarım saat geçmişti.İlerlemek gerçekten güçleşiyordu.Neden hep ben başa dönüyordum?Tıpkı Newyork 'tan kaçtığım günlerde ki gibi.

Linda ''Şuraya bakın ileride evler görünüyor.''

Bayan Marry 'de dahil olmak üzere hepimiz bu duruman sevinmiştik.Yaklaşık beş altı dakika sonra görünen ilk evin bahçesinden içeri girmiştik.Bir sürü dikili ağacınve yemyeşil çimenlerin bulunduğu bahçede ilerledik ve evin kapısının önünde durduk.Ben her ihtimale karşı bıçağımı iki elimle tutmaya başladım.

Oğuz John 'u Adamson 'un kollarına bıraktı ve Linda ve bana yardım etmek için yanımıza geldi.Kapıyı itmemize rağmen açılmıyordu.Sanki kapı içeriden kilitlenmişti.Tüm gücümüzle kapıya dayandık.Fakat bir türlü açamamıştık.Yol boyunca elindeki John 'un baltasını ayırmayan Linda tüm gücünü toplayarak baltayı bir anda kapıya geçirdi.Balta kapının diğer tarafından çıkarak bizim için büyük bir delik oluşturmaya yardım etmişti.Çatlayan yere tekme atarak geçebileceğimiz kadar bir açıklık oluşturmuştuk.

Bayan Marry ,Amelia ve John 'u tutan Adamson bahçede bırakıp evin içinde ilerlemeye başladık.İki katlı eve girince göze çarpan ilk şey yukarı çıkan beyaz merdivenlerdi.Ben mutfağa, Oğuz salona ,Linda ise yatak odasına girmek üzere dağılmıştık.Ben yavaş yavaş ilerliyordum...

Ürkütücü sessizliğin içinde ayak seslerimiz büyük bir gerilim yaşatırken yarısı açık kalmış mutfak kapısını geriye doğru ittim.Mutfak fayanslarının üzerindeki kan izleri benim korkumu artırırken yukarıdan gelen takırtılar sıçramama neden olmuştu.

İçimden ''Korkma Linda ve Oğuz olmalı ! '' sözcüklerini geçiriyordum.

Mutfak masasının üzerinde duran kirli tabaklar sanki yeni yemek yenilmiş görünümünü andırıyordu.Masaya bakmayı bırakıp karşıya bakmam ile oydan boya aşağı inen mutfak camına dayanmış , çürümüş zombiyi görmem bir oldu.Fakat bir tuhaflık vardı.Kana bulanmış camdan her ne kadar çürümüş zombiyi net göremesem de zombide hiç bir hareketlilik yoktu.Adımlarımı hızlandırdım ve cama doğru ilerlemeye başladım.Elimdeki bıçağı daha sıkı kavrarken camın önünde durdum ve ellerimi cama dayadım.Ellerimi cama dayamam ile birlikte camın diğer ardına dayanmış zombi aniden yere düştü.Bu benim irkilmeme neden olurken üzerinde kanlar süzülen camdan yere düşen zombiye baktım.Bakmam ile geri çekilmem bir oldu.Zombinin kafasının ardında bir bıçak saplıydı.Adamsonlar ' a haber vermek için adımımı atmıştım ki boynuma dayanan bıçak ile olduğum yerde kalakaldım..

Daha neler olduğunu anlamadan gırtlağıma dayanmış bu bıçak gittikçe canımı acıtıyor ,sesimi çıkarmama engel oluyordu.Tişörtüme baktığımda boynumdan aşağı kanların süzüldüğünü fark ettim.Çırpınıyordum , tek yapabildiğim şey ayaklarımı yere vurarak ses çıkartmaktı.Nefes almakta güçlük çekiyordum.Arkamdaki kişinin kim olduğuna bile bakamadan onun bana bahşettiği ''sessiz bir ölümü'' tatmaktan başka bir çarem kalmamıştı.

O sırada ayak sesleri çoğaldı ve mutfağa birileri girdi.Fakat kim olduklarını göremiyordum.Görebilidiğim tek şey boynumdan süzülen kanımın damlalarını yere düşüşüydü.

''Bırak o çocuğu ! ''

Bu ses Oğuz 'un sesiydi.Nihayet gelebilmişlerdi.Boynumdaki bıçak daha derine ilerler iken Oğuz sözünü tekrarladı.

''Eğer o çocuğu bırakmaz isen senide karını da öldürürüm.''

Linda ''Eğer Jack 'i bırakmaz isen karının kafasını elimdeki balta ile ikiye ayırırım ! ''

Birden boynumdaki dayalı bıçak çekildi ve ani bir itilme ise kendimi yerde buldum.Saniyeler sonra yanıma Linda gelmişti.Kanayan boynuma bakarak ;

''Bıçak derine inememiş , çabuk bir bez parçası getirin ! ''

Güç belada olsa mutfak kapısının olduğu yöne doğru dönebilmiştim.Adamson ve Oğuz birisi kadın diğeri erkek orta yaşlarda iki kişi ile tartışıyordu.O sırada küçük Amelia elinde beyaz bir bez parçası ile koşarak geldi.Linda 'ya uzattığı bezi Linda kanayan boynumun kanayan yerinin üzerine koydu ve bastırmaya başladı.

Beni öldürmek isteyen adamı görebilmiştim.Saçlarına ara ara beyaz karışmış adam sinirinden olsa gerek başını, gözünü oynatıp duruyor, sıkıntısını ve öfkesini yüzünde belli ediyordu.Benim ise görüşüm gittikçe bulanıklaşıyordu ve kısa bir süre sonra gözlerim karardı..

Gözlerimi açtığımda boynumda büyük bir acı hissediyordum.Karşımda Oğuz dikilmiş bana bakıyordu.Sanırım bir koltukta yatıyordum.

Oğuz ''İyi misin ? ''

Güçlükle yutkunarak ''Evet galiba..'' diye karşılık verdim.

O sırada Linda konuşmaya atıldı ;

''Zaten çok önemli bir şeyin yoktu.Ama zamanında gelmeseydik durum farklı olabilirdi.''

Linda 'yı dinledikten sonra gücümü topladım ve merak ettiğim o soruyu sordum;

''O adam nerede ? ''

Oğuz ''Onu ve karısını bağladık.''diyerek salon zannetiğim bu odanın sol köşesini gösterdi.Beni öldürmek isteyen adam ve karısı sol köşede elleri sandalyeye bağlı bir şekilde bana bakıyorlardı.

Beni öldürmek isteyen adam Oğuzu ve Adamson 'u bir süre gözleri ile süzdükten sonra ;

''Eee buradan nasıl çıkmayı düşünüyorsunuz ? ''

Oğuz öfkeli bir şekilde ''Bu seni ilgilendirmez ! ''

Adam ciddi bir yüz ifadesi takınarak ;

''Buradan hep birlikte çıkabiliriz.Ama bize güvenmeniz ve dediklerimizi yapmanız gerekir.''

Oğuz ''Peki size neden güvenelim ? ''

Adam alaycı bir tavırla ''Başka bir şansınız varsa buyurun deneyin ! ''

Adamson adama bakarak ''Tamam söyleyin sizin planınız nedir ? ''

''Benim şehir merkezinde çalıştığım yerde arabam var.Eğer oraya ulaşabilirsek güvenli bölgeye gidebiliriz ? ''

Adamson ''Peki arabana hepimiz sığabilecek miyiz ? ''

''Elbette ! ''

Linda ''Az önce güvenli bölge dediniz güvenli bölge neresi ? ''

''Arsia ; kalan tüm insanların toplandığı yer zombi salgını başladığından beri radyodan her gün anons yaptılar.Arsia, Güvenli bölge ! ''

Linda ''Şehir merkezine gidiyoruz demek o zaman zombi avı başlasın! ''

Konuşmaları bir bir dinlerken bu kelime dikkatimi çekmişti ''Arsia '' tanıdık geliyordu daha önce duymuştum.Hafızamı zorluyordum.Bir kaç dakika sonra aklıma gelmişti.Bu anonsu daha önce duymuştum.Belimdeki değişik silahı bulduğum gün..Peki ama gerçekten böyle bir yer var mıydı ?

Yayınlanma Tarihi :14.12.2015

PEŞİMDE ZOMBİ VAR (TAMAMLANDI )Where stories live. Discover now