1.Bölüm

13.7K 711 46
                                    

Geçmişin acılarını geleceğimizde de ödemek zorunda mıydık? Peki doğmamızdan bu yana kendini bir hiç gibi hisseden kaç kişi vardı ?

Bunun örneklerinden biri bendim sanırım. Sanırımı fazla çünkü ben onlardan biriydim. Hayatım boyunca ne anne ne baba sevgisi gören biriydim.

Ne başıma bir iş geldiğinde beni koruyup kollayacak baba, ne geceleri bana masal anlatacak anne, ne düştüğümde kaldıracak bir abla ne de beni erkeklerden kıskanacak bir ağabeyim vardı. Neden mi ?

Çünkü ben yetimhane çocuğuydum. Öksüz ,yetim bir kız çocuğu. Annesini, babasını bile tanımayan bir kız. Pardon tanımayan değil tanımaya fırsat vermeyenlerin çocuğuyum. Elalemin , halkın gözünde ise her ne kadar söylemeye dilim varmasa da bir p*ç gibiydim. Aslînda hepsinin değil yargısız infaz yapanların gözünde böyle bir portreyim.

Istenmemeyi en iyi bilenlerdenim. Doğduğumda yemiştim ya bu ihaneti. Diğerleri çorap söküğü gibi gelirdi zaten. Bu hayatta kimseye güvenilemeyeceğini anlamıştım. Kanıtı ise anne ve baba olacak şahsiyetler yüzündendi . Anne ve baba diyorum sahiplik eki kullanmıyorum. Onlar nasıl beni sahiplenmediyse bende onları sahiplenecek değilim.

Bazen düşünüyorum beni neden bıraktılar diye? Daha bebek halimle onlara ne yapmıştım ki on iki sene boyunca yetimhaneye bırakılmaya mahkum kalmıştım. Her ne kadar düşünsemde aklımda kocaman bir sıfır oluyordu.

Yetimhane de pek kimseyle konuşmazdım. Sadece ihtiyaçlarımı karşılar ve yatağıma çekilip düşünür dururdum. Bir gün bir aile gelip İçimizden birinin  evlatlık alınacağını söylemişti müdüremiz.

İşte o  gün bilerek pis giyinip saçımı taramadan çıktım karşılarına. Bana anne ve baba olacak şahsiyetler bakmamış aile sevgisi vermemişti. Bu aileler mi bana verecekti bu sevgiyi?

Bütün kızlar sıraya geçmişti. Bende bir tek arkadaşım olan Nehir'in yanına geçtiştim hemen. Nehir adı gibi güzel olan arkadaşım. Sessizdi o da benim gibi ama arada tek fark vardı. Onun sağır olması. Duymuyordu güzel arkadaşım. Ama bu onun kalbinin güzelliğini görmeme engel değildi. O gün ellerimizi sımsıkı tuttuk o aile ikimizden birini almaması duasıyla. Birbirimizden ayrılırsak dünyamız başımıza yıkılırdı. Biz birbirimizin olmayan ailesiydik. Biz kardeştik. Biz birbirimizin herşeyiydik. Aslında bir yandan bu ailenin arkadaşımı almalarını da istiyordum. Belki ameliyat olur kulakları duyardı. Belki çok merak ettiği ezan sesini bir kere de olsa duyardı.

Ellerimiz birbirine kenetliyken başımız da eğikti. Yüzümüzü görmesin bu aile başka güzel kizı alsın diye.

Ayak sesleri ikimizin yanına yaklaşıyordu. Sıranın en sonunda biz vardık. Dua ediyordum içimden bizi almasınlar diye.  Ama bir çift topuklu ayakkabı görüş alanıma girdiğinde bu sefer Nehiri almaları için dua ettim. Onu ameliyat etmeleri için dua ettim. Ona aile sevgisi vermeleri vermek için dua ettim. Bir gün ezan sesini duyması için dua ettim.

Bir el dokundu  çeneme yavaşça kaldırdı yüzümü. Gözlerimi sımsıkı kapatmıştım.
Allah'ım beni seçmesinler diye bir dakikada keç kere Allahıma yalvardım içimden bilmiyordum. İnce bir kadın sesi duydum daha sonra anladım ne demek istediğini.

-"Kızım niye ağlıyorsun " diye sordu kadın. Halbuki kadın diyesiye kadar da ağladığımın farkında değildim. Yavaşça açmıştım gözlerimi. Bana bakan meraklı genç bir kadın benim boyuma eğilmiş benden cevap bekliyordu. Ama ben Nehir hariç herkese karşı somurtkan olduğumdan kadına karşı çıkışmıştım

-" Sakın bana bir daha kızım deme " diye tıslamıştım. Kimse bana kızım diyemezdi. Buna izin vermezdim. Kadın tepkime biraz afallasa da bişey demedi. Arkasına baktığımda ise uzun boylu orta yaşta bir adam vardı. Gözleri benim üzerimdeydi. Anlamdıramadığım bakışları beni yerimde titretmişti.

BİR İLMEK AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin