3 - Gizem'in geçmişi ve Buğra'nın evin de keşif

10.3K 581 273
                                    



Bembeyaz bir banyo da küvetteydi. Üzerin de suyun gezinmesi için araladı musluğu. Gözlerini kapadı ardından. Vücuduna değen zerrelerini hissediyordu. Su zerrelerini görebilmek için araladı gözlerini küvetin içinde biriken kanı görünce tiksindi vücudundan. Küvetten çıkmak için çırpınıyordu. Nefes alamadığını hissediyor gözlerinin önünde ki kan birikintisine dayanamıyordu. Öğürmeye başladı. Nefes alamıyordu gözyaşlarından akan yaşları silmek için yanaklarına dokundu. Kan her yerdeydi...

Gözlerini hızlıca açtı. Üzerine yapışan geceliğin içindeydi. Yatağın dağınıklığını inceledi. Kendisini tekrardan yatağa bırakırken kanın kendisini korkutmasına izin verdiği için kendisine kızıyordu. Kenara ittiği yorgana sarıldı. Gözünün önüne dağılmış bir beyin ve çevresinde oluşan kan birikintisi hiçbir zaman silinmemişti zihninden. Yorgana düşen gözyaşı ürpertmişti kendisini. Ağlamayı zaaflık olarak nitelendirirdi o yüzden kurutmuştu gözyaşlarını. Başını kaldırdı. Abisini kaybetmenin 18. yıl dönümünün bugün olması gününü geçmişe sevk ediyordu. Kayıplarını her geçen gün unutacağına her geçen gün daha da işliyordu içine.

10 yaşında kaybettiği abisini canlandırdı zihninde. Sıkıca kavradığı elin bir an da avuçlarından kayması 18 yıldır kabuslarını süslüyordu. Nedenler, niçinler o anlar da kayboluyor yerine sadece öfke kalıyordu. Dağılmış bir beyinle abisinin parçalanmış vücudunu bir kenara çeken kalabalığı, kanda yoğun olarak hissettiği demir kokusunu unutamıyordu.

Bütün bu yıl zarfında abisini yalnız bırakmamak için abisini kaybettiği caddeye kırmızı gül bırakmayı adet edinmişti. Kırmızıyı bir tek güle yakıştırıyordu çünkü... Abisinin kanıyla sulanan caddeye kırmızı bir gül bırakarak öfkesini, sevgisini ve acısını gösteriyordu. Hafızasına kazınan kazadan sonra küsmüş olduğu kırmızılara bir gönderme yapıyordu 18 yıldır.

Sıkı sıkıya sarıldığı yorganı itti ötelere. Doğruldu. Karşısında ki aynaya baktı. Duvarı kaplayan aynada küçücük hissetti kendisini. Şakaklarına götürdü parmak uçlarını. Rahatlamaya çalışıyordu. Kendini kontrol etmesi zorlaşıyordu bu günler de. Dehliz'in dün çıkarken hatırlattığı randevu saatleri geçiyordu zihninden.

13.40 da Bülent ARANIŞ' a bir randevu verilmişti. "Allah kahretsin" diye bir küfür savurdu. Bugün bir randevu verilmesine izin verdiği için iğrendi kendisine. Kutsallaşmış gününe bir nevi ihanetti bu yaptığı.

Sehpanın üzerinde ki saatte baktı. 12.05 idi. Dehliz'in ofise gelip gelmediği hakkında bir hipotez de bulunmaya çalıştı. Ofisine telefon etti hipotezini ispatlamak için. Dehlizin sıcacık bir ses tonuyla "Efendim Gizem hanım."

Gizem yılgın bir ses tonuyla " Bugün verilmiş bütün randevuları iptal et canım sen geçerli bir mazeret uydurursun artık sana kolay gelsin "diyerek telefonu kapattı.

Derin bir nefes almakla işe başladı. Kendisine çeki düzen verip atmalıydı kendisini evden. Dağılmış olan yatağa aldırmadan kıyafet dolabını açtı. Eline geçirdiği ilk elbisesini geçirdi üzerine. Siyah elbisenin içinde beyaz daireler vardı irili ufaklı. Dizlerinin üzerine gelen elbise de en dikkat çeken kısım V şeklin de inerek göğüslere hacim vermesi idi. Karşısında duvarı kaplayan devleşmiş ayna da süzdü kendisini. Dalgalı ve dağınık saçlarını düzleştirmeye karar vererek büstiyerden saç düzleştiricisini çıkardı. Saçlarını toparlarken düzleştireceği saçlarının bir kısmını serbest bıraktı diğer yanını ise eline gelen rastgele bir tokayla tutuşturdu. Saç düzleştiricisini serbest bıraktığı saçlarda uygulamaya başladı. Boynunda ki sıcaklığı hissetti. Abisi canlandı yine gözünün önünde kenara çeken kalabalığı yırtarak abisine ulaştı an sıkıca sarılmıştı dağılmış bedenine vücudunun sıcaklığını hissediyor ve keskin demir kokusunun genzini yakmasına aldırmıyordu. Abisinin bedeninde ki sıcaklığın gittikçe soğuması ve bedenin çekiliş anı... Donuklaştı...

Satır Arası Tutku (Kitap oldu)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें