ah anthea,güzel anthea
çiçeklerimin hanımefendisi
ne çok severdim seni
ipek şelalesi saçların çarparken yüzüne
ılık yaz rüzgarında,yeşil gözlerin ağlardı bana,
tatlı nefesin dolardı kulağıma.ah anthea,
güzel anthea
ölümümün habercisi
seni öptüğümde, evreni tadardım ve kokun
bana ev gibi hissettirirdi,yaralı ruhunla sevdiğin yaşlı yüreğim, dört nala koşar
ve bir kiraz ağacı altında düşlerdi narin bedenini.ah anthea,
güzel anthea
yıldızlar şahidim olsun
cehenneme bağlandığımda zincirlerle
ve günahlarımın cezasını çekerken acı içindeaklımda bir tek sen olacaksın.
ah anthea,
güzel anthea
sahip olduğum en mükemmel hatamsın.ıhlamur dalında açan çiçeğim,
çölde yağan yağmurumsun.
umutsuzluğuma ışık,
yorgun bedenime ilaçsın.ah anthea,
güzel anthea
ya ayırırsa bizi bir gün tanrı'nın acımasız elleri?
yine sever misin beni?
öper misin parmak uçlarımdan?
sarar mı minik ellerin bıçak yaralı ellerimi?ah anthea,
güzel anthea
içerken dudağının kenarından dökülen kan rengi şarap,
dans ederken uçuşan eteğin,
şiir yazarken titreyen ellerin olmayı ne çok isterim.ah anthea,
güzel anthea
ölümüm ile kalımım arasındaki ince çizgi,
sardıkça kanayan yaralarımsın.olurda bir gün seni sevmekten vazcayarsam,
beni bir darağacına asarsın.veyahut, yaşlı ve aciz bedenimi bir çarmıha gerer,
tanrı'ya haykırışlarımı duyarsın.anthea!
güzel anthea!
bilmiyorsun;
seni, perişan olmuş yüreğimle seviyorum.
kırdığın parçalarımı tek tek toplarken ellerimi,
tenin kokulu mendillere siliyorum.