#1

16.9K 528 43
                                    


                ~~~~~ Duru'dan ~~~~~

Sabah yine alarmımın o lanet olası sesiyle uyandım.

Her gün aynı şey aynı ses ve uyandığım için söve söve gözlerini açmaya çalışan bir adet ben. Bir zamanlar en sevdiğim şarkı olan ama şimdi alarm sesi olduğu için bana iğrenç gelen bu sesten de bıkmıştım, zorda olsa gözlerimi açıp 2 saattir çalan alarma daha fazla dayanamayarak kapattım.

Her günkü gibi yine aynı düsünceler aklıma gelmeye başlamıştı. Yataktan çıkmaya çalışırken bir yandan da kendi kendime söyleniyordum.

"Her gün okula gitmekten, aynı stresi yaşamak dan valla bıktım yaa. Hayır yani ölene kadar baba parası yemek varken niye bir mesleğimiz olsun, evde gel keyfim gel yapıp uyumak varken hangi akla hizmet okula gidilirki ?

Yada mesela kaplumbağalar doğuştan yüzmeyi biliyorken biz niye doğuştan herseyi bilmiyoruz ki ?

Tamam yine saçmalamaya başlamıştım. Daha fazla oyalanmadan yataktan kalktım. Lan bide mal Nisa'yı kaldırıcam.

Salak alarm kuruyo ama her seferinde ben kaldırıyorum, pardon kaldıramıyorum anca yüzüne su dökünce kalkıyor. Sonrada fok balığı gibi anırıyo, fok balıkları anırmaz ama Nisa garip garip sesler çıkarıyor bende fok balığının anırmasına benzetiyorum sesini, öyle ama napıyım yani ?

Ohaa!!!

Bu arada saat yediyi çeyrek geçmiş ve benim Nisa'yı uyandırmam, hazırlanmamız ve sonrada metroya kadar yürümemiz için sadece yarım saatim kalmış.

Bodoslama Nisa' nın odasına daldım.

           •••••DEMiR 'den•••••

Sabah kapımın alacaklı gibi çalmasıyla uyandım. Birkaç kez gözlerimi açmaya çalışsamda başarılı olamamıştım. Tabiki bende daha fazla uğraşmayıp, sinirle nefes verip tekrar yattım.

Sonuçta çalar çalar giderdi, yada ben döve döve gönderirdim gelen kişiyi.

Ama kapı ısrarla çalmaya devam edince kapıdaki kişiye söve söve kalktım, battaniyeyi tekmeleyip yataktan çıktım. Beni uyandıran kimse bunu fena ödeyecekti.

Sabahları kendiliğimden uyanmadığımda yani başka biri tarafından uyandırıldığımda çok sinirli ve çekilmez biri olurdum, gerçi çekilmez biri olduğum zamanlar yalnızca sabah vakitleri değildi. Ben günün her saati sinirli ve çekilmezdim. Her neyse şu anda beni uyandıran kişiye yapıcağım işkenceleri düşünmem lazımdı.

Gerçi az çok kimin geldiğini tahmin edebiliyorum.

Aşşağı inip kapıyı açtığımda da tahminim de yanılmadığımı gördüm.
Gelen tabiki mal Burak' dan başkası değildi. Hadi ama evime zaten bi kardeşim dediğim ve şuan karşımda olan salak Burak birde şuan yurtdışında olan diğer kardeşim dediğim Mert gelirdi.

Sürekli ' evim ' ' evime ' falan diyorum ama aslında bu ev üçümüzün evi. Hepimizin ayrı evleri veya villaları olsada ortak evimiz buydu.

Gerçi Burak malı genelde barlardan çıkmadığı için eve pek uğramazdı. Mert 'de bir süredir yurtdışında olduğu için şimdilik evde sadece ben vardım.

Neyse konuyu dağıtmadan size biraz geçmişimden bahsedeyim.

Pek sevenim yoktu, olmasına da ben müsaade etmemiştim açıkcası. Yalnızlık bana iyi geliyodu, beni zirvede tutuyodu. Zirve her daim tek kişiliktir sözüde benim hayatımın merkezi olmuştu. Güçlüydüm ve güçlü kalmalıydım. Zaten Mert ve Burak hayatıma girene kadar şu koca evde de tektim. Onlarla tanıştığımda ise sırtımı dayayacak kardeşlerim olmuştu, yalnızlık güçlülüktü ve sana başarıyı sağlardı. Ama güven ?

Kesinlikle güven duygusu yoktu, sırtımı dayayabileceğim hiç kimse yoktu. Etrafım sadece çıkarları için benimle durmak isteyen insanlarla doluydu. İşte bu yüzden bir süre sonra bu yalnızlık beni rahatsız etmeye başlamıştı. Bende herkes gibi kötü günümde yanımda olucak insanlar istiyodum.

Daha sonra bu isteğim gerçekleşti ve kendi kendimi soktuğum bu iğrenç durum Mert ve Burak' ın hayatıma girmesiyle bozuldu.

Başka bir ayrıntıda kadınların hayatıma girmesine izin vermemişliğim. Kadınlardan hep uzak dururdum. Bana göre sinsi varlıklardı, aldatır arkandan iş çevirirlerdi. Onlara güven olmazdı, seni batırırlardı.

Neyse sonuçta dediğim gibi insanlarla aram pek iyi değildi, onlarla aramda aşılmaz bi duvar vardı.

Mert de öyleydi aslında hem kadınlara hemde diğer insanlara karşı fazla soğuktu. O da benim gibi insanlardan hoşlanmazdı, özellikle kalabalık yerlerde duramazdı. Sıkılırdı bunalırdı ve oradan uzaklaşmak isterdi.

Her taraflarından yapmacıklık akan insanlarla bir arada durmak onun için sadece vakit kaybıydı. Çok da doğru bir nokta !

Oysa Burak bizim tam tersimizdi, fazlasıyla salak ve çapkındı. Gördüğü her kadına sulanırdı. Ah saçmalamayın tabiki yaşlılara değil. Ooo düşüncesi bile çok iğrenç.

Ne olursa olsun yine de benim gözümde kardeşimdi ve sevdiğim sayılı insanlardan biriydi.

Mert ve benim tam tersimiz olmasına rağmen ve bazen (her zaman) CANIMIZI SIKMASINA rağmen bizi güldüren ve keyfimizi yerine getiren oydu, bunun yanı sıra bizde sürekli beyefendinin götünü toplarız.

Ben bunları düşünürken iki saattir mal gibi kapıda bekledigimi ve Burağın çoktan içeri geçtigini hatta koltuğa yayılıp dalgın ve gergin bir ifadeyle etrafi seyrettigini gördüm. Pekala Burak böyleyse kesinlikle önemli bir şey oldu demektir.

Derin bir nefes alıp kapıyı kapattım ve içeri geçtim bakalım neler olmuştu...

******

Eveeet :)))

İlk bölümü yayımladım arkadaşlar, umarım beğenmişsinizdir ve bundan sonra yanımda olursunuz...

Sizi Çok Seviyorum...

Mafya ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin