9.Bölüm • Stay

Start from the beginning
                                    

Söylediğine anlam vermeye çalışırken birinin omzuma dokunmasıyla yerimde sıçramıştım, Sergi hemen yanımda bana masumca bakıyordu.
"Seni eve götürmemi ister misin? O toptan sonra iyi olduğunu sanmıyorum."

"Ben-" diye kekelerken yüzündeki gülümsemenin benim için olduğunu idrak edemiyordum henüz.

"Buna gerek yok, onu ben götüreceğim."
Başımı çevirip hızlı adımlarla bize doğru gelen Neymar'a baktığımda cebinden araba anahtarlarını çıkarmıştı bile.

"Kendim giderim." dedim aceleyle, duygu değişimlerimi fark etmemeleri için dua ederken. "Bazı işlerim var."

İşlerim mi, diye düşündüm içimden. Benim İspanya'da Neymar'ı tavlamaktan başka ne işim olabilirdi ki?

"Benim de." diye kestirip attı sert bir tonda.
Onu dinlemeyip çıkışa doğru hızla adımlarla ilerlerken Marc'ın kendini önüme atmasıyla duraksamıştım.
"Akşam geliyorsun, değil mi?"
"Akşam?" diye sordum şaşkınca arkamı dönüp bizi izleyenlere bakarken.

Aynı anda Dani elinde tuttuğu ayakkabılarımla bana ulaşmıştı.
"Evet, Getafe maçını kutlayacağız, iyi puan kazandık."

Ağzım açık onlara bakarken, "Orada oluruz." diye mırıldandı ben daha ne olduğunu anlayamadan arkamdan bir ses.
Neymar'ın, Dani'nin elinden ayakkabılarımı kavramasını bir şey yapamadan izlerken elbisemi omzuna atmış olduğunu fark ettim.

Arkasından koştururken çıkış kapısına kadar onu yakalayamamıştım.
"Bekle." dedim nefes nefese.
Kapıyı açıp eşyalarımı arka koltuğa atarken ellerimi dizlerime bastırıyordum.
"Seninle gelmiyorum."

Durdu ve hızla arkasını dönüp bana şaşkınca bakarken aceleyle gülümsedim.
"Sana söyledim, işlerim var."

Bu yalanı uydurmam bir anlamda kendim takdir etmeme neden olmuştu, meşgul gibi görünecektim. Çünkü eğer bunu yapmazsam arkasından küçük bir köpek yavrusu gibi koşabilirdim.

"Ne işi?" diye sordu tereddüt edip arabaya yaslanmadan önce. "Geleli henüz iki gün oldu, Melisa."
Biraz daha ısrar ederse yüz ifademden bir şeyler anlayacağına bahse girebilirdim.

"Ay." diyerek sözünü kestim. Bunu yapmamla kirpiklerini kırpıştırıp bana şaşkınca bakmaya başlamıştı. "Seninle gelmeyeceğim, bu kadar."

Kaşlarını çatıp bana son bir bakış attıktan sonra sürücü koltuğuna doğru ilerlerken, "Junior." dedim aceleyle.

Hızla dönüp bana baktığında gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmam gerekti.
"Kapıyı aç, ayakkabılarımı alacağım."

Kaşının yanındaki damar hızla atmaya devam ederken yavaş bir hareketle elindeki anahtarı kaldırdı ve kapıların açıldığını bildiren ses, ince bir tonda yankılanmıştı.

Koltuğa yaslanıp uzaktaki ayakkabılarıma ulaşmaya çalışırken Neymar'ın kapıyı kapatıp aynadan bana bir bakış attığını hissedebiliyordum.
"Forman kan içinde." diye mırıldandı saniyeler sonra. "İşlerini bu halde mi halledeceksin?"

Bakışlarım üstümdekilere giderken dudaklarımı büzdüm ve yavaşça ona baktım.
"Haklısın, üstüm hep kan olmuş. 11 numarayı almalıydım."
Elimde olmadan kıkırdamıştım.
"Bana bak-"

Kendimi hızla arabadan dışarı atarken gülmeye devam ediyordum, laflarımın hepsini hak etmişti.
Araba camı açılıp başını dışarı çıkartırken sinirlerine hakim olmaya çalıştığını görebiliyordum.
"Kaçta evde olursun?"

Ayakkabımı ayağımı geçirmeyi başardığımda, "Beni bekleme." diye cevapladım onu. "Benim işlerim uzun sürer."
Motoru çalıştırdı.

Blessed || Neymar JRWhere stories live. Discover now