9.Bölüm • Stay

11.7K 490 127
                                    


Henüz İstanbul'a gelmeme iki gün var, fakat ben her boş bulduğum arada yazdım ajsgk

Bunun haricinde iki bölüm daha hazırda, fakat net bulamadığımdan yayınlayamıyorum. En kısa sürede onları da yayınlarım ^.^

İyi okumalar :*


Ela.

Hayatımda hiçbir renk önemini bu kadar belli etmemişti sanırım.
Hele de şu an elaları yüzümün her noktasında gezintisini sürdürürken.

"Junior." diye fısıldadım hala bana bakmayı sürdürürken. "Sana bir soru soracağım."
İfadesiz yüzü anında yumuşarken yavaşça gülümsedi ve ben de o an daha yakınıma gelmesine izin vermiştim.

"Yardımımı kabul edersen." diye fısıldadı benimle aynı tonda, soğuk parmakları çenemin altını yavaşça kavramadan saniyeler önce. "O zaman sorabilirsin, Melisa."

Ardından tepkimi beklemeden başını eğip mendili dudaklarımın biraz üstüne bastırmıştı.
"Ne öğrenmek istersin?" diye sorduğunda hala işini dikkatle yapan ifadesini inceliyordum. "Siyah boxer giyiyorum. Kadınlarda saç rengini umursamam, önemli olan kalçasının büyüklüğü. Favori rengim kırmızı. Sevdiğimden değil, oldukça ateşli-"

"Junior." diye sesimi yükselttim aniden. Devamını dinlersem bana istediğini yapmasına izin verebilirdim.
"Ah." Dudaklarını küçük bir oğlan gibi büzdü. "Kırmızıyı sevmez misin?"

Bakışlarımı ondan başka bir yere çevirirken bıkkınca iç çekmiştim.
"Cevaplarımı beğenmediysen-"
"Sizden biri olmadığımı söylerken aklından ne geçiyordu?"

Ani sorum karşısında duraksamıştı, fakat ben ona ısrarla bakmaya devam ediyordum.
"Ne söylememi bekliyorsun, Mel?"

Yalan söylüyordum demeni, diye düşündüm içimden. Aslında sen çok hoş bir kızsın, fakat-

"Sen bir yabancısın." diye mırıldandı kendi kendini sanki bir şeye ikna etmeye çalışırken. Yüzüm acınası bir şekilde düştüğünde aceleyle devam etti. "Söylemek istediğim, seni sadece iki gündür tanıyorum ve bilirsin-"
"Biliyorum."

Elindeki mendili hızla alıp çöp kutusuna atarken başımı iki yana sallıyordum.
"Yardımın için teşekkür ederim, Neymar."

İsmini hayatımda ilk defa bu kadar duygusuz bir sesle dile getirirken bunun canımı acıtmadığını fark etmiştim, ardından devam ettim.
"Hepsi için."

Bu konuyu daha sonra konuşacağız, dediğinde gerçekten içimde oluşan umuda küfür ediyordum.

Dışarı çıkar çıkmaz köşedeki kalabalık dikkatimi çekmişti, Junior'u orada bırakıp kalabalığa doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladım.
Hepsi beni görüp iki yana açılırken ortalarında oturan Münir'i fark etmiştim.

Beni gördüğü anda ellerini yüzüne bastırırken gülmemek için alt dudağımı dişliyordum. Bunu yapmamam gerekirdi, fakat artık burnumun kanamadığını gördüğünde ellerini indirmesi gülme isteğimi tetikliyordu.

"İyi misin?" diye sordum güldüğüm için kaşlarını çatarak bana bakarken. "Kan görünce bayıldığını bilmiyordum."

Sonunda gülümseyerek başını salladığında ben de karşılık verdim, bu beni rahatlatmıştı.
Pislik olduğumu biliyordum, fakat eve gittiğimde buna sesli bir şekilde gülecektim.
"Su getirdim, açılın."

Marc'ın sesi bize ulaşır ulaşmaz kalabalığın ortasında tam önümde durmuştu. Bakışları şiddetle büyürken, "Tanrı beni korusun." diye mırıldandı. "Onu bu sefer ben yollamadım."

Blessed || Neymar JRWhere stories live. Discover now