4.bölüm

6K 368 56
                                    

Berrak...

Boynumu sıkarak zorlayan ellerden gelen koku burnuma ulaştığında, karşımda duran adamın Yaser olduğunu anladım, boynumdaki eller bir müddet sonra ağzımdaki bez parçasını açmak için başımın arkasına doğru uzandı. Ağzım özgür kaldığında kekeleyerek "Ya.. Yaser..." diyebildim.

_Evet benim, yoksa oyun oynadığın başka oyuncaklarından mı sanmıştın?

_Beni bırak yoksa çok pişman olacaksın, fazlaca sinirliydim ve bu sinirim nasıl geçer sadece Allah bilirdi.

_Ne yapacaksın, yine mi iddiaya gireceksin, bu kez yarışacağın sümsük arkadaşların yanında yok.

_Sana beni bırak dedim, inan bana boğulacağın sulara giriyorsun.

_Senin canına okuyup, ölmeyi dileyeceğin güne kadar bırakmayacağım, dedi ve sesindeki ateş önce ruhumu daha sonra da kalbimi acıttı.

_Hiç bir şey yapamazsın, dediğimde şen bir kahkaha attı ve konuşmaya devam etti:

_İnan bana şeytan bile sana yapacaklarımın günah olduğunu düşünecek, o bile durmam gerektiğine inanacak ama ben asla durmayacağım.

_Gözlerimi aç Allah'ın belası! diye bağırdım haddinden fazla sinirliydim.

_Gözlerine baktığımda göreceğim tek şey intikam buna hazır mısın? dediğinde aklıma ilk gelen aylar önce gözlerime bakıp söyledikleri oldu.

"Ah be kadın! Şu gözlerinin nehirlerinde boğulup kaybolmak istiyorum, yakıyor içimi her bakışın ve sana akıyorum. Tıpkı azgın bir şelale gibi..."

_Ne o korkuyor musun yoksa, diyerek düşüncelerimden çıkardı beni. Bir anda içim soğumuştu ve içimin soğukluğundan neredeyse tenim donacaktı.

_Ne korkacağım be senden?

_Bence kork, çünkü film yeni başlıyor, dedi ve geri itekledi beni, kollarımın üzerinde yatıyordum şimdi ve tüm vücudum hareketsizlikten uyuşmaya başlamıştı, zor bela yüz üstü yatmayı başardım böylesi daha rahattı. Ne kadar süreceği muamma olan bir rahatlama...

***********

Nasıl uyuduğumu bilmiyorum ama iyi ki uyumuşum yoksa nasıl zaman geçerdi bilmiyorum, karnımdaki açlığın verdiği acıyla uyandım, ne zamandır yemek yemediğim hakkında bir fikrim yoktu.

Kapının açılmasıyla doğrulmaya çalıştım ama bu mümkün olmadı, adımlar yaklaştı ve sertçe kaldırıldım.

Gözlerimdeki siyah perde yavaş yavaş kalktığında yüksekteki demir parmaklıklı camdan gelen ışık gözlerimi kamaştırdı, Yaser ellerimi çözerken etrafı inceliyordum, yerde çarşafsız tek kişilik bir yatağın üzerindeydim ve hücre gibi olan bu yerde başka hiçbir şey yoktu. Aksine sıvası olmayan, taşlık bir zemin tıpkı zindanlardaki gibiydi...

Ellerimin çözülmesiyle ayaklarıma yönelip çözecektim ki, ellerim Yaser'in koca elleri tarafından engellendi, ne var der gibi yüzüne baktığımda "Birazdan tekrar bağlanacaksın boşuna açmaya çalışma." dedi, yüzünün her noktası nefret kokuyordu.

_Bu lanet yerden kaçma gibi şansım var mı neden bağlıyorsun ki?

_En çok nasıl rahat olmazsan, o şekilde durmanı sağlıyorum.

_Lanet herif, bu yaptığının hesabını vereceksin.

_Aaa gerçekten mi? nasıl olacak o iş? Anlat ben de bileyim.

_Babam beni bulduğunda görüşeceğim ben seninle.

_Güvendiğin dağlara karlar yağdı canım, nerede olduğun hakkında en ufak bir fikrin bile yok! Ve bunu anlayacak mantığın en az kırk yıl uğraşması gerekecek. O zamana kadar da kim öle kim kala...

Asvan da İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin