~VIII~

1.7K 431 25
                                    

Bölüm adı: Ölüm Haberi Peş Peşe

Geceyi tekli koltuğun üstünde uyuyarak geçiren Adam'ı köpeği kucağına atlayarak uyandırdı. Yavaşça araladığı gözleriyle önce köpeğini kucağından indirdi sonra Rüzgar'a baktı. Daha uyanmamıştı. Köpeğine sessiz olmasını emrederken Rüzgar baş ağrısı ile gözlerini açtı.

-"Ahh başım." diyerek doğrulmaya çalıştı ama Adam ona engel oldu.

-"Kalkma! Yat dinlen iyice."

-"Nerdeyim ben? Sende kimsin."

-"Evinin 20 metre ötesinde oturan komşunum ben."

Rüzgar baş ağrısını aldırış etmeden yattığı koltukta hızla oturur pozisyona geçti. Önce gözlerini ovaladı sonra evi süzdü. Adam'ın suratına baktı ve öylece kaldı.

-"Evet seni tanıyorum. Ama adını bilmiyorum."

-"Benim adım Levent. Levent Özdemir."

Rüzgar tedirgindi. Daha önce sadece gördüğü ama ismini ve hakkında hiçbir şeyi bilmediği biriydi.

-"Dün gece ne oldu?"

-"Dün gece..." Tam konuşacakken lafını keserek.

-"Dün gece her ne olduysa bu ikimizin arasında kalabilir mi? Kimseye bir şey bahsetme. Lütfen."

-"Tamam sakin ol merak etme. Sırlarla yaşayabilen biriyim."

Rüzgar bunu duyduğuna sevindi. Baş ağrısının devam ettiği yüzündeki ifadeden belli oluyordu. Evine gitmek için ayağa kalktı fakat elini başına koyarak geri oturdu. Sersemlemişti.

-"Hemen kalkma istersen, kendine gel gidersin."

Bir süre kadar evin içinde sessizlik vardı. Adının Levent olduğunu söyleyen adamın köpeği Rüzgar'a yaklaştı.

-"Çok sevimlisin sen. Adı ne?"

-"Zeus." dedi Levent simsiyah ama sevimli olan köpeği için.

-"Güzelmiş ismi. Ama kalksam iyi olacak, başımında ağrısı geçti."

-"Israr etmiyorum nasıl istersen."

Rüzgar dış kapıyı açıp önce kafasını çıkardı ve dışarıda kimsenin olmadığından emin olduktan sonra çıktı. Arkasına dönüp Levent'e her şey için teşekkür etti.

Rüzgar'ın Gözünden

Yorgun ve bitkin bir halde evime doğru adımlarımı sayıyordum. Yavaş yavaş dış dünyaya açıldığımı fark ettim. Bu beni tedirginleştirmeye başladı. Eve girdikten sonra kafamdaki düşünceleri şimdilik bir kenara bırakıp, rahatlamaya ihtiyacım olduğunu hissettim. Adımlarımı direk banyoya doğru yönelttim. Üstümü çıkardıktan hemen sonra duşluğun altına girdim. Su başımdan aşağıya öyle güzel akıyordu ki her damlası ayrı bir rahatlatıyordu. Suyun huzurunu hissederken aslında gizli dünyamın bana ne kadar zarar verdiğini fark ettim. Ben insanların kendilerine kasıtlı olarak zarar vermelerini eleştirirken, neden böyle bir şey yaptığımı düşünüp kendime kızdım. Zaten dün gece attığım hapın etkisi tam anlamıyla geçmediği için etkisi hala devam ediyordu. Bu durum benim yeterince sinirli ve gergin olmama yetiyordu.

Banyoda olması gereken süreden daha fazla kaldığımı fark edip çıktım. Askıda duran bornozu üstüme geçirip odama girdim. Karşımda hazır duran yatağı görünce dayanamadım ve üstümde ki bornozla birlikte yatağa atladım. Ve kendimi derin bir uykunun kollarına bıraktım...

Alex'in Gözünden

Alarmın kulaklarımı tırmalayan iğrenç sesiyle uyandım ve anneme her zamanki gibi kahvaltı hazırlamak için mutfağa indim. Özenle hazırladığım kahvaltı tepsisine annemin ilaçlarını da yerleştirdikten sonra tepsiyi de alıp annemin odasına doğru yöneldim. Kapıyı hafifçe tıkladıktan sonra içeri girdim. Annemin hala uyuyor olduğunu görünce, tepsiyi yavaşça bir kenara bıraktım ve annemi uyandırmayacak yavaş hareketlerle onun yanına oturdum. Annemi bu şekilde uyurken izlemek bana huzur veriyordu. Beni derinlere götürmüştü. Aradan bir kaç dakika geçtikten sonra annemin sesiyle kendime geldim -

Rüzgar'ın ÇığlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin