Of!!

Elimdeki telefonu tekrar çevirdim.


''Semih adamdan haber var mı?''

Bağırarak konuştuğumun farkındaydım ama sinirimi geçirebilecek bir şey yoktu şuan.


''Ondan haber yok ama başka bir iş üstündeyiz 

Baya büyük bir şey''


Kapattım telefonu.

Yatağın üstüne fırlattım.

Ellerimi belime koydum

Vegası izledim.

Gün çok uzaklardan dönüyordu.


Ben manzaraya seyre dalmışken

Deniz koşturarak geldi.


''Ceylan,

Bak iki elbise var.

Yatta olacakmışsınız bugün.

Hava güzel.

Güneşli.

Şu çok hoşuma gitti.

Ama bunun rengi daha mı iyi olur sana''


Saçlarımın arasından geçirdim parmaklarımı.


''Deniz!

Sen seçersin ben giyerim.

Seç birini.

Beni bunlarla oyalama artık!''


Deniz'in yüzü düştü.

Yüzüme baktı.


Elbiseleri koltuğa bıraktı.

Bana doğru tereddütle adım attı.


Başımı önüme eğdim.

Alnımı tuttum.

Napıyosun Ceylan.

Sevdiklerini kırıyorsun.

Sevdiğin seni kırdı diye 

Sen de sevdiklerini kırıyorsun.



Ama bir daha bunu

Az önce yaptığımı yapmayacağım.

Yemin ederim yapmayacağım.


''Ceylaaaan'' dedi yumuşacık sesiyle.

İlk defa onun bana yapacağı şeyi ben ona yapıyordum.

Sarılıyordum ona.

Sımsıkı.


''Zor bir gündü.''dedim af dilercesine.


Daha sıkı sarıldı.

Bir süre sonra ayrıldık.

Ağlamıştı.

512Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin