Tuhaftır ki ilerledikçe aydınlanacak diye umduğum havalandırma uca doğru yaklaştıkça karanlıklaşıyordu.Ayrıca nedenini ve nereden geldiğini anlamadığım hafif bir rüzgar yüzüme vuruyordu.Ve uzun bir uğraş sonrası havalandırmanın sonuna gelmiştim.Fakat karanlık olduğundan olsa gerek çıkış yerini göremiyordum.Yüzüme ise şiddetli bir hava akımı vuruyordu.Elimi cebime attım.Harici diskin yanında küçük bir el feneri vardı.Feneri büyük bir heyecan ile cebimden çıkarıp açtığımda büyük bir hayal kırıklığına uğradığımı anladım.Çıkış olması gereken yerde dönen kocaman bir pervane vardı.Buradan çıkacak tek çıkış yolumda kapanmıştı...

Fazla beklemeden geriye doğru gitmeye başladım.Eğimli havalandırmadan geriye doğru gitmek daha kolaydı.Yaklaşık beş altı dakika sonra ikiye ayrılan yere geri dönmüştüm.Acaba sağ tarafta beni ne bekliyor olacaktı ?Umutsuzluk ve korku ile havalandırmanın sağ tarafına açılan bölümünden ilerlemeye başladım.Havalandırmadan ilerledikçe aşağıdan zombilerin çıkardığı hırıltıları duyuyordum.Tüylerimi diken diken eden bu sesler ile havalandırmada ilerlemek benim için dahada zorlaşıyordu..

Yaklaşık on beş dakika geçmişti.Havalandırmanın ucu gözüküyordu.Çıkışa doğru yaklaşıyordum.Çizgili çizgili vuran ışık havalandırmanın sonunda gözüküyordu.Sürünerek her yaklaştığımda kalp atışlarım hızlanıyordu.Ve ışığa doğru yaklaştığımda burasının adeta bir labirente benzediğini anladım.Benim dümdüz geldiğim havalandırmanın ana bölümü farklı bölümlere açılıyordu..

Işığın süzülerek girdiği havalandırmanın ucuna gelmiştim.Aşağı baktığımda ikinci hayal kırıklığımı da yaşadım. Ne yazık ki karşımda duran çıkış marketin dışına değil marketin ana deposuna açılıyordu.Daha fazla sürünerek çıkış arayamazdım.Bu yüzden ızgarayı dışarıya doğru itmeye başladım.Kızaran ve demirlerin izi çıkan ellerim ne yazık ki demir ızgarayı açamakta başarısız olmuştu.Zar zorda olsa yönümü ters çevirdim ve demir ızgarayı ayağımla tekmelemeye başladım.Kısa bir süre sonra demir ızgaranın çıkıp yere düşmesi ile yorgun ayaklarımı çektim.Ve marketin deposuna indim.

Gerçekten çok büyük bir depoydu.Uzun ve büyük karton koliler vardı.Bazı eşyalar ise açık bir halde bulunuyordu be depoda.Burada işe yarar bir şeyler bulabilirdim.Ayrıca dışarıya açılan marketin arka kapısı da burada olmalıydı.Kolileri karıştırmaya başladım.Elime gelen ilk şey pil oldu.Cep fenerim için kullanmak üzere pilleri cebime attım.Aynı kolinin içinde mutfak malzemeleri vardı.Kolinin içine doğru iyice eğildim ve gözüme çarpan büyük mutfak bıçağını elime aldım.Bu şimdilik işimi görürdü.

''Etleri doğramak artık çok kolay ''yazan bıçağı paketinden çıkarttım.Bende et doğramak için kullanacaktım fakat yürüyen çürümüş etler..

Ardından ikinci koliyi karıştırmak için kartonun üzerini açmıştım ki bir ses duydum.Arkamı döndüm.Büyük, peluş hayvanların olduğu yerden tıkırtılar geliyordu.

Sesin geldiği yöne doğru adımlarımı atmaya başladım.Korku ve merak duygusunu karışık bir şekilde yaşıyordum.Peluş hayvanların bulunduğu yere yakınlaştıkça elimdeki et bıçağını daha sıkı tutuyordum.

Peluş hayvanların yanına geldiğimde en önde duran büyük pembe ayıyı olduğu yerden yana doğru ittim.Ayıyı itmem ile birlikte ;bir çift kanlı göz ile karşı karşıya gelmiştim.Saniyeler sonra zombi üzerime doğru atladı.Mağza görevlisi olduğu üzerine yapışmış vücuduyla bütünleşmiş, yırtık formasından anlaşılan zombi iğrenç ağzını boynumu ısırmak için açmıştı ki elimdeki bıçağı zombinin ağzının içine sapladım.İğrenç kanlı dişlerinin arasından giren bıçağı geri çektiğimde; zombinin ağzından akan kanlar yüzüme doğru süzülüyordu..Zombinin beni ısırmasına engel olmuştum.Fakat zombi hala ölmemiş delik deşik olmuş ağzı ile hala beni ısırmaya çalışıyordu.Zombinin iğrenç kanlı ve salyalı ağzından çıkarttığım bıçağı seri bir şekilde zombinin alnın ortasına sapladım.Çürümüş alnından beyinin yarısına kadar ilerlemiş bıçağı tekrar çıkartıp tekrar aynı yere sapladım.Bu sefer lanet olası yaratığın öldüğünden emindim.Bıçağın üzerindeki kanı kolilere sürüp temizledikten sonra yanıma aldım.

Bir an önce buradan çıkmalıydım.Etrafı dikkatlice incelemeye başladım.Karşılıklı iki kapı vardı.Birisi marketin içinde diğer kapı ise tahminimce dışarıya açılıyordu.Tek yapmam gereken dışarıya açılan demir kapıyı kırmaktı.Fakat nasıl ?Tek başıma nasıl demir kapıyı kırabilirdim ki ?

Kapıyı kırmak için işe yarar bir şeyler arıyordum ki gözüme temizlik malzemeleri çarptı.Ardından bulduğum tüm temizlik malzemelerini bir kenara topladım.Kimya dersinden hatırladığım kadarıyla bir kapıyı açacak kadar bir tepkime yapabilirdim.Burada adını bile duymadığım temizlik malzemeleri vardı.Her ne kadar hepsini karıştırmam ile zehirlenme ihtimalim olsa tüm temizlik malzemelerinin şişelerini açtım ve demir kapının önüne döktüm.Tuz ruhu ve Hidroklorik asit bile zehirlemek için yeterken yirmiye yakın malzeme kim bilir neler yapacaktı?

Kimyasal tepkimeler ile bir patlama yapacağını umduğum karışımın içine son olarak varillerin içinde bulduğum alkolleri ekledim.Geriye küçük bir kıvılcım çıkartmak gerekiyordu.Kolilerin içini karıştırmaya başladım.Daha şimdiden tepkimeye giren karışımdan zehirli gazlar çıkmaya başlamıştı.Acele ile kolileri birer birer açıp karıştırmaya başladım.Üzerinde 5. reyon yazan koliyi karıştırırken aradığım şeyi buldum ; siyah bir çakmak bulmuştum.Çakmağı yaktım ve kapının önüne doğru fırlattım...

Yerden sürüklenerek giden çakmağın kapının önüne ulaşması ile şiddetli bir ses çıktı.Teorim işe yaramıştı. Etrafı zehirli gazların neden olduğu dumanlar kaplarken demir kapı yavaş yavaş aralanıyordu. Dakikalar sonra öksüre öksüre alevlerin üzerinden atlayarak demir kapıdan dışarıya çıkmıştım. Temiz havayı ciğerlerime çekerken marketin aydınlattığı caddede koşmaya başladım. Zombiler yaptığım tepkime sonucu oluşan patlamanın sesine buraya toplanmadan bir an önce Amelia 'yı da alıp bu kasabayı terk etmeliydim.

Koşarken verdiğim bu mücadeleyi düşündüm. Hayatın bilinmez, karmaşık dokusunda bugünün mücadeleleri dayanıklılığımızın kumaşını dokuyan ipliklerden ibaret aslında. Hayatın kompleks dokusunda; kucaklamış olduğum yolculuk içinde kendi potansiyelimin üzerinde şeyler yapmama çok şaşırmıştım. İçimde beni zor durumlarda kurtaran direnç gittikçe artıyordu ve bu artış kendimi yeniden keşfetmeme sebep oluyordu. Gerçi gerçek gücümüz ve karakterimizi zorlukların üstesinden gelirken keşfederiz nihayetinde..Beynimde sırlanan bu cümlelerinden içinden bir anlığına çıktım. Farkında olmadan ayaklarım beni götürmüş; çöp konteynerının olduğu çıkmaz sokağa doğru gidiyordum ki  genç sarı saçlı ,siyah deri sırt çantalı bir adam ve arkasından küçük bir kız kasabanın çıkışına doğru koşuyorlardı. Dikkatlice baktığımda o küçük kızın Amelia olduğunu fark ettim.Beni tuzağa düşüren adam o olmalıydı.Peki ama Amelia neden o adamın peşinden koşuyordu ?

ARKADAŞLAR ÖNCELİK İLE KİTABIMI OKUDUĞUNUZ, BEĞENDİĞİNİZ VE YORUMLAR YAZDIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.İNTERNET BAĞLANTIM NEDENİ İLE BÖLÜMÜN YAYINLANMASINDA BİRAZ GECİKME OLDU.BU YÜZDEN SİZDEN ÖZÜR DİLİYORUM.TEŞEKKÜR EDERİM...

Yayınlanma Tarihi :26.10.2015


PEŞİMDE ZOMBİ VAR (TAMAMLANDI )Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ