7. Bölüm-Zarf

40 5 0
                                    

Mutfaktan çıkıp odaya yöneldiğimde kapı çaldı. Kuzey de duymuş olacak ki koşar adımlar ile kapıyı açmaya geldi. Hey ev sahibi ben değilim kapıyı tabii ki de o açacak. Kapıyı açtığında karşımızda tanımadığım bir adam duruyordu. Üniformasından bir postacı olduğu belliydi. Kuzey' e bir zarf gelmişti. Bir kağıda imzasını attı ve teşekkür ederek kapıyı kapattı. Salona geçtiğimizde zarfı açtı ve okumaya başladı;

~~~~~~~~~~~~~~~~

Mutluluk insanın içini kıpır kıpır eder. Kişi her zaman bu duyguyu yaşamak, tatmak ister. Ama insan hep mutlu olacak diye bir kaide yok. Elbet herkes üzülmüştür. Kayıplar ve acılar yaşamıştır. Hüzün, tadı kötü, hissi iç yakan bir duygudur. Kimileri alışmıştır bu duyguya, hissettiğinde içlerinden hiç bir şey eksilmez. Fakat kimisi hissettiği bu duyguyu daha tanımıyor ve garipsiyor. İlkler her zaman tuhaf hissettirir ama ilk sefer yaşadığın şeyleri öğrenir ve alışırsın. Öğrenmek, asla doymaz, sürekli daha fazla bilgiyi öğrenmeye ihityaç duyar. Öğrenmeye doymuş bir insan, bitmiştir. Bu yüzden daha yaşayacağımız onlarca ilk vardır ve bu ilklerin tuhaf hissettirmesine de daha sonra alışırsınız...

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Sevgili Oğlum Kuzey' e;

Sevgili oğlum, canım, ilk göz ağrım, bitanecik oğlum. Ben artık yaşlandım oğlum. Artık elimden hiçbir şey gelmiyor. Hiç bir işi yapamıyorum. Seneler önce bu holdingi sana bırakacağıma dair söz vermiştim. Sen de bana işleri daha çok büyüteceğini ve holdingi benden daha iyi işleteceğini söylemiştin. Ben sözümü yerinde tuttum. Sıra sende oğlum. Sözünü tutma sırası sende. Artık yaşın da geldi. Ancak evlenirsen bırakırım sana holdingi yoksa satacağım. Umarım sözünü tutarsın ve kendine layık olan senin seveceğin bir eşin olur. Sevgilerle baban...
~~~~~~~~

Ahh benim daha yaşım 18 ne evlenmesi ? Tamam Kuzey 19 yaşında olabilir ama bu onunda evlenme çağında olduğu anlamına gelmez.

Mektubun üzerine damlayan bir yaş ile kafamı kaldırıp ağlayan Kuzey' e baktım. Birden kötü olmuştum. Onu ilk defa ağlarken görüyordum. İçim gidiyordu.

"Kuzey ?" diyerek ona üzgün bir şekilde baktım.

"Biliyorum sarışınım benim ağladığımı görmeye alışık değilsin. Ama duygulandım. Bir anda içimden ağlamak geldi. Ben babamın yaşlanacağını tahmin etmezdim o hep benim gözümde o sözü verdiği yaşta kalmıştı. Şimdi bunu kendi ağzıyla dile getirmesi canımı acıtıyor meleğim. Ağlayıp içimi dökmek istiyorum." dediğinde bir anda yıkılıp, bir anda yıprandığını anladım. Ona sıkıca sarılarak avutmak istedim. İşe de yaramıştı.

"Tek mutluluk kaynanağım sensin sarışın. Seni kaybetmekten korkuyorum. Ben seni bir serçenin göz yaşı gibi seviyorum. Çünkü serçeler göz yaşı döktüklerinde ölürler. Bence babamın dediği çok mantıklı. Bir an önce evlenmeliyiz." dediğinde başımı kaldırıp ona şaşırarak baktım. Gözlerim dolmuştu. Ağlamaklı bir sesle;

"Daha erken değil mi bebeğim ? Biraz daha bekleyemez mi ? Mesela okulun bitmesini beklesek ? Zaten 2-3 ay kaldı mezuniyete. Olmaz mı ? Çünkü kendimi hazır hissetmiyorum. İlk sevgilim sensin ve ben bunun da tadını biraz çıkartmak istiyorum." dediğimde hafifçe başını salladı.

"Haklısın meleğim. Bekleyebiliriz. Sen ne zaman istersen o zaman. Kendini ne zaman hazır hissedersen." dedi ve başımı öptü.

"Teşekkür ederim bebeğim." dediğimde kaslı vücuduna biraz daha sokuldum. Daha şiddetli ve içime atarak ağlamaya başlamıştım.

"Ya ama sen neden ağlıyorsun sarışın ?" dediğinde burnunu çekti ve çenemden tutup başımı kaldırdı alnıma küçük bir öpücük kondurdu. Ellerimi yüzüne uzattığımda akmaya devam eden göz yaşlarını sildim. Ellerimi tuttu ve öptü. Yüzümdeki hüznün yerini içten bir gülümseme kaplamıştı.

Peki Ya Sonra ?(ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin