Caydırma Poitikası

10.9K 772 69
                                    

Keyifle okuyun...
Bu eve gelişimin ardından iki hafta geçmişti.  Kısa zaman da benim için bu aile öz ailem gibi olmuştu. Çok şanslıydım. Bazı çocuklara yapıldığı gibi beni geri götürmek gibi bir düşünceleri yoktu.
İki hafta da Poyraz'la bağlarımız iyice kuvvetlendirmiştik. İnci ise nerdeyse benimle yatıyor benimle kalkıyordu. Her sabah tatlı bir çiçek kokusu ve kalbimin üstünde bir ağırlıkla uyanıyordum. Bu ağırlığın ve güzel kokunun adı İnci'ydi. İnci'yi bu konuda defalarca uyarsam da bahanesi benim kâbus gördüğümdü ama bu eve geleli eskisi kadar sık kabus görmüyordum bu da İnci'yi yalancı çıkaran bir durumdu. Poyraz ve annesinin gerçekten haklı olduğunu şimdi daha iyi kavrıyordum. İnci tam bir sülüktü ama bu davranışları sevgisinden kaynaklanıyordu.
İnci yanımdan bir an olsun bile ayrılmadığı gibi ağzından büyüyünce benimle evleneceğini de düşürmüyordu. Aynı okulun birinci ana okuluna gittiği için teneffüslerde soluğu yanımda alıyor benimle konuşan her kızın ya saçını çekiyor ya da ayağına tekme atıyordu. Tüm okul da İnci sayesin de iki hafta da popüler erkek olmuştum. Sebebi de tenefüsteyken kantinde bir şeyler almak için sıra beklerken bir kız neredeyse düşüyordu düşmemesi için onu tutmak zorunda kaldım biraz fazla yakındık. İnci 'de Poyraz'la kantindeydi. İnci bizi sarmaş dolaş gördüğü an mavi gözlerinde alev çıkararak yanımıza gelip kızın saçlarını tutup çekmişti. Poyraz’la zor kurtardık kızı elinden. Kurtardık kurtarmasına ama çenesini unutmuştuk. Kantinin ortasında 'Ben büyük bir kız olunca Altay'la evleneceğim o benim' diyerek avazı çıktığı kadar bağırmaya başlamıştı. Poyraz ve ben donmuş kalmıştım. Kantinde ki herkes bize bakıp gülüyordu. O günden sonra adım hocalar arasında küçük damat olarak duyulmuş meşhur olmuştum. Garip olan kızlar o günden benden uzak duruyordu. Ne zaman bir kız arkadaşımla biraz yakınlaşmak istesem "Küçük sevgilin görmesin” diyerek dalga geçiyorlardı.
Artık İnci'nin benimle evleneceği fikrinden vaz geçirmeliydim çünkü bu söylemler beni olduğu kadar tüm aileyi de sıkmaya başlamıştı. Benim bu durumdan kurtulmak için iyi planlarım vardı. Caydırma politikası 'bakalım İnci hanım ne kadar dayanaklısın. Ve bakalım bu politikam ne kadar işe yarayacaktı?
Poyraz'la odam da ders çalışırken akşam yemeği için Dilara abla bizi çağırmıştı. Mutfağa indiğimiz de Kuzey abi tüm heybetiyle masanın baş köşesine oturmuştu. Dilara abla sofrayı güzelce donatmıştı anlaşılan bizi bekliyorlardı. Ben Kuzey abinin sağ çaprazında oturmak için sandalyeyi çekince Poyraz'da benim yanımda oturmak için yanımdaki sandalyeyi çekti. İnci ayaklarını yere vura vura gelerek "Burası benim yerimdi abi " diyerek kolundan tutup çekiştirmişti.
"Nedenmiş üzerinde adın yazmıyor" dedi homurdanarak.
"Çünkü ben büyüyünce Altay evleneceğim o yüzden yanında oturmak bana düşer"  Poyraz'ın kaşı kıskançlıktan seğirmeye başlamıştı ama Kuzey ve Dilara abla oldukça tepkisiz her şey normal gibi davranıyordu. Psikoloğun tavsiyesini uyguluyorlardı ama henüz işe yaramış gözükmüyordu.
"Poyraz benim yanıma gel” Kuzey abinin otoriter sesi karşısın da Poyraz ses çıkarmamış Kuzey abinin yanına sessize geçip oturmuştu. İnci yüzünde zafer edasıyla yanımdaki sandalyeye çıkmış oturmuştu. Dilara abla çorbalarımızı servis yaptıktan sonra düşündüğüm planı uygulamaya başlamıştım.  İnci'nin kulağına eğilerek "İnci senden bir şey rica edebilir miyim?" Dedim fısıldayarak.
"Elbette" diyerek başını sallamıştı.
"Saatimi odamda komodinin üstünde unutmuşum getirebilir misin?"
"Tamam" İnci sandalyeden kalkmış koşarcasına merdivenlerden çıkarak gözden kaybolmuştu.
"Neler oluyor Altay? Neden İnci'yi yukarıya gönderdin" dedi Kuzey abi düz bir sesle.
"Kuzey abi ben İnci'yi bu evlilik düşüncesinden vaz geçirecek bir şey düşündüm işe yaraması için bana destek olmanız lazım. O yüzden onun bu konuşmayı duymaması saatimi getirmesi bahanesi ile gönderdim."
"Neymiş çok merak ettim." Diyerek Kuzey abi meraklı bakışlarını bana dikerken Dilara abla ve Poyraz'da eşlik etmişti. Kısaca planımı anlattıktan sonra Dilara abla ve Kuzey abi gülümseyerek, Poyraz ise" kahkaha atarak bana bakıyordu. İnci kısaca bir süre sonra yanıma gelerek kahverengi deri kordonlu saatimi bana vermiş sandalyeye çıkmış oturmuştu. 'Plan başlasın. 'Boğazımı temizledim. "Kuzey abi, Dilara abla İnci'yle evlenmek istiyorum ama büyümesini bekleyemem onunla kısa zaman da evlenmek için izin istiyorum" dedim. Bakışlarım İnci'ye kaydığında sevinçten ellerini birbirine vurmaya başlamıştı. Kuzey abi ise inandırıcı olması için kaşlarını çatmış biraz düşünür gibi yaptıktan sonra "tamam benim için sorun değil ama bu tek başına vereceğim bir karar değil abisi ve annesinden de izin alman lazım" diyerek çorbasından bir kaşık aldı.
İnci sevinçle sandalyesinden inip babasının yanına giderek boynuna sarıldığında nerdeyse kahsede ki çorba üzerlerine dökülüyordu.
"Kızım sakin ol"
"Özür dilerim canım içi babacığım çok mutluyum şuan. Gerçekten Altay'la evlenebilir miyim?" diyerek mavi boncuklarını babasına dikmişti.
"Elbette kızım, annen ve abinden de izin al bakalım." Babasının kucağından inip hızlıca annesinin yanına geldi.  "Canımın içi anneciğim Altay'la evlenebilir miyim?" Diye sordu.
"Evet kızım, abinde onaylarsa evlenebilirsin" Dilara abla gülmemek için kendini zor tutuyordu.
"Emin misin sonra vazgeçmek yok çok çabuk izin verdin "dediğinde Dilara abla bir an ne söyleyeceğini bilememişti. İnci annesini iyi tanıyordu. Annesi onun anlamsız isteklerini hemen kabul etmiyordu çünkü.
"Eminim kızım "diyerek yalancı bir tebessüm etmişti. Annesinden de izin alınca Poyraz'ın yanına giderek kucağına çıkmıştı.
"Canımın içi abiciğim Altay'la evlenebilir miyim?"
"Aslında hayır demem lazım ama evet diyorum bir yabancıyı senin yanında görmeye gözüm yok. Önce söz vermen lazım benden daha çok Altay'ı sevmek yok " dedi oldukça ciddi bir edayla.
"Ben seni çok seviyorum ki ama Altay'ıda çok seviyorum" diyerek mavi gözlerini yavru kedi gibi abisine dikmişti. Abisinin kucağından inen İnci koşarcasına yanıma gelip bana sarıldı. Bu kızın gerçekten sevgi dolu bir yüreği vardı ve bunu göstermekten de çekinmiyordu. Gözüm masadakilere kaydığında herkes gülmemek için kendini zor tutuyordu. O esna da İnci'den beklemediğim bir hareket geldi. İnci dudağıma küçük bir öpücük kondurmuş geri çekilmişti.
"İnci !" Dedim. Kuzey abi bir şey demese de yüz kasları gerginleşmişti. Dilara ablanın elinde kaşık havada kalmış Poyraz içtiği suyu masaya doğru püskürtmüştü. İnci ise yaptığı gayet normalmiş gibi
"Ne var babacığım sende annemi o şekil de öpüyorsun yanlış bir şey mi yaptım? Hem ben Altay'la evleneceğim" dedi. Kahretsin! Bunu nasıl düşünemedim. Poyraz'ın kahverengi gözlerinden kırmızı alev çıkmaya başlamıştı. Kimseden ses çıkmıyor herkes çorbaya odaklanmıştı. O sıra da telefon çalmış İnci "Fabian dayımdır "diyerek koşarak yanımızdan ayrılmıştı." Poyraz Fabian'dan bahsetmişti her gün bu saatlerde İnci'yi muhakkak arıyordu. İnci telsiz telefonu alıp masaya gelerek oturmuş konuşmaya devam ediyordu.
"Fabian dayı annem, babam Altay'la evlenmeme izin verdi."
....
"Ben Altay'ın ilk öpücüğünü çaldığım için onunla evlenmek zorundayım" dedi masumca.
....
Seni seviyorum Fabian dayı"
....
"Dayım seni istiyor" diyerek telefonu Dilara ablaya uzattı İnci. Dilara abla sofradan kalkıp içeriye gittiği sıra da Kuzey abinin cep telefonu çalmıştı. Kuzey abi pahalı telefonunu ceninden çıkararak
"Bora "dedi sıkıntılı bir sesle. Bu Poyraz ve İnci'nin Trabzon'daki dayısı olmalıydı. Bir süre havadan sudan şeylerle konuştuktan sonra Kuzey abi telefonu İnci'ye uzatmıştı.
"Dayın seni istiyor" İnci telefonu eline aldı.
"Dayıcığım"
...
“Biliyor musun ben Altay'la evleniyorum."
.....
"Seni unutmadım dayıcığım ama sen beni bırakıp gittin. Ağaca çıktım ama gelip beni kurtarmadın. Altay geldi o yüzden onunla evleneceğim." dedi oldukça kararlı gözüküyordu.
....
"Dayı ama ben seni hâlâ çok seviyorum"
...
"Baba seni istiyor" Diyerek telefonu Kuzey abiye uzattı. Poyraz'la göz göze geldiğim de Poyraz kahkahayı patlatmıştı. Şimdi neden Trabzon'dan İtalya'ya kadar meşhur olduğumu daha iyi anlıyordum. Kesin evlatlık alınacağım zaman da herkese bu şekil de haber vermişti. Dilara abla konuşmayı bitirince yanımıza gelmiş sandalyeyi çekip oturmuştu. Sonunda akşam yemeğini bitirebilmiştik. İnci , bebekleriyle oynamak için odasına gidince mahcup bir şekil de başımı öne eğdim.
"Özür dilerim bu planı yaparken İnci'nin beni öpeceği aklıma gelmemişti. Sanırım bu plandan vazgeçmeliyim."
"Özre de plandan vazgeçmene de gerek yok Altay. Bu bizim için çocuklarımızın yanında daha dikkatli davranma konusunda uyarı da olmuş oldu. Size de ilerisi için kulağınıza küpe olsun."
"Bin nasihat bir musibet Kuzey" Dilara ablanın iğneleyici sözlerinden sonra Kuzey abi yüzünü hoşnutsuzca ekşitti.
Akşam yemeğinden sonra odama çekildim. Allahtan hafta sonuna girmiştik. Önümde iki gün vardı İnci'yi bu iki günde bu takıntısından vaz geçirmeliyim hepimizin huzuru için.
*****
Sabah kalktığım da ilk işim kendimi ılık suyun altına atmak oldu. İki hafta geçmişti  bir rüya da gibiydim benim de bir ailem olmuştu. Üstelik bana koşulsuz sevgiyle kucak açmışlar yalnızlığımı paylaşmışlardı. Banyodan çıkıp beyaz havluyu belime sardım. Odama geçtiğim de İnci'yi karşımda bulmam bir oldu. Üstelik uydurduğum yatağımın üzerinde oturmuş pikeyi buruşturmuştu. Yetimhaneden gelen bir alışkanlık olarak yatağım uydurduğumda kendim dahil kimsenin oturmasına izin vermezdim. Bu benim için bir saplantıydı be istemsiz geriliyordum. Bir kaç adımda yanına gidip küçük ellerini avuçlarımın içine aldım. Onun sevgi dolu kalbini kırmak istemiyordum. Eğer bugün buradaysam onun sayesinde buradaydım.
"İnci benimle evlenmek istiyorsan ilk kural kesinlikle odama kapıyı vurmadan girmiyorsun. İkinci kural yatağıma kesinlikle oturup kırıştırmıyorsun. Üçüncü kural bundan sonra her istediğimi yapıyorsun tamam mı?" İnci'nin o kadar masum bir bakışı vardı ki gözlerinde bana karşı olan sevgisini yüreğimin derinliğin de hissedebiliyordum.
"Tamam "
"Şimdi odamdan çıkarsan üzerimi giyeceğim"
"Hı hım" diyerek boynuma sıkıca sarılmıştı. Bu işin içinden nasıl çıkacaktım? Umarım yüzüme gözüme bulaştırmazdım.
İnci odadan çıktıktan sonra üzerimi giyip salona inmiştim. Tüm gün boyunca İnci'yi benimle evlilik düşüncesini kafasından atması için bütün ayak işlerimi ona yaptırmıştım. Poyraz'la dışarıya çıkınca onu yanımıza almamış karım olacaksa evde kalıp beni beklemesini istemiştim. Sonra ki gün de aynı geçmişti. Tüm zamanımı beraber geçirsek de yapabileceğini düşündüğüm şeyleri ona yaptırmış Dilara abladan yardım almamasını istemiştim. Oyun oynamasına çizgi film seyretmesine müsaade etmemiş sürekli ondan ufak tefek şeyler yapmasını isteyerek caydırma politikası izlemiştim. Kuzey abi ve Dilara abla sadece sakince bizi uzaktan gözlemlemişti. İnci iyice pes etmeye başlamıştı çünkü bu iki günde onu tüm sevdiği şeylerden mahrum etmiş parka bile gitmesine müsaade etmemiştim.
Anne banasından yardım istediğinde ikisi de bana destek olmak amacıyla Dilara abla "Madem Altay'la evleneceksin onun dediğini yapmak zorundasın. Ben babanın her istediğini yapıyorum" diyerek beni destekleyici sözler sarf etmişti. İki günde iyice bıktığını görebiliyordum. Gülen güzel yüzü solmuş somurtmaya başlamıştı.
Salonda oturduğum sıra da İnci somurtarak yanıma gelmişti.
"Neden her şeyi sadece benden yapmamı istiyorsun da Poyraz'dan istemiyorsun" dedi.
"Çünkü Poyraz'ın abisiyim ama sen benim karım olacaksın o yüzden her şeyimle sen ilgilenmek zorunda olduğun için buna alışmalısın. Ama abin olursam bundan sonra Poyraz gibi seninle de istediğin gibi zaman geçirebilirim. Beraber luna parka gider, çizgi film seyrederiz. Oyun oynar alış verişe çıkarız. Üstelik benim her şeyimle ilgilenmek zorunda da kalmaz yorulmazsın. Ama sen benimle evleneceğin için bunları yapamıyoruz" İnci sanki karşımda bir çocuk yokmuş gibi kaşlarını çatmış bir süre düşünmüş... Düşünmüştü.
Sonra da "Tamam artık seninle evlenmek istemiyorum o yüzden Altay abim olabilirsin"(İnci'nin düşüncesi ben büyük bir kız olana kadar)
"Seni çok seviyorum Altay. Dayım gibi beni bırakıp gitmeyeceğine söz ver. Eğer seninle evlenirsem beni bırakıp gitmezsin sandım" dedi dudaklarını bükerek. Çünkü babam annemi bırakıp hiç gitmedi "İnci küç0k dudaklarını sarkıtmıştı. Gözyaşları yanaklarından süzülmeye başlamıştı. O zaman anladım ki Bora dayısının İnci'nin üzerinde büyük bir etkisi vardı ve bu boşluğu benimle doldurmaya çalışıyordu. İnci sayesinde benim kalbimde ki hissettiğim aile boşluğu dolmuştu ben de onun dayısının kalbinde bıraktığı boşluğu doldurabilirdim.
"Söz İnci seni asla bırakıp gitmeyeceğim.O yüzden benimle evlenmene gerek yok. Abi olarak hep senin yanımda olacağım kalbimde senin yerini kimsenin almasına izin vermeyeceğim" Ağlama artık dedikçe daha çok ağlamaya başlamıştı.
"Kalbinin üzerinde bende başka kimsenin uyumasına izin verme. Ben hep dayımın kalbinin üstünde uyurdum ama o gitti şimdi Bulut var onu yatırıyor kalbinin üzerine" Söyledikleri hıç kırıklarına karıştığı için söylediklerini zar zor anlıyordum.
"Söz İnci kalbimin üzerinde sadece sen uyudun başkasının uyumasına izin vermeyeceğim." diyerek sırtını sıvazladım.
Gözüm merdivenlere kaydığında Kuzey abi ve Dilara abla tebessüm ederek duygulu gözlerle bana bakıyordu. Sanırım caydırma politikası işe yaramış İnci beni abisi olarak kabul etmişti.

****
Günler günleri kovalıyordu tam iki ay geçmişti.  Özalpların tamamiyle bir üyesiydim onlara anne baba diyemiyordum. İstediğim gibi  beni nüfuslarına almamış koruyucu ailem olarak kalmıştı. Bu durumu anlayışla karşılamışlardı. Poyraz'la sanki beraber büyümüş gibi iyi anlaşıyorduk aynı okula gittiğimiz için zamanımızın çoğu beraber geçiyordu. Bu kısa zaman da en iyi arkadaşım dostum, kardeşim olmuştu.
İnci için bir abi olmuş gözüküyordum bu durum herkesi rahatlatmıştı. Hâlâ düzelttiğim yatağa oturma alışkınlığından ve odama pat diye girme alışkanlığından bir türlü vaz geçiremesem de ağzından benimle evleneceğine dair tek kelime çıkmıyordu.  O yüzden evde herşey normal seyrine dönmüştü. Beraber luna parka ,sinemaya gidiyor onun her şeyiyle ilgileniyordum. Bir keresinde bana sarılarak "iyi ki varsın "dedi.
İnci'nin dayısı iki günlüğüne gelmiş onunla tanışma fırsatı da bulmuştum. Gerçekten İnci'nin dayısına bayağı benziyordum iyi ki de benziyormuşum belki de bugün bu sevgi dolu ailenin içinde olamazdım. Dilara abla bana aile albümünü göstermiş tek tek hepsini tanıtmıştı. Onlardan o kadar çok bahsetmişti ki onları tanımış kadar olmuştum. Bir hafta sonu Trabzon'a ailece gidip Kuzey abinin ve Dilara ablanın ailesiyle de tanıştım. Beni kendi öz torunlarıymış gibi bağırlarına bastılar sevgi şefkat göstermişlerdi. Ruhumda ki yaralarımı iyileştirmeme yardımcı olmuşlar kimsesizliğimi unutturmuşlardı.
İnci'nin meşhur İtalyan Fabian dayıyla da tanıştım sonunda. Hafta sonu için eşi ve çocuklarıyla gelmişti. Fabian dayı sevdiği kız için Müslüman olmaya bile razı olmuş esmer uzun boylu heybetli bir adamdı. Günün birinde benim de karşıma tüm hayatımı kökten değiştirecek biri çıkacak mı diye içten içe merak ediyordum doğrusu.
***
Yatmadan önce İnci'nin odasına uyanmaması için girmiştim. İnci pembe ayılı pijamalarını giymiş yatağında melekler gibi uyuyordu ama üzeri açıktı. Artık kış aylarına girmiştik evde kalorifer her yeri ısıtsa da üşütüp hasta olabilirdi. Pembe yorganıyla üzerini örttüm. Bu kız tam bir pembe hastasıydı. Annesi tüm mobilyalarını pembe almıştı. Kollarında sarıldığı ayı bile pembeydi.
Elim saçlarına gitmiş ipek gibi yumuşak saçlarına dokunmaktan kendimi alamamıştım. Aklıma Fabian dayıya İnci'yi benimle evlilik düşüncesinden nasıl vazgeçirdiğimi anlattığım da bana söyledikleri geldi. 'Altay çocukların dünyası biz yetişkinlerden çok farklı akıllarından ne düşünceler geçtiğini bilemezsin. Sende on dört yaşında bir çocuksun ama özellikle İnci'nin yaşında bir çocuk için ve İnci için söylüyorum, İnci seni abi olarak kabul etti ama önemli olan kalptir. Kalbimize kaç yaşında olursak olalım ona hükmedemeyiz. Tanıdığım İnci bu tür küçük oyunlara kanmayacak kadar zeki bir çocuk eğer , annesine sevgi konusunda biraz çektiyse dikkat et kandırılan sen olma ve bu söylediklerimden özellikle Hayal'e bahsetme' dediğini hatırladım. Trabzon'a gittiğim de Kuzey abi ve Dilara ablanın hikayesini masal gibi anneannemden dinlemiştim. Ama anlatırken anlatmadıkları bir şeyler olduğunu da çok iyi biliyordum. Belli ki kötü şeyler yaşanmıştı anlatıp eski kötü anıları hatırlamak istemiyorlardı. Anlattıkları kadarı ile gerçekten aşkları bir sürü sınavdan geçmiş şimdi mutluluklarının keyiflerini çıkarıyorlardı.
'İnci umarım Fabian dayının söyledikleri sadece bir varsayımdan ibarettir. Hayatta en son istediğim şey bile değil bir gün bu küçük kalbinin benim için üzülüp incinmesiydi.

12 yıl sonra...

Evet arkadaşlar bir daha ki bölüm büyüyorlar.Çocukluklarından bahsettim.Bu bölümler önemli bölümlerdi.Lütffeeeeen düşüncelerinizi yazın ilk kitabımı okuyanlar özellikle bir sizden ikisi arasında bir değerlendirme yapmasını bekliyorum.

Fırtına Esintisi(kitap Oldu) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin