25•|Güven&Sadakat|

Start from the beginning
                                    

••

"Pera... Uyan kuzum." dedi ipeksi bir ses, mutlulukla. Gözlerimi aniden aralayınca, yabancı bir yatakta dünden kalan elbisemle uyuyakaldığımı; bir de üstüne benim enerjim ne kadar düşükse, uyandırma alarmım görevi gören Masal da bir o kadar enerjikti. Dün geceden farklı olarak üstündeki elbise ve ceketi de onun gibi cıvıl cıvıldı. Niye geceden kalma gibi hisseden bir tek ben vardım? Başucuma bir poşet ve yanağıma kocaman bir öpücük koyup tekrar konuşmaya başlayınca, cidden uykum kaçmıştı. "Ooo, hiç oluyor mu Pera'cık! Biz gittik sabah hepimize elbise getirdik, üstüne kahvaltı yaptık, şimdi de Deniz ve Rüzgar'la tiyatroya geçeceğiz. Toprak'la Çınar da alışverişe gidecek. Tansu zaten işe geçti, bence sende kalk ve yan evdeki sevgilini uyandır..." dedi ve tekrar öptü, bu sefer sağ yanağımdan. Gerinirken yarım ağız görüşürüz demiştim, beni tanıyorlardı- sabah insanı değildim. Ancak misafir olduğum bir evde de yayılıp yatamayacağımdan hızla ayağa fırlayıp lavaboya yöneldim. Hafif bir göz kararması ve baş dönmesi... Her ayağa kalkışımda bunu yaşadığım ama yine de alışamadığım gerçeğini kabullenerek yüzümü yıkadım. Cidden bok gibiydim, o kelimenin temsili haliydim. Belki de Poyraz o yüzden akşam evine almamıştı beni. Konuk olarak yattığımız odanın tuvaletini karıştırmaya başladım büyük umutlarla. Belki bir krem, belki kapatıcı, belki de parfüm? Çantamı bulup kendime gelene kadar beni idare edecek herhangi bir şey.

Hah! İşte bu! İkinci çekmecede bulduğum BB krem kurtarıcım oldu, muhtemelen benim gibi korkunç görünen konukları için koymuşlardı Koç Ailesi. İşim bitince kendimi daha iyi hissediyordum, aslında berbat değildim. Sadece bir bardak portakal suyu ve ağrı kesiciye ihtiyacım vardı, o kadar. Kızların- muhtemelen Deniz'in seçtiği bordo kazakla pantolonumu giyince kendime güvenim geldi bir anda. Saçımı omuzlarıma saldım ve dün gece giydiğim topuklularla birlikte, giydiğim ceketi de geçirdim üstüme. Aynadaki kadın, sevgilisini öpücüklere boğarak uyandırmaya hazırdı.
Tabi, kapısının önünde; acaba onu uyandırmadan içeri nasıl girerim? sorusunun cevabını bulmaya çalışan Pera'ysa hiç hazır değildi sevgilisini öpücüklere boğmaya. Değildi çünkü eve girmek için kapıyı çalmak zorunda kalacaktı.
Düşün Pera Arslan, bir şekilde girmelisin... Açık bir pencere? Ah, bu zenginlerin evlerinde pencereler açılmazdı. Peki kitaptaki en eski taktik? Şu 'paspasın altına anahtar koyma' geleneği? Zenginler, hep yapardı bunu, her filmde görüyordum. Denemeden bilemezdim. Çömeldim ve siyah paspasın sağ köşesinden kavradım. Yapışmıştı... Belki bu da bir taktikti? Hırsız kültürlü bir sinema sever olup benim düşündüğümün aynısını yapıp kaldırmaya çalışabilirdi, sırf onu caydırmak için zor kalkıyor olabilirdi. İki elle kavrayıp tüm gücümle yerden çıkarttım ve-! Kapı bir anda aralandı. Poyraz muhtemelen sesimden dolayı uyanıp, sabahın köründe gelen beceriksiz bir hırsız mıyım diye kontrol ediyordur herhalde diye düşünürken karşımda bulduğum sonuç Poyraz'ın tam zıttıydı. Badem rengi saçlar, iyi uyuduğunu belli eden parıltılı gözler, kırmızı yanaklar. Bunlar Mercan'a aitti, bana benzeyen kıza, yeni stajyere. Beni görüp telaşlanmış gibiydi, gözümü yüzünden ayırıp giydiklerine çevirince; üstündekilerin hepsinin Poyraz'a ait olduğunu gördüm. Ciddi misin tanrım? Mercan niye sabahın köründe, sevgilimin evinden, sevgilimin en sevdiğim tişörtlerinden birini ve dar bir eşortman altını giymiş halde sıvışmaya çalışıyordu? Canına mı susamıştı!
Şoktan açık kalan ağzımı kapattım- ve elimde tuttuğum pahalı paspası yere bıraktım. Yüzünde hemen buradan gitmek istediğini anlatan bir ifade vardı. O da benim gibi şoktaydı. "Mercan." diyebildim sadece. Ağzım daha fazla kıpırdayamadı.

"Pera, Poyraz uyuyor." Bana tatlı bir gülümseme atmaya çalıştı, sanki evinden çıktığı adamın sevgilim olduğunu bilmiyor gibi. Bu ne küstahlık! Poyraz... Poyraz Bey'e nolmuştu? Dün gece ünvanları yıkmışlar mıydı? "Benim gittiğimi söylersin, bence uyandırma, dün gece çok yoruldu."
Dün gece çok yoruldu. Bu cümleyi ögelerine ayırıp zamir ve edatların parçalayarak bu kıza yedirirdim ben! Ne dediğini duyuyor musunuz! Bence uyandırma, gittiğimi söylersin. Kimsin kızım sen! Dün gece benimle olan adamı nasıl bir sahiplenmedir bu!
Aslında.. Bütün gece birlikte değildik. Ama bu kadarda şerefsizlik beklemezdim Poyraz'dan. Gözlerimi devirdim o görmeden ve kafamla onayladım onu. "Tabiki de söylerim." derken kafa derisini yüzüp ondan çanta yapmıştım. Karaktersize bak... Seninle daha sonra hesaplaşacaktık. Şimdi öncelikle sevgili Poyraz'ı öldürmeliydim.
O gidince sinirle ve büyük umutlarla kaldırmaya uğraştığım paspası tekmelemeye başladım. Salak kafalı Pera, senin değil onun bunları yapması gerekirken hala peşinden koşturmak yerine koştuğuna inanamıyorum! Bir de böyle yapan kızları eleştirirdin, al, aferin, sen de onlardan biri olma hakkı kazandın!
Ama ben n'apacağımı biliyordum, beni böyle bir duruma düşürdüğü için onu pişman edecektim... Ayrıca evinden çıkan stajyerinde hesabını peşin peşin verecekti. Aklımdakini gerçekleştirmek için mutfaktan bir bardakla su alıp başucuna gittim. Kapıyı ayağımla itekleyince gördüğüm muhteşem manzaradan etkilenmemeye çalıştım. Sadece boxerıyla uyumasına bayılıyord- Ne diyorum ben! Elimdekileri komidinine koydum ve çalışma odasına girdim sessizce. Sarı, klasik bir yapışkanlı kağıdın üstüne içimdekileri en iyi şekilde açıklayan cümleleri döktüm. Odasına geri dönüp bardağın üstüne yapıştırırken uyanır gibi oldu ama hızlıca evden dışarı koşarak yakalanmadan hallettim işimi. Belki de Tansu'nun yanına şirkete geçer ve içimi ona dökebilirdim- sonra da kızlarla buluşur hepimiz birlikte kuaför günü yapardık? Topu Poyraz'a attığım için mutluydum, üstümden büyük bir yük kalkmış gibiydi... Tabi içimi kemiren fareler hala duruyordu ama ondan birkaç bin adım ilerleme görene kadar susturmayı tercih ettim kötü hislerimi. Poyraz Çakır'ın binlerce kilometre yapması gerekiyordu, kalbime giden yolu aşmak için.
Taksi bulmaya çalışırken içten içe gülüyordum, acaba ona bıraktığımı görüp ne hissedecekti? Notu hatırlayıp duruşumu dikleştirdim, güzel bir cevabı hak ediyordum.
"Sana ilişkimiz hakkında verebileceğim tek bir tavsiyem var, o da, üstüne bir bardak su içmen, soğuk olandan özellikle. Ah, bu arada, Mercan gittiğini sana söylememi istedi, onu kontrol edip, giysilerini geri almak için geri aramalısın. Bilirsin, kadınlar ilgi ister, aranızı açma. -Pera."

Dört Renk Dört Ton (DÖRT RENK SERİSİ 2)Where stories live. Discover now