iki

661 62 19
                                    

"Bence fazla ateşli."

Mandy bunu söylediğinde Mickey dönüp "Gerçekten mi?" dercesince kaşlarını kaldırdı. Mandy de bunu görmeyi bekliyormuş gibi, pis pis sırıttı.

"Hadi ama. Onu hâlâ seviyorsun. Onu sevmeyi hiç bırakmadın."

Başını abisinin omzuna yasladı. Bunu yapması Mickey'i daha iyi hissettirmişti ama belli etmemek istercesine yüzünü buruşturdu ve parmaklarının arasında tuttuğu sigarayı, sanki ölümsüzlüğün sırrı yazıyormuş gibi incelemeye başladı. Merdivenlere oturmuş, gelen geçene aldırmadan tütün ve alkolün en geniş gösterimlerinden birini sergiliyorlardı. Gelen geçenin de onlara aldırdığı yoktu zaten. Bitmek üzere olan sigaradan son bir nefes aldı, turuncu alevi çektiği nefesin etkisiyle son kez parladı ve söndü. Mickey merdiven basamağında bitmiş sigarayı söndürdü ve yenisine uzandı. Hava kararmak üzereydi, çakmağını bir türlü bulamadı.

"Mandy..."

Mandy transa geçmiş gibiydi, çakırkeyif olmaya başlamış diye düşündü.

"Hey, Mand."

Omzunu hareket ettirip Mandy'i kaldırdı.

"Çakmağı versene."

Mandy, delirmiş gibi sırıtmaya başladı.

"Bir şartım var."

"Sikeyim."

"Hey..." Mandy duruşunu dikleştirdi.

"Onu hâlâ sevdiğini itiraf edeceksin."

Dilinin dolanmasından ve gözlerinin kaymasından, biraz fazla kaçırdığı belli oluyordu.

"Kimi?" diye sordu Mickey, umursamaz bir tavır sergilemeye çalışarak.

"Ian."

Mickey tekrar etti.

"Ian."

Ismi bile gözlerinin dolmasını sağlamış ve boğazında tanıdık bir yumru oluşturmuştu. Mandy hâlâ beklenti dolu gözlerle onu süzüyordu.

"Bir daha benimle içmene izin vermemeliyim. Sikeyim, ergen bir kıza dönüşüyorsun."

"Söyle."

Mickey ensesini kaşıdı. Mandy boş şişelerden birini eline alarak şarkı söylemeye başladı.

"Söyle söyle, beni sevdiğini söyle."

"Gerçekten aptalsın, Mand. Bir Gallagher'a aşık olmak için kafayı yemiş olman gerekir."

Mandy'nin gözleri kayıyordu.

"Senin de kafanın pek yerinde olduğu söylenemez."

Söylersem, siktiğimin çakmağını verecek misin?"

Mandy başını salladı.

"Ama bir şartla..." Abisinin başını tutup kendisininkiyle aynı hizaya getirdi.

"Gözlerime bakarak söyleyeceksin."

Mickey başını, ellerinin arasından kurtardı.

"Onu sevdiğin kişinin gözlerine bakarak yapman gerekir geri zekâlı, sarhoş kız kardeşininkilere bakarak değil."
Mandy öyle çok kıkırdadı ki, Mickey karnının ağrıdığını düşündü.

"Oops."

İki kardeş bir süre sessiz kaldılar.

"Onu seviyorum, Mand. Onu herhangi bir kelimenin hislerimi açıklayamayacağı kadar çok seviyorum. Onu kalbimin içinde neler döndüğünü anlayamayacak kadar çok seviyorum. Onun hakkında o kadar çok düşünüyorum ki, baktığım her yüzde ondan bir iz görüyorum. Ona öylesine bağlıyım ki, zihnimden nasıl atabileceğimi bilmiyorum. Onu düşünmeyi nasıl kesebileceğimi, canımın yanmasını nasıl önleyebileceğimi bilmiyorum. Bu mümkün olabilir mi, Mand? Birini bu denli çok sevmek, mümkün olabilir mi?"

Mandy gözlerini yere dikmişti. Mickey dolan gözlerini, kardeşi fark etmeden sildi.

"Ondan benimle evlenmesini isteyeceğim."

Mickey kardeşine baktı.

"Ne yapacaksın?"

"Lip. Ondan benimle evlenmesini isteyeceğim."

"Hadi ama..."

Mandy ayağa kalktı.

"Bu söylediğin saçmalık! Mandy! Tanrım, en azından çakmağı verseydin..."

Mandy koşmaya başladı. Mickey üzerini silkeleyene dek, Mandy sapağı dönmüştü bile.

***

"Lip Gallagher! Dışarı çık. Konuşan benim! Senin tek ve biricik aşkın. Lip! Hayır..."

Mickey, Gallagher evi görüş alanına girdiğinde Mandy eğildi. Tekrar doğrulduğunda iki elinde de yumruk büyüklüğünde taşlar vardı.

Ben ne tek aşkınım..."

Kırılma sesi duyuldu.

"Ne de biriciğim!"

Kırılma sesi tekrar yakılandı.

"Siktir!"

Evin ışıkları yanmaya başlamıştı. Kapıdan ilk çıkan Fiona oldu.

"Mandy?"

Kırılan camların ardında siluletler belirmeye başladı. Mickey dikkatlice baktığında, aylardır görmekten köşe bucak kaçtığı gözlerle karşı karşıya geldi.

Ian.

Neler oluyor dercesine kaşlarını kaldırdı. Mickey, onun kendisiyle böyle rahat göz teması kurmasına şaşırsa da, belli etmedi ve omuzlarını silkti. Mandy, Lean On'u söylüyor, bir yandan da çıldırmış gibi dans ediyordu. Gözlerini kardeşine çevirip içkinin verdiği cesarete lanet etti ve ona doğru hamle etti. Bir kaç adım ilerlemişti ki, Lip'in kollarını kardeşine doladığını gördü.

"Mandy... Haydi, içeri geçelim. Tamam, buradayım. Evet, seninle evleneceğim. Evet, düğünümüz sahil kenarında yapacağız.
Tanrım, herkes bize bakıyor. Evet, içki de olacak."

İçeri girdiklerinde arkalarından kapıyı kapattılar. Mickey şaşırtıcı bir şekilde, kardeşinin sesinin kesilmesine rahatladı ve arkasını döndü. Dönmesiyle, sol koluna dolanan parmakları hissetmesi bir oldu. Yavaşça, parmakların sahibinin kim olduğunu öğrenebilmek için başını ardına çevirdi. Bakışlarının ait olduğu gözler, gözlerine değdiğinde gülümsedi.

"Biraz konuşmamız gerekiyor."

Beyninden vurulmuş gibi hissediyordu. Başını sallamakla yetindi.

"Öncelikle, ne kadar kötü bir şekilde içki koktuğunu konuşmamız gerekiyor."

İkisi de gülümsedi.

"Seni özledim."

"Siktir, seni özledim."

Ian kollarını Mickey'nin boynuna doladı. Mickey gözlerini gökyüzüne çevirdi.

Yıldızlar gözüne hiç bu kadar güzel görünmemişti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 09, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GALLAVICH - ONLY ONE MORE TIME Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin