bir

1.4K 91 28
                                    

"Onu seviyor musun?"
"Belki, bilmiyorum."

"Beni seviyorsun. Ve gaysın. Kabul et. Sadece bu seferliğine."

"Yapma..."
"Ne yapmayayım?"

Mickey'nin kafasında, saatlerdir dönen düşüncelerden sadece bir kısmı buydu. Yıkık inşaata gitmişti, eğer Ian pişman olur ve onu aramaya çıkarsa, bulmakta zorlanmasın diye. Ama 4. birasını açarken, bu ihtimal gittikçe zayıflamaya başlamıştı. Belki içki düşüncelerini bulandırıyordu, belki de gerçekten bitmişti.
Bitirdiği şişelerden birini kırık camdan dışarı fırlattı. Aşağıdan cılız bir parçalanma sesi geldi. Olanları birleştirip düşününce, gülmeye başladı.

"Göz geçirelim, önce ben orospu çocuğu gibi davrandım, sonra o orospu çocuğu gibi davrandı, sonra herşey yolundaydı ve sonra bum! Orospu çocuğu Ian geri döndü. Tabii ayrılığımızın yağmurlu sikik bir havada, ikimiz de sikiliyormuş gibi bir yüz ifadesi takınırken olmasını beklemiyordum ama sarışın olanın elinde siktiğmin silahıyla beni kovalarken oradan ayrılmam, pek de dramatik olmadı hani."

Biranın dibinde kalan ve sıcak havanın etkisiyle iyice ısınmış olan son yudumlarını kafaya dikti.

"Ne bekliyordun amına koyayım! Ne bekliyordun! Hangi siktiğimin dünyasında yaşıyorsun? Hayatına drama sokma gibi bir lüksün mü vardı? Olay ne, biliyor musun? Drama sana soktu. İşte bu!"

Bağırmaktan incelen sesi, iyice zayıflamaya başlamıştı. Elinde tuttuğu son bira şişesini de camdan dışarı fırlattı. Gözü cama takılı kalmıştı. Bağırırken yüzünün aldığı sert hatlar, yavaşça yumuşamaya başladı.

"Hastalığını da, seni de sikeyim Ian." diye mırıldandı.

Öte yandan, Gallagher evinde de değişen bir durum yoktu. V ve Fiona mutfak masasına oturmuş, delirmiş gibi görünen Sammy'yi ikna etmeye çalışıyordu.

"Bence seni çöpe atmasında bir sakınca yoktu. Bir keresinde Kev'e sürpriz yapmak için çöp kutusuna çıplak bir şekilde girdim ve ona çöpü çıkarması için mesaj attım. Şok olmuştu. Eğlenceliydi."

Fiona gülmeye başladı.

"Sammy, abartmana gerek yok. Bu evde hep böyle şeyler yaşanır. Alışmadığın için sana tuhaf geliyor. Gallagher tarzı!" dedikten sonra V'ye beşlik çaktı.

"Bir tuhafsınız amına koyayım."

"Bak, Sammy..." dedi Fiona, ciddi bir ifade takınmaya çalışarak. "Onu öldürürsen, hayatının geri kalanını hapiste geçirirsin. Onu hapse attırırsan, kız kardeşi ve karısı büyük ihtimalle seni öldürür."

Sammy'nin yüz hatları gevşedi.

"Kimsenin seni öldüreceği yok, Sammy." dedi Ian, merdivenlerden inerken. Gözleri kızarmıştı ve zaten açık renkte olan yüzü, iyice beyazlamıştı.

"Seni çöpe attı amına koyayım. Hiç bir şey olmamış gibi hayatına devam edemezsin. Polise gitmelisin." dedi, buzdolabını açıp portakal suyunu yerinden alırken.

"Ian!"

"Ne var? Cezasını çekmeli."

Polis fikri Sammy'nin aklına yatmış gibi görünüyordu. Deli sırıtması yeniden yüzüne yerleşmişti.

"Hayır hayır, Ian, Mickey'e olan kızgınlığında Sammy'i kullanamazsın."

"Kadın geberecekti amına koyayım. Bu kadar kolay mı yani?"

Fiona ayağa kalktı.

"Hadi ama, sakın bana Sammy'i umursadığını söyleme."

"Hepimiz sakin olalım!" dedi V, ellerini çırparken. Herkes sessizleşmişti. V devam etti.

"Bakın, olayı anlatıyorum, Mickey'i arayacağım, gelip Sammy'den onu çöpe attığı için özür dileyecek. Ve bir daha bunu yapmayacağına dair söz verecek. Tamam mıdır?"

Ian başını iki yana salladı.

"Beş yaşında filan mısınız? Ayrıca o asla böyle bir şey yapmaz."

"Sonunda hapis olduğu sürece her boku yapar!"

"Ne yapacaksanız yapın amına koyayım." Masaya bıraktığı bardağı doldurup eline aldı.
"Sikimde değil."

Merdivenlere yöneldi ve yukarı çıktı. V çoktan Mickey'nin numarasını rehberinde aramaya başlamıştı.

***

"Beş yaşında gibi mi görünüyorum amına koyayım?"

Fion arkadan uyardı.

"Sadece yap, uzatma işte."

Mickey derin bir nefes aldı.

"Sevgili Sammy, seni siktiğim çöpüne attığım için özür dilerim. Öldün zannetmiştim amına koyayım."

Sol eliyle gözlerini ovuşturdu.

"Bir daha seni asla çöpe atmayacağım. Tamam mı?"

V gülmemek çin zor dayanıyor gibi görünüyordu. Aralarına girip Sammy'e döndü.

"Özrünü kabul ediyor musun?"

"Evet, evet... Benim gidip silahı teslim etmem gerek. Tek günlüğüne kiralamıştım. Olay çözüldüğüne göre, geri verebilirim." dedikten sonra kapıya yöneldi ve dışarı çıktı.

Fiona onun evden uzaklaşmasını izledi ve "Tahmin ettiğimizden kolay oldu!" diyerek V'ye beşlik çaktı.

"Silah teslim etmek diye bir şey yok ki amına koyayım" diye mırıldanırken, gözleri merdivenin yukarısına takıldı. Sarhoş olmasaydı, turuncu bir kafanın aceleyle oradan uzaklaştığına yemin edebilirdi. Tek saniyelik bir kararla merdivenlerden yukarı çıktı. Bu onun son şansı olabilirdi. V ve Fiona, doğru ağızla konuşmanın daima işe yaradığıyla ilgili saçma bir muhabbete girdiklerinden, Mickey'nin yukarı çıktığını farketmediler.

"Ian? Gördüm seni amına koyayım."

Ian, odalardan birine girmeye çalışıyordu. Mickey'i duyunca, yavaşça arkasını döndü.

"Ne istiyorsun?"

Mickey, ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Zihninin derinliklerinde bir ses, hemen orayı terk etmesini söylüyordu. Ama bir anda, ağzından kelimeler istemsizce döküldü.

"Seni."

Ian güldü.

"Romantik film setinde filan mıyız amına koyayım?"

"Hayır hayır, beni dinle..." Mickey, Ian'a yaklaştı. Ian kendini geri çekmedi.

"İstediğini düşün Ian. Sadece tek şey istiyorum, seni son kez öpmeme izin ver. Sonra siktir olup gideceğim. Son bir kez, tamam mı? Sonra sen istemediğin sürece karşına bile çıkmam."

Seni son kez öpmeme izin ver mi? Eğer bu sözleri başkasından duysaydı, büyük ihtimalle kıçıyla gülerdi.

"Sadece son bir kez daha..." diye mırıldandı Ian, yüzünü Mickey'e yaklaştırırken. Hastalığı yüzünden mantıklı düşünemiyordu ve bunun Mickey'e zarar vermesine katlanamazdı. Ondan uzak duracaktı, ta ki daha iyi olana kadar. Mickey'nin dudaklarını dudaklarında hissedince, düşünmeyi kesti. Bundan sonrasında isterse dünya yok olsun, umurunda olmazdı. Şuan Mickey onu öpüyordu, onun yanındaydı, önemli olan da buydu.

Bazı küfürlerin tam çevirisi olmadığı için, en yakın anlamlarını kullandım. (I don't give a fuck - Sikimde değil) gibi. Multimedia fazla alakasız oldu farkındayım ama bu çizim gerçekten, fazlasıyla güzel.

GALLAVICH - ONLY ONE MORE TIME Where stories live. Discover now