Ben bir süper kahramanım

2.2K 845 196
                                    

İnsanı insan yapan nedir?
Akıl  ruh ve yahut vücut
Hayır! yaşama sebebidir
Yaşamında taşıdığı umut!

Eve geldiğim o günden sonra uzunca bir zaman her şeye küsüverdim. Daha doğrusu bütün hayattan soğudum. İnsan bir şeylerini kaybedince kimseyle konuşması gelmiyor hiç bir şey yapmak istemiyor. Sanki günler kendini tekrar edip aynı ızdırabı defalarca yaşıyorsun. Belli bir süre sonrada alışıyorsun. Gel zaman git zaman odayada hiç dokunmadım. Çoğu gecelerde uyumak için yatağı bile bozmuyordum. Bütün zamanımı boş duvarlara bakarak geçiriyor kendi kendimle hesaplaşıyordum. Kendime gelmem altı ayı buldu. Bu zaman zarfında ne dünya benimleydi nede ben dünya ile beraberdim. Eninde sonunda ne kadar acı çeksekte ne kadar ümidimizi yitirsekte gerçeğe alışmak zorunda kalıyorduk. Yavaş yavaş etrafımı gözlemeye başlıyor evin içindeki herkesi tanımaya çalışıyordum.

Evimizde tonton bahçıvanımız vardı. Garip daha önce onu hiç farketmemiştim. Gerçeği söylemek gerekirse hala daha adını bildiğimi söyleyemem. Ama bu eve geldiğimden bu yana her gün beni odamda ziyaret etti hemde hergün hiç yılmadan. Öyleki bazı zamanlar onu buradan kovmama rağmen. Ben ne yaptıysam o hiç yılmadan usanmadan benimle ilgilendi. Bir nevi aramızda stockholm sendromu yaşanmaya başladı. Birimiz esir birimizde zorba gibiydik.

Günlerden bir gün odaya geldi tekrar o guleryüzünü gösterdi. Şişman yanaklarının altında komik bir gulumsemesi vardı. Güldük bembeyaz dişleri ortaya çıkıyor gözleri kısılıyordu. Ve her konuştuğunda nedendir bilinmez ama başını one doğru eğiyordu.

"Kuççük begimiz bu gun nasıllar" dedi. Evet değişik bir şivesi vardı. Bazı kelimelerde artistleri unutuyordu. Siz benim artist dediğime bakmayın ünlü kelimelere kendimce verdiğim eğlenceli isim. O böyle konuşurken yavaş yavaş ona alışmaya başlıyordum. En azından artık kendime bir arkadaş edinmemin tam zamanınıydı. İşte altı aylık küskünlüğümde böylece sona eriyordu. Bu şirin ve cana yakın insana artık kayıtsız kalamazdım. Tam çıkacakken ardından sesleniyordum.

Tonton amca dur! Bunu demem ile beraber hızlıca ardına dönüyordu. Yüzündeki o gülücük dahada artmış gözlerinin altındaki löp etler gözlerini iyice kapatıyordu. Adamcağız sevincinden ne yapacağını şaşırmıştı. Bir o yana bir bu yana gidiyor etrafımda pır dönüyordu. "Buyur kucçük begim" diyerek gözlerimin içine bakıyordu. Bu davranışı benimde yüzümü güldürmüştü. Galiba artık bir arkadaş edinmeye başlamıştım. Bu güne kadar ona her zaman tonton amca diyordum. Her bunu dediğimde gülumsüyor hiç gücenmiyor darılmıyor aksine yüzünde kocaman bir gülücükle bakıyordu. O an bir şeyler yapmam gerektiğine karar veriyordum. Onu kırmadan nazik bir ses tonuyla;

"Bu odadaki her şeyi topla ve hiç sahip olmayan bir çocuğa ver sadece bilgisayarım kalsın" diyordum. Her ne olursa olsun artık yeni bir hayata sımsıkı sarılmalıydım. Yaptığım bu hareketten dolayı ebeveynlerimden tepki göreceğimi sanarken aksine onlar mutlu olmuştu. Çünkü ben tekrar hayata tutunuyordum.

Artık odam bomboş sayılırdı. Bir karar vermiştim hiç yaşamadığım çocukluğumun en güzel zamanlarını yaşamış varsayacak ve kendimi bir şeylere adayacaktım. Gerçek yaşımın üzerime yüklediği sorumluluklarla yüzleşecektim. Benim yine en büyük destekçim tonton amca oluyordu. Ve bir gün tonton amca elinde koca bir kutuyla geldi. Yüzü gülüyordu kendini mutlu hissediyordu kapıdan içeri girer girmez;

"Bak begim sana neler getirdim" diyor bir yandanda kutunun içindekileri çıkarıyordu. Bunlar çizgi romandan başka bir şey değildi. Batman, örümcek adam, daredevil , superman , xmen hepsi süper kahramanlardı. İlk başta bütün bunları yadırgamıştım ama zamanla ilgimi çekmeye başlamıştı. Ve ilk kitabı elime aldıktan sonra farklı bir dünyanın kapısını aralıyordum. Her yeni sayfada her kitapta daha da heyecanlanıyor hayal dünyamın kapılarını sonuna kadar açıyordum. Gece gündüz demeden bunları okuyordum ve hoşumada gidiyordu.

Zamanla bir şey keşfettim hepsi süper kahramandı ama hepsini süper kahraman yapan hayatlarında yaşadıkları acılardı. Bruce Wayne ailesini kaybettiği için Batman olmuştu. Peter Parker sorunluydu ve sorumsuzdu amcasını bu yüzden kaybetmişti oda örümcek adam olmuştu. Daredevil gozlerini kaybetmişti ve tabii babasınıda, X menler toplumdan dışlanmışlardı hatta Superman bile gezegeninden koparılmış öksüz ve yetimdi. Hiç normal hayat yaşayan bir süper kahraman yoktu. Hepsi zorunluluktan ortaya çıkmıştı. Hepsi tek bir amaç uğruna dünyada varoluyordu. İyilikle kötülüğün amansız savaşını veriyorlardı. Ve eninde sonunda iyilik her zaman kazanıyordu. Ama sonuçta hepsi birer hayal ürünüydü ve gerçek hayatta her zaman iyiler kazanamazdi.

O günden sonra tonton amca bana hergün kitap getiriyordu. Artık onunla arkadaş olmuştuk. Zamanımın bir çoğu onunla birlikte geçiyordu. Bana bu kadar yakın bir insanı tanımak istiyordum. Bir gün merakıma yenik düşerek elimde çizgi romanları sallıyor bir yandanda ona

Tonton amca sen bunları nereden buluyorsun diye soruyordum ve işte gerçeği bu sayede ögrenmeye başladım. Gerçeği öğrenmesine öğreniyordum ama onun o günkü bakışlarını ömrüm boyuncada unutamıyorum. Bu güne dek bir kez olsun yüzünden gülüşünü eksik etmeyen bu insan benim bunu dememle birlikte bembeyaz kesiliyordu. Odanın içerisinde öylece büyük bir sessizlik hakim oldu. Yaptığım hatayı farketmiştim lakin artık çok geçti. O hüzün dolu gözleri ile önce yere baktı ardından benim gözlerimin içine bakıyordu. Biraz yanaştı eliyle omzuma sorun yok derecesine dokundu ve anlatmaya başladı.

Bunlar benim oğlumundu diyerek söze giriyordu. Gerçek adı Ahmet'miş meğerse bizim tonton amcamın. Bir zamanlar güzel bir karısı ve çocuğu varmış ve tabiikide güzel bir hayatı. Hanımıda onun gibi ögretmenmiş. Zaten oğullarıda kırk yaşından sonra olmuş. Kapı kapı dolaşıp her çareye başvurmuşlar sonundada evlat sahibi olmuşlar. Onun adeta uzerine titriyorlar her şeyden çok seviyorlarmış. Oğlunun adı Mustafa Emir imiş. Aslında ikinci ismini Kemal koymak istemişler ama sonra demişler ki bir tane Mustafa Kemal var bizimkiside Mustafa Emir olsun. Oğlu on yaşlarına geldiğinde bu kitapları çok severmiş. Bizim Ahmet amcada haftada iki yada üç kez bu kitaplardan alırmış. Ne garip şimdi bu yadigarlar benim ellerimdeydi. Ama güzel olan her şeyin maalesef ömrü kısa olur. Bir gün eşinin kullandığı araba kaza yapmış. O an Ahmet amca yokmuş ama oğlu başını sert bir şekilde vurmuş ve beyin travması geçirip komaya girmiş. Tam iki sene komadan çıkmasını beklemişler ama o minik bedeniyle bu mücadeleyi kaybetmiş. Eşi ise hergün kendini suçlamış oda bir seneden daha az bi zaman sonra dayanamayarak canına kıymış. Bu dünyadan görüp giderken Ahmet amcaydı bir başına bırakmış. Ahmet amca öğretmenliği bırakmış yollara düşmüş bazen inancını sorgulamış. En sonunda yüreğini yakan bu ateşi bir kenara itmeye başlamış. Ölenle ölünmüyor diyerek orada burada başka işlerle uğraşmaya başlamış. Ve kendi kendine demişki bir şey oluyorsa sebebi vardır ve sebebini beklemeye başlamış. Buraya gelmeside şans eseri olmuş. İşin aslı Ahmet amca gazetedeki ilanı gördükten sonra biraz araştırma yapmış ve beni bulmuş bir nevi beni kendi evladı yerine koymuş. O an bana yardımcı olabilmesi gerektiği fikrine kapılmış. En son bana dediği keşke oğlumda yaşasaydı da böyle yanımda olsaydı. Bütün hikayeyi dinlerken kafamda sanki bir şeyler dank ediyordu. Bazen bazı şeyleri tarif etmeye kelimeler yetersiz ve kifayetsiz kalır. Ağlamak istersin her şey boğazına düğümlenir. İşte buda öyle bir şeydi. Ve bana en son dedikleri beni daha da duygulandırıyordu. Beni tekrar hayata bağladın evladım tekrar bir baba gibi hissettim.

Sonunda anlıyordum aslında bir süper kahramanda bendim. Özel güçlerim yoktu. Ne bir şehri kurtarmam gerekiyordu nede gözlerimden ışın saçmam. Yada karşımda dünyayı yok etmek isteyen bir kötülükte yoktu. Tek yapmam bir insana umut vermekti onu hayata bağlamaktı. Ve o an aklıma şu geliyordu;

Gecenin en karanlık anı şafaktan öncedir

Yalnız iki erdem var. Ah bunlar bir birleşse: İyilik hep büyük olsa, büyüklük de hep iyi...

Schiller

ayaklarım yoksa kanatlarım var (Askıya Alındı)Where stories live. Discover now