Farklı Doğanlar

524 52 70
                                    

Uzaktaydım.

Doğduğum topraklardan oldukça uzaktaydım ve mesafeler zihnimin içinde çığlık çığlığa yankılanıyordu. Yıllar boyunca ailemle aynı evde oturmuş, şehrin çocuklarıyla birlikte aynı okullara gitmiş, sessizce uyum sağlamayı beklemiştim.

Sıradan birisi olmayı.

Parmaklarımı şakak kemiklerime bastırdım ve kendime kızdım, sorun dünyanın bir diğer ucuna gidiyor olmam değildi çünkü geri dönsem bile artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Acel'siz bir Fransa'da yaşamak ne kadar berbatsa, Acel olmadan Kaliforniya Eyalet Sınırında olmak da bir o kadar kötüydü.

Tahminlerim ve telefonumdaki Haritalar uygulaması beni yanıltmıyorsa birazdan Oakland'den ayrılmış olacaktık. Bu yüzden, yani sırf levhadaki yazıları görmemek için arabanın penceresinden dışarıyı seyrediyordum.

Babam hız yapmayı oldum olası seven birisi değildi, bu yüzden detaylara dikkat etme fırsatını yakalayabilmiştim. Ayrıca şehir hakkında bilmem kaç kitap okuyup, sahilin kıvrımlarını ezberlemiş bile olabilirdim.

Radyonun gıcırtılı sesi, anneminkine karışırken gözlerimi gökyüzüne çevirdim.

Akdeniz'e kıyısı olmayıp Akdeniz ikliminin görüldüğü bu özel kente sadece göğün inanılmaz maviliğine bakıp hayran olabilirdiniz.

Bende kusma isteği uyandırıyordu.

Ama sorun bendeydi. Yani gerçekten.

Adım Charmè Everett.

Ve ben bir sinestezi hastasıyım.

Bir elmaya bakıp ağladığımda, ya da uzun süre gökyüzüne bakarsam kustuğumda bu ailem ve arkadaşlarım için neredeyse önemsiz bir şey.

Çünkü bunlardan çok daha büyük bir derdim daha var, tıbbi bir mucize olduğumu da söyleyebilirsiniz elbette.

Biri yalan söylediğinde kahkaha atmaya başlıyorum ve inanın bana, bununla yaşamak istemezsiniz.

Yalanlar kısacası liseli olmanın belkemiğidir, bu yüzden bir elimin parmaklarının sayısı etrafımdaki insanlardan hep daha fazla olmuştur.

Bunu saklayabilirdim, ellerimle çenemi bastırabilir ya da duymamış gibi davranabilirdim.

Eğer yapabilseydim.

Belirttiğim gibi, ben sinestezi hastasıyım ve olup biten bu lanet benim kontrolümde değil.

Gülmek istemiyorum ama normal konuştuğunuzda olana kıyasla, yalan söylemek için beyninizin birkaç bölümünü daha çalıştırıyorsunuz ve bu da fazladan efor demek. Bu sinyaller beynimi uyarırken aynı zamanda gülme kısmını tetikliyor, sonra da Charmè'nin kahkahaları kulağınızda çınlıyor.

İşin iyi yanından bakalım, en azından ben yalan söyleyebiliyorum.

FARKLI DOĞANLARWhere stories live. Discover now