"I remember faces."

Start from the beginning
                                    

"Ratatouille Dolgulu Polenta?" bir sonraki tabağa uzandığımda kadın cevap verdi, "O da benim, teşekkürler."

Kibarlıkları beni gülümsetirken lazanyayı tepsiden alıp kadının önüne bıraktım. "Ve geriye Yulaflı Levrek kaldı," dedim tepsimdeki son tabağı genç adama uzatmak için hareketlendiğimde. Genç adamın önüne tabağı bıraktığım sırada sesini duydum, "Teşekkürler."

Tabağı tutan elim titrediğinde bir anlığına nefesim kesildi ama neyse ki tabağı servisin üzerine sorunsuzca bırakmayı başarmıştım. Kalp atışlarım hızlanırken kafamı kaldırıp karşımdaki genç adama baktım.

İlkim karşımda oturuyordu, Harry Styles. Engellenemez bir dürtüyle ellerim artık mavi olmayan saçlarıma gitti, bu sırada Harry de ilgiyle beni izliyordu, sanki beni hatırlamaya çalışır gibi gözlerini hafifçe kısmıştı ama gülümseyişi hala dudaklarının kenarındaydı.

Beni hatırlayamazdı, değil mi? Nereden hatırlasındı ki, bundan üç yıl önce bir konser sonrası evine gidip sevişmiştik, bana beni unutmayacağını söyleyişi sonrasındaki iki yıl kulağımdan silinmemişti ama beni gerçekten hatırlayabileceğine ihtimal vermiyordum. Üstelik artık mavi saçlarım, mini şortlarım, asker botlarım yoktu. Asi kız imajımı üniversite birinci sınıfın sonunda değiştirmiştim, artık saçlarım çikolata rengindeydi ve devasa dalgalarla şekilliydi, düzgünce uygulanmış bir makyajla geziyordum ve zaten üzerimdeki üniforma kimliğimi tamamen korumaya yeterdi ama...

Neden bana hala böyle bakıyordu?

"B-Başka bir isteğiniz var mı?" sorum üzerine artık Gemma ve Anne olduğundan emin olduğum ikili kafalarını hayır anlamında salladılar, "Yok tatlım, teşekkür ederiz." Anne tekrar gülümsediğinde hafifçe eğilip selam verdim ve arkamı dönüp gözümün üzerlerinde olacağı bir gölgeye geri çekildim.

Kalbim delice atmayı bırakmıyordu. Üçlü önlerindeki yemekleri yemeye koyulmuşlardı ve kendi aralarındaki şen şakrak sohbetlerin dönmüşlerdi, bense onları sonuna kadar açılmış gözlerimle izliyordum. Harry Styles'ı bir kez daha canlı görebileceğime ihtimal vermemiştim. Bedenimin farklı yerleri özlemle sızlarken dudağımı dişlerimin arasına kıstırdım, aradan geçen üç yıl güzelliğinden hiçbir şey götürmemişti. Geçen yıl çılgınca bir karar alarak kestirdiği saçları yeniden uzamıştı, onları her zamanki stiliyle tek tarafa atarak şekillendirmişti. Üzerinde rahat kıyafetler vardı, koyu lacivert kotunu masanın altından görebiliyordum. Üstüneyse beyaz, uzun kollu bir bluz giymişti sadece, dışarı çıkmış kolyeleri ve bileklerindeki bilekliklerle yirmi dört yaşının doruklarını yaşıyormuş gibi görünüyordu.

Onu asla atlatamamıştım. Onu asla atlatamayacaktım. Dizlerim titriyordu. Gözlerimi üzerinden ayıramıyordum, Gemma'nın söylediği bir şeye kahkahalarla gülerken bir anda gözleri beni buldu, göz göze geldiğimizde nedensizce bir adım daha geriledim. Beni hatırlamaması canımı yakmamıştı, beni hatırlamasını uman bir tek gözenek bile yoktu çünkü vücudumda. Üniversitede geçirdiğim üç yıl beni gerçekçi bir insana çevirmişti, Harry Styles'la yaşadığım gece ömrümün en şanslı gecesiydi ve o gece sonrasıyla ilgili aklımdan geçen her şeyi yapmıştım, koleje başlamış, hoşlandığım erkeklerle çıkmış ve hayatımın daha iyiye gidemeyeceğini bilerek yaşamayı sürdürmüştüm.

Gene de şu an gözlerimin içine bakarken gerçekçi yanımı tekmeleyerek zihnimin gerilerine itmemek için kendimle içsel savaş vermem gerekiyordu. Sanki... sanki kim olduğumu biliyormuş gibi bakıyordu.

O sırada annesi bir şey söyledi ve suratına asılı gülümseyişle gözlerini üzerimden çekti. Ancak o noktada, bir süredir nefes almadığımı fark ederek derin bir soluk aldım ve ellerimle kollarımı ovuşturup ürperen tüylerimin yarattığı üşüme yanılgısından sıyrılmaya çalıştım.

Harry Styles One Shots (+18)Where stories live. Discover now