AO-2

9.8K 328 35
                                    

Multimedya ; Nefes ve Zeynep'in kıyafetleri.

1 ay geçmişti neredeyse evden ayrılalı...
Zeyneplerin evinde kalıyorum hala. Bana Zeynep'in yatağının yanında yer yatağı yaptılar. Zaten her burda yatıya kaldığımda onda yatarım. Çok güzel ve değişik oluyor seviyorum yani bu yatağı. Askeri okul sınavlarını da geçtim. Herkesi tek tek mülakata çağırıp öyle kabul edip etmediklerini bildirdiler. Tek gittim o gün de ve 4 tane eğitim subayının karşısında bir mülakata girdim. Bazı sorular sorarak beni denediler ardından birkaç egzersiz hareketi yaptırdılar ve sonucunda beni kabul ettiler. Aslında bu kadar kolay olacağını sanmıyordum. Fazla zorlamadılar yani. Neyse kabul edildim ya o önemli. Haftaya başlayacağım zaten o zaman hersey daha güzel olacak. Ha bu esnada annem ve babam Zeynep'in anne ve babasıyla konuştu ancak Sedat amcam ben istemediğim sürece beni göndermeyeceğini kesin bir dille belirtti. Bu işime de geldi açıkçası. Gitmek istemiyorum o yalan dünyaya. Ben kendi halinde daha mutluyum. Hedeflerim doğrultusunda  emin adımlarla yürümeliyim bunun için de sakin kafa gerekli.

" Nefes ! Benim siyah ceketimi gördün mü ?"

Aniden gürültüyle odaya giren Zeynep ile biraz ürktüm.

"Sakın ol kızım ya bu ne telaş ?!"

"Ya ondan degil de şey annem İremler'e gidecekmiş ben de gitsem iyi olur anla işte yaa !"

Tabi Zeynep'in bu cümlesi üstüne beni aldı bir gulme krizi. Derdini anlamıştım . İrem, Hafize teyzenin komşusu aynı zanamda 'kankası' Gülseren teyzenin kızıydı. Buraya kadar herşey normal ama olay burda başlıyor. Gülseren teyzenin birde oğlu var. Adı Burak. Esmer bir çocuk ve gayet yakışıklı. Bizden 3 yaş büyük yani 20 yaşında. Bizim Zeynep ise son 1 yıldır ona yanık ancak bunu bir türlü Burak'a söylemiyor. Sonra da gelip benim başımın etini yiyor....

Kahkahamı  zor tutarak " Bekle bekle ben de geleyim de senin o panik halini görüp neşeleneyim biraz ." dedim. Ancaaak cümlemin sonunda bir yastığın kafamla buluşması bir oldu. Daha fazla uzatmaya gerek yok bence. Susmalıyım.

Hemen üzerime birseyler geçirip takıldım bizimkilerin peşine. 2-3 dk ya varmadan gelmiştik zaten Buraklara. Hafize teyze kapı ziline basar basmaz Zeynep üstüne çeki düzen vermeye başlamıştı. Ona gülüp önüme döndüm. Kapıyı çok tatlı bir kadın olan Gülseren teyze açtı.

"Ayy canlarım hoşgeldiniz. Buyrun geçin geçin. A aa sen kimsin kızım maşallah tü tü tü! " 

O demin çok tatlı dediğim teyzenin beni tükürüğü ile yıkamasından sonra sonunda içeri geçebilmiştik.

"Gülseren cim o benim Zeynep'in en yakın arkadaşı." Diyerek geçiştirdi sağolsun Hafize teyze.

İçeri de konsol oyunu oynayan iki tane taş varlık görmem ile resmen şok olmuştum. Bunlar neydi böyle ? İkisi de esmer ve çok yakışıklıydı. Zaten bence erkek dediğin esmer olmalı yani ben esmer erkek severim. Şimdi sarışın erkekler renklilerle yıkanmış gibi geliyor bana. Neyse anladınız siz.
Henüz bize bakamamışlardı bile hatta bence farketmediler. Çünkü ekrana öyle bir bakıyorlardı ki ben de dikkatli bakmaya başladım.

" Hadi be pes mi atıyosunuz ?!".

İkisinin de dikkatini çekmiş olacağım ki bir anda gözler bana döndü.

" Eee şey pardon... Ben bir futbol manyağıyım da ondan bir anda heyecanlandım. "

"Ne güzel oynamak ister misin ?"

Çocuğun bunu demesi ve gulumsemesi üstüne bizim Zeynep'in iç çekmesiyle anladım ki bu cocuk Burak' dı.

"A şey sorun olmayacaksa eğer bir tur oynamak isterim. " utançla başımı eğdiğim  sırada diğer çocuğun kalktığını gördüm. Bana bakıp "Al ben de tam bırakıyordum bu Burak iyi oynayamıyor ondan zevki çıkmıyor. " deyip ufak bir tebessüm etmişti. Ben şaşkın şaşkın hala yüzüne bakarken Burak' ın elime kolonu vermesiyle kendime geldim. Sen gülme adını  bilmediğim çocuk. Yoksa kendime gelemem ben . Ne olmuştu ki aniden ya ? Resmen etkisi altında kalmıştım.

Askeri OkulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin