♣️KAÇIRILMA♣️

4.7K 253 24
                                    

MEDYADA: ALTAY VE GİYDİĞİ KIYAFET.

Bu sıfatsız varlığı burada görmek gerçekten canımı sıkmaya başladı. Ne yüzle benim evime gelebiliyor. Ama bu şerefsiz yüzsüzün teki. Uzaya baktığımda gözüyle oturmamı işaret etti. Ah hadi ama, bu yüzsüzle aynı ortamda mı oturacağım. Bende Nefessem ona çektireceğim. Tekli koltuğa oturup Erese baktım.

"Buraya geliş sebebinizi öğrenebilirmiyim"
Derken sanırım dişlerimin arasından konuştum.

"Buraya iki nedenle geldim..."
Dediğinde cebinden bir şey çıkardı. O çıkardığı şey benim telefonum.

"İlki telefonunuz bende kalmış. Diğeri de, kapının açılmasını beklerken, başımın üzerine düşen bu kıyafetin sahibini sormak"
Diye eklerken, hemen ayağa kalktım.

"Bende her yerde aradım. Demek ofiste kalmış."
Derken yalan söylediğim belli olmasın diye Uzayın suratına bakmıyordum. Telefonumu alırken fısıldadım.

"Kapa çeneni. Uzayın hiç bir şeyden haberi yok"
Dediğim gibi arkama döndüm. Dönmemle Uzay faktörünün delici bakışlar attığını gördüm.

"Bu giydiğin kıyafetin ne gibi bir özellik taşıdığını öğrenebilirmiyim"
Uzayın bu dediği kabaca açıklarsak, 'bu kıyafetin hali ne lan' oluyor. Kıyafet demişken...

"Uzay sonra konuşalımmı. Yetişmem gereken bir yemek sözüm var"
Dediğim gibi kapıya doğru yöneldim. Tabi salondan çıkamadım. Sebebi Eres beyin,

"Ne zamandan beri verdiğiniz sözleri tutar oldunuz"
Demesiydi. Arkamı dönüp Eresin karşısına geçtim.

"Söz verdiğim insanlar, insan olmayı becerebiliyorsa ayrıca o insanların benim için değerleri büyük ise,verdiğim sözlerin daima arkasındayım"
İğneleyici çıkan bu sözlerimi, Eres sert bir ifadeyle bakakaldı. Altayın benim için bir önemi yok, sadece Eresten daha kibar olduğu belli. Salondan hızla çıkıp kapıya yöneldim. Nuru çağırıp elimde ki elbiseyi ona verdim. Kapıyı açtığım gibi telefona baktım. 4 çağrı 3 mesaj ve tanımadığım bir numara.

Mesajın ilkini okuduğumda Altay olduğunu anladım. Adımlarımı biraz daha hızlandırdığımda demir kapıya varmıştım. İki kere tıklatığım gibi kapı açıldı. Dışarı çıktığımda, arabaya yaslanmış Altayı gördüm. Kafasını yerden kaldırıp bana baktığında hemen yanıma gelip bana sarıldı. Ben ise donup kaldım. Benim sarılmadığımı anlayınca,kollarını benden çekti. Arabaya yaklaştığımızda arkaya oturacağım vakit ön kapıyı açtı. Hadi ama, arkaya otursam ne olurdu ki. İnatla işaret ettiği ön tarafa oturdum. Kapımı kapatıp oda sürücü koltuğuna geçti.

Telefonumla oynarken sıkıldığımı anladım. Çantama katacağım sırada, telefonumu koltuğun altına düşürdüm. Eğilip telefonumu aldığımda, yıpranmış bir fotoğraf gördüm. Elime onuda alıp doğruldum. Ayağım kaşındı numarasıyla fotoğrafı ayağımın altına gizledim. Tam kendimi koltuğa yaslıyacakken, Altayın çorapları gözüme çarptı. Tamam yakanda karanfil var da çorabın niye kırmızı. Nedendir bilmiyorum ama çok komik bir durum olduğu kanatindeyim. Kafamı cama yaslayıp manzaraya bakmaya başladım. Evler, ışıklar, arabalar derken ağaçlar gözüme takıldı. Salak gibi etrafıma bakarken, Altaya doğru döndüm.

"Burası neresi"
Diye sorduğumda sırıttı.

"Senin burada canını alıcam"
Dediğinde yüzümü buruşturup ona baktım. Bu surat ifademe bakıp yüzü düştü.

"Hadi ama Nefes. Burada korkman gerekirdi"
Dediğinde alayla sırıttım.

"İnan bana bundan daha iyilerini gördüm. Sonuç şu ki hiç birinden korkmadım. Senin bu uyduruk 4 kelimeden oluşan cümlenden mi korkucam"
Dediğimde yanaklarını şişirip, tuttuğu nefesini verdi.

♣BU KIZ MAFYA♣ (ARA VERİLDİ)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant