Loner -2-

10.1K 801 353
                                    

Bölümü Sena'nın annesine ithaf ediyorum hadi bayü *-*

Az önce utangaç hareketler sergileyen çocuğun sanki tüm hayatı boyunca bunu bekliyormuş ve tadına açmış gibi Jongin'in öpücüklerini derin öpücüklerle karşılaması, Jongin'in de ellerini onun iki kulağının yanına koyup yapabilirmiş gibi öpücüğü aynı tutkuda cevaplamak istemesine sebep oldu. Daha önce kimseyle böyle öpüşmemişti. Jongin'inki her zaman basit, minicik öpücüklerden ibadet olurdu.

Bu güzel ana rağmen tuzlu gözyaşlarının sessizce akmaya devam edişini aldığı tattan anlayabiliyordu. Dudaklarını hızla çekip alnını onun alnına ve burnunu burnuna sürterken söyleyeceklerini unutup az önce öptüğü dudaklara bakarak iç çekti.

"Kyungsoo, neyin var-"

"Adımı söylüyorsun." Kyungsoo sanki kütüphanede başkaları varmış da onları duyabilirmiş gibi fısıldadığında, Jongin bunda ne olduğunu soracakken öteki aynen devam etti.

"Bana dokunuyorsun. Benden hoşlandığını söylüyorsun. Beni öpüyorsun." Bu çok acıklı bir şeymiş gibi ağlarken saydı ve Jongin boğazında bir yumru oluştuğunu fark etti.

"Ah.." Dedi. "Rahatsız mı oldun?" Ona büsbütün karşılık veren dudakları hatırladığında bile bu ihtimali çürütemedi çünkü Kyungsoo sevgilisiyle yatmıştı ve büyük ihtimalle tensel yakınlığa karşı koyamıyordu.

"B-ben.. HAYIR!" Kyungsoo birden sesini yükselttiğinde Jongin ne diyeceğini bilemedi. "Sadece.. daha fazla dokun bana." Kyungsoo düz bir tonda söylese bile sesi, Jongin'in kulakları için şaşırtıcı derecede tahrik ediciydi.

Belki de tam zamanıydı. Çünkü yapmakta olduğu şeyi daha da uzatmamak için gayet doğru bir andı. Bu sebeple aklındakileri tarttı ve elleri Kyungsoo'nun omuzlarını okşarken kendini onaylarcasına yoğunca iç çekti.

"Soyun." Jongin inleyerek konuştu. "Şimdi burada seviş benimle."

Kyungsoo hızla, ıslak yanaklarını kurularken yenilerinin eklenmesi sinir bozucuydu. "Ne?" dedi afallayarak. "Gerçekten mi? Benimle... yani sen... Sen Kim Jongin'sin ve ben sadece..."

Jongin parmaklarıyla onun dudaklarını sertçe okşarken, "Kim olduğun, umurumda değil. Seni seviyorum." Diyerek Kyungsoo'yu gevşetmeye çalıştı. Bir an önce işe başlaması gerekiyordu çünkü ders bitmeden kız arkadaşı onu bulmak için sorup soruşturmaya başlayacak ve sonunda buraya gelecekti.

"Jongin." Kyungsoo bilmem kaçıncı kez suratını ellerinin tersiyle temizlerken, aklındakileri toparlayamadığını fark etti ve kısaca, "İstiyorum." diye özetledi. "Nerede ve ne zaman olduğu umurumda değil."

Jongin bu kadar kolay olmasına sevindi fakat Kyungsoo onun yüzündeki sevincin, söyledikleri yüzünden olduğunu düşündü ve bu sebeple kızarıp bozarmadan edemedi.

Ayağa kalktı. Kumaş pantolonunun düğmesini çözdü ve bacaklarından düşmesine izin verdi. Biraz büyük okul tişörtü ve iç çamaşırıyla gerçekten fena halde tatlı olduğu gibi savunmasız da görünüyordu.

Sadece içten gelen bir istekle, Jongin onu bileğinden kavradı ve kucağına çağırdı. "Ah. Kyungsoo." dedi. "Öyle güzel görünüyorsun ki..." Dudakları kısa olanın çenesini okşarken, Kyungsoo "Hala inanmakta zorluk çekiyorum." Diye fısıldadı. "Eğer bu rüyaysa gerçekten kötü olacağım."

"Neden beni rüyanda göresin ki?" Bulundukları hale rağmen alayla güldüğünde, Kyungsoo başını eğerek onun boyun girintisine sokuldu. Basbayağı Jongin'i kokluyordu. "Sana aşığım." diye homurdandı. "Öldürüyor bu beni," Jongin boğazının günlerdir su içmemiş gibi kuruduğunu hissetti. "Senelerdir." Kyungsoo mırıldandı. "Her gün şu lanet okula ve aptal bölüme senin yüzünden geliyorum."

I'm a Loner (외톨이야)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ