Bir müddet ormanın içinde koşmuştuk.Nefes nefese kalmıştık.Biraz dinlenmek için bir yerde durduk..Kimin ne durumda olduğuna göz atıyordum ki
Miley 'in kolunu görünce çığlık atan kişinin Miley olduğunu anladım.Miley 'in tam bileğinden , zombi koca bir ısırık ile parça koparmış, Miley 'in kanlar içinde kalmış bileğinin kemiklerini görebiliyordum.Miley acı içinde bağırıyordu.Linda, küçük Amelia 'yı kucağına almış bu manzarayı görmemesi için gözlerini kapatmıştı.

John elindeki baltayı göstererek ''Virüs kan yolun ile tüm vücuda dağılmadan ,bileğinden itibaren kolunu kesmeliyiz.''

Hıçkırarak ağlayan Miley
'' Peki ya kan kaybından ölürsem ? ''

''En azından yaşamak için bir seçeneğin olacak.Sen bilirsin zombiye dönüşmek mi ? kolunun kesilmesi mi ? ''

Miley kolunu öne doğru uzattı gözlerini kapattı ve ;

''Tamam hazırım ''

John eskimiş ve kanlar içindeki baltasını çimenlere sürüp kabaca temizledikten sonra havaya kaldırdı.Gözüne keseceği yeri kestirdi ve büyük bir hızla baltayı indirdi.Miley 'in acı içindeki bağırışı tüm ormanda hissedilmişti..Miley 'in kolundan kanlar fışkırıyordu.
Linda , Amelia 'yı Bayan Marry 'e verip boynundaki fuları çıkarttı , Miley ' in kolunu sarıp üzerine baskı uyguladı.Annesini gören Amelia ise ince sesiyle çığlık attı ve hemen ardından yeşile çalan ela gözlerinden damla damla yaşlar süzülmeye başladı.

Adamson tedirgin bir tavırla :
'' Devam etmeliyiz hadi''

Ormanın içinde koşar adımlarla ilerliyorduk.Hava şimdiden kararmaya başlamıştı bile.Büyük uzun ağaçların içinden hızla geçiyorduk.Güneşin batışına yakın ortaya çıkan soğuk rüzgarlar ise acımasızca yaprakları dallarından kopartıp ormanın derinliklerine doğru sürüklüyordu..
En önde giden John birden durup bize döndü ;

''Az ileride bir kulübe görünüyor geceyi orada geçirelim ''

Kimse itiraz etmeyince kulübenin önünde durduk.Akşam rüzgarının soğukluğu iliklerimize kadar işliyordu.Kulübenin eski ve gıcırtılı kapısını yavaşça açtık.Kapıdan gördüğüm kadarıyla içerisi boş görünüyordu.Önden John ve Oğuz girdi etrafa bakındılar ;

''İçerisi temiz gelebilirsiniz''
Bu sözün ardından içeri daldık.
Adamson etrafı kolaçan ettikten sonra;
''Oğuz sen kulübenin tavanına çık nöbet tut ''
Oğuz ise başını sallayarak karşılık verdi.

İçerisi fazla büyük değildi.Yinede bir gece için yeterdi.Her ihtimale karşı Miley 'i lavaboya kilitledik..
Yerdeki üst üste istiflenmiş kalın odunlar ile eski ve toz içinde kalmış şömineyi yaktık.İçerisi yavaş yavaş ısınırken Adamson duvarda asılı bir av tüfeği gördü ve eskimiş sandalyeye çıkıp tüfeği eline aldı.

Salon birleşik olan mutfağın dolaplarını karıştırmaya başladık.Kısa bir arayışın ardından bulduğumuz bir kaç parça yiyecek ve konserveyi yedik.

Şöminenin yaydığı ateş rengi ışık, hemen yanında duvara yaslanmış bir şekilde oturan Linda 'nın turuncuyla karışık kızıl saçlarının arasına gizlenmiş suretine vurarak   güzelliğini açığa çıkartmıştı.Dizlerinin üzerine koyduğu ellerine bakarken bir şeyler düşünüyordu..Bir anda ışıkla daha da parlayan gözlerini kaldırdı ve benim üzerime dikti..Bense bakışlarımı hemen onun üzerinden çekip arkama döndüm..Neden ona bakıyordum ki..!

*********************************************************************************

Yorucu bir günün ardından ; şöminenin sıcaklığı ve karnımızın doyması ile birlikte insanlar uykuya dalmıştı. Benim ise uykum gelmeye başlamıştı.Tam gözlerim kapanıyordu ki kapının çalındığını fark ettim.Kapı sanki kırılacak gibi çalınıyordu.Kalktım ve hızla koşup uykulu bir halde kapıyı açtım.Oğuz ' un yüzündeki telaşlı ifadeyi görünce Oğuz 'u içeri alıp kapıyı hemen örttüm.

PEŞİMDE ZOMBİ VAR (TAMAMLANDI )Where stories live. Discover now